4. Ay Ve Güneş

226 30 86
                                    

"Bir kurşun, birinizi vurmak için ve bir kurşun kalplerinizi söküp almak için..."

∞.

Ellerim ellerinde inmiştik uçurumdan aşağıya. Nefes nefese, neyden, kimden kaçtığımızdan emin olmadan. Cephemizi terk etmiştik...

"Kimdi o?" Dedim net bir sesle. Orada birini gördüğüme ve onun da aynı kişiyi gördüğüne emindim. İnkar edemezdi artık, orada birisi vardı ve her kime ya da neye ateş ettiyse hâlâ elinde ki silahla yukarıdaydı. 

"Bilmiyorum." Dedi bıkkın bir sesle. İrisleri içinde gördüğüm parıltılar yok olmuştu şimdi. Yine ifadesizlik maskesini takmıştı yüzüne.

"Şimdi ne yapacağız?" Diye sordum, irislerini uçuruma çıkan patika yoldan alıp bende sabitledi. "Bilmiyorum." Dedi yeniden. Yanına doğru yaklaştım, şokta mıydı? Tek tük konuşuyor sık nefesler alıp veriyordu. 

"Gidelim buradan." Dedim kendine gelmesi için koluna hafifçe temas ederken. Ela gözleri yavaşça temasta bulunduğum koluna kaydı ve başıyla beni onayladı. "Seni evine tek başına gönderemem." Dedi bakışları bendeyken ve motorunu es geçip arabamın sürücü koltuğuna doğru yaklaştı. 

"Anahtarları verir misin?" Dedi. 

Şok içinde yüzüne bakıyordum, bu kadarına gerek var mıydı? En azından arabayı sürebilirdim. İtiraz etmek için dudaklarımı araladığım sırada bıkkınlıkla söze girdi.

"Kontrolün başkasında olduğu bir arabada rahat seyahat edemem, şimdi anahtarları uzat çünkü yukarıda elinde silahla dolaşan bir psikopat var." Sinirle nefesimi dışarı verirken araba anahtarlarını çıkarıp ona uzattım. Vakit kaybetmeden gaza bastığında, kendi arabamın içinde kendi evimi tarif etmeye başlamıştım! 

"Bir ileride ki ev." Dedim parmağımla evimi gösterirken. Hemen ileride durduğunda ikimizde aşağıya inmiştik. Kapıları kilitledi ve anahtarı bana uzattı. 

"Sen eve girebilirsin ben geri dönüp etrafı kolaçan edeceğim. Daha sonra karakola gidip durumu bildiririm."

Ben kapıyı açmakla uğraşırken söylemişti bu sözleri, dikkati benim üstümdeydi. Kapıyı açınca yönümü yine ona çevirdim. "Bundan emin misin? Bence içeri geç birlikte polisi arayalım, hem bende oradaydım ifadem gerekecektir." 

"Teşekkür ederim ama içeri giremem, merak etme ufak bir kolaçan edip karakola gideceğim, hem geçen sefer uçurumda gözükmediğim mevzusunu da konuşurum onlarla." Tereddütle bakıyordum yüzüne. Orada silahlı biri varken başka birini göz yuma yuma nasıl gönderebilirdim?

"Üşüyorsun." Dedi irisleri dikkatle bana bakıyorken ve birden içeri girip koltuğun üstüne bırakmış olduğum ince pikeyi alarak yeniden döndü. Usulca omuzlarıma örttüğü pikeyi bir atkı misali yeniden boynumda birleştirmişti. Bu yaptığı içimi sıcacık ederken üşüdüğümün ve hatta titrediğimin ancak farkına varabilmiştim. 

"Teşekkür ederim." Dedim kısık bir sesle. 

"Önemi yok, şimdi lütfen içeri gir ve ben gittikten sonra her ihtimale karşı kapını kilitle." Söyleyecek hiçbir şey bırakmadığından "İyi geceler." Diyebildim sadece huzursuzca.

Yeniden arkasını dönmedi, öylece uzaklaşmıştı. İçeri geçip dizlerimi kendime çektim, üst üste gelen bu olaylar beni fazlasıyla yoruyordu artık. Başımda çokta yoğun sayılmayacak bir ağrı vardı fakat buna rağmen düşünmeye devam ediyordum. Bir yanım uçurumda ki o kişinin sadece gösteriş için elinde silahla gezindiğini ve bizi korkutmak adına ateş ettiğini söylerken, bir yanım birine zarar gelmiş olma ihtimaliyle kavruluyordu.

Plaies Suturées ❃Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin