Lanet Gece

734 30 24
                                    

Bende iyi biriydim.Aynı sizin gibi...Güzel bir ailem ve iyi bir hayatım vardı.Ben hep böyle kötü biri değildim.İyi bir kızdım. Ama kötülük beni içine çekti. Karanlık tarafa geçmeye mecbur kaldım.Her şey o lanet gece başlamıştı. Hatırlıyorum da...Felaket bir şekilde yağmur yağıyordu. Elbette ki evimizin içinde patlayan tek el silah sesini de unutmamak gerek. O silah sesinden sonra annem odama koşarak gelmişti ve beni yatağımın altına saklamıştı. Ben yatağımın altında, oyuncak ayıma sarılmış bir şekilde korkuyla beklerken ikinci patlama sesini duymuştum. Sesler kesilince yatağımın altından çıkıp evi dolaşmaya başlamıştım.Ayaklarımın altında hissettiğim ıslaklığa baktığımda kan olduğunu çok geçmeden anlamıştım.Kanın oluşturduğu yolu izlediğimde ise babamın cesedine ulaşmıştım.Nedenini bilmiyordum...ama soğuk kanlıydım.Belki de şoktaydım.Mutfağın yakınlarında ise annemin cesedini bulmuştum.Yola devam ettim.Benim ve kardeşimin kaldığı odalara çıktım.Kardeşimi ise boğarak öldürmüşlerdi.İşte o zaman...soğuk kanlılığımı kaybetmiştim.Kardeşim...boğarak öldürmüşlerdi.3 yaşındaki bir çocuğu boğarak öldürmüşlerdi.En kötüsü de neydi biliyor musunuz ?Bunlara tanık olduğumda sadece 10 yaşımdaydım.10 yaşımdayken hayatım kararmıştı.Şimdi ise ailemi katledenleri bulmak için çalışıyorum.İntikamımı alabilmek için yaşıyorum.Planım bu işe girdiğinden beri hazırdı ve pusuya yatmış bir tilki gibi beklemekteydim.

*****
Yeni bir iş gününde gereğinden fazla monotondum,hava ise çok iç karartıcıydı. Dışarısı pusluydu, korkunç bir şekilde yağmur yağıyordu ve şimşekler artık gökyüzünde olmak istemiyor gibiydi. Acıktığımı hissettiğimde buzdolabına yöneldim, kapağı açtığımda karşımda yiyecek bulamayınca omuzlarım istemsizce çöktü. Markete gitmek için havanın biraz sakinleşmesini bekledim, yaklaşık yarım saat sonra hava şiddetini azaltmıştı ancak yağmur hala yağmaktaydı. Sıkıca giyinip üstüme yağmurluğumu ve şemsiyemi alıp evden çıktım. Markete vardığımda hemen ekmek raflarına yöneldim ve 3 paket kepek ekmeği aldım, ardında meyve-sebze tarafına yöneldim ve sevdiğim yiyecekleri alıp kasaya yöneldim. Toplam miktarı ödedikten sonra hızla marketten ayrıldım.Eve geldiğimde ışıkları açmaya çalıştım ancak elektrikler gitmişti. Dolabın üzerinde olduğunu hatırladığım mumlara doğru yöneldim,bulmak için biraz çaba sarf ettikten sonra bulabildim ve mumları yaktım. Mutfağa gidip kendimi besledikten sonra koltuğa yayıldım.

* * *

Son günler de neler oluyordu bana.Duygularım iyice baskınlaşmıştı ve artık onlar beni kontrol ediyordu.Bu sabah ilk defa mutluydum.Pencereyi açıp ciğerlerime oksijeni doldurdukça vücudumu saran bir huzur olduğunu hissetmiştim.Düşünebiliyor musunuz? Duygular ve ben.İşin garip olan yanı neydi biliyor musunuz?Her şey, yani bütün bu duyguları hissetmeye başladığım zaman o çocuğu gördüğüm andı.O çocuk, tüm bu duygu saçmalıklarının başlangıcı olmuştu.Ben bu düşünceler ile kendi içimde savaş verirken beni buradan çekipalan şey telefonuma gelen mesajım sesiydi.

Gönderen; PATRON

İşte yine sana işim düştü zeki kız.Para kazanmak istiyorsan sana bilgilerini göndereceğim kişiyi öldür.Gel ve paranı al.

Bir kaç dakika sonra ise bilgiler ve fotoğraf mesaj olarak gelmişti.İşte aptal patronum yine bana iş teklif ediyordu.Gerçi bu iyi olmuştu.Paraya ihtiyacım vardı.Yanıma gerekli eşyalı alıp evden çıktım.Kısa sürede bana verilen adrese gelmiştim.Fotoğraftaki çocuk dükkandan çıktığında ise güzel bir yere saklanıp silahımla nişan aldım.Tam ateş edecektim ki...Yine lanet duygularım işin içine girmişti.Gözlerimi kapatıp ateş ettiğimde cam kırılma sesi duymuştum.Gözlerimi açıp baktığımda dükkanın camını vurmuş olduğumu gördüm.İkinci kez nişan aldığımda duygularımı bastırıp öyle ateş ettim.Doğru hedef.Herkes onun başına toplaşırken hemen aradan sıvıştım.Gidip paramı aldım.Artık kendime bir yenilik yapmam gerekiyordu.O kadar çok pis işe bulaştım ki tanınma ihtimalim vardı.Bende bunu riske atamazdım.İhtiyacım olan miktarda parayı aldıktan sonra hemen yola çıktım.Hemen bir alışveriş mağazasına girdim.Tarzıma en uygun kıyafetleri aldım ve hemen kuaföre gidip siyah saçlarımı kızıla boyattım.Önceden bir kaç arkadaşımla takıldığım kafeyi aramaya başladım.Sonunda DARK BLUE yazan kafeyi bulduğumda içeri girdim.En köşedeki masayı gözüme kestirip oraya oturdum.Garson siparişimi istediğinde sade bir kahve söyleyip kahvemin gelmesini bekledim.Kahvem geldiğinde garsona teşekkür edip kahvemi yudumlamaya başladım.Sıkıntıdan kafamı sağ tarafa çevirdiğimde yine o çocuğu gördüm.Marketteki karşılaşmamızdan sonra onu bir daha göreceğimi tahmin etmemiştim.Sağ tarafımda, benden 2 masa uzaktaki köşeye geçti.Bense gözlerim ona kilitlenmiş gibi başka bir yere bakamıyordum.Bu çocukta beni ona çeken bir şeyler vardı ancak ne olduğunu bir türlü çözemiyordum.Duygularımın oluşturduğu labirentte kaybolmuş gibi hissediyordum.Gözlerimi nihayet üzerinden çekebildiğimde kahvemi içmeye devam ettim.Kahvemi bitirdikten sonra havanın kararmış olduğunu farkettim ve eve gitmek için hemen kafeden çıktım.Eve geldiğimde hiç beklemeden oda çıktım ve üzerime rahat bir şeyler giydim.Yatağıma uzanıp düşünmeye başladım.Aklımdaki bu düşüncelerle boğuşurken uyku sıcak ve huzurlu kollarını açmış beni bekliyordu...

KARANLIK CENNETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin