Güne başlamak bu havada elbette çok zordu; sıcacık yataktan çıkmak her zaman Çin İşkencesi gibi gelmiştir. Herkese olduğu gibi...
Neyse ki derse vaktinde yetişebilmiştim; Bay Roufel karşımda, sanki dün akşam beni görmemiş gibi arada bir gözlerimin içine bakarak anlattığı dersini anlatmaya devam ediyordu. Ben mi fazla alınganlık yapmıştım yoksa gerçekten tanımamış mıydı ben tarafından tartışsak bana,"Abartma Alana, adam ilk görüşte kafasına kazıyacak değil ya seni." der susturursunuz. Öyle ya asıl doğru olan da buydu,
"Şiirlerinizi Jeremy toplamadan önce okumaya başlayalım artık diyorum." deyip rastgele birini kaldırdı, kibarca okumak isteyip istemediğini sordu, bir kaç kişiyle daha ödevleri hakkında konuştuktan sonra gözleri bende durdu ve,
"Seçtiğin şiiri duymak isterim," dedikten sonra başımı salladım ve,
" Tutkular en çok sellere ve akıntılara benzetilir:
Sığ bir uğultu, ama derinler aptaldır;
Öyleyse; sevgi söylemi ortaya çıkardığında, görünüşe göre dip, gördükleri yerde sığdır.
Kelimlerle zengin olanlar,
Sevgili yapan şeyde fakir olduklarını keşfederler." başta gergin olduğum için titreyen sesimi sona doğru düzene koymuştum."Güzel bir şiir, yazar hakkında bildiklerini anlat lütfen." dedikten sonra kağıdımı bıraktım ve Raleigh hakkında bildiklerimi anlatmaya başladım,
"Birinci Elizabeth döneminde yaşamış kaşif, yazar ve şairdir. İngiltere için yaptığı katkılar sayesinde Elizabeth tarafından sevilmiştir ve Sir ünvanı verilmiştir, İngiltere'deki ilk patates üretimini başlatmıştır ve bu sırada Kraliçe Elizabeth için bir şiir yazmıştır. Elizabeth'in sevgisiyle ve güvencesiyle bir devlet adamı haline gelmiştir fakat Elizabeth'in ölümüyle saraydaki yeri sarsılmıştır. Birinci James, Raleigh'in diğer ülkelerle olan ilişkisini sevmemiştir ve bu yüzden verdiği bir görevde iyi olmak için uğraştığı İspanyollarla çatışıp galip gelince bu James'i kızdırmıştır ve idam cezasına çarptırılmıştır."
"Güzel, Sir Walter İngiliz Edebiyatında önemli bir yere sahiptir fakat şiir okuyuşunu biraz daha geliştirmeni beklerim." dedikten sonra başımı sallayıp,
"Kusura bakmayın, biraz gergin hissettiğim için iyi okuyamadım, elimden geleni yapacağım." dedikten sonra gülümseyip yerime oturdum, Esse de hevesle kalkıp şiirini okuduktan sonra Bay Roufel,
"En sevdiklerimden biridir, beğendim." dediğinde Esse yerinde duramayacak kadar mutlu görünüyordu. Oturduktan sonra bana yaklaşıp,
"En sevdiği şiir olduğunu biliyordum, bilerek seçtim kesin yüksek not verecek." dedi. Gülümseyip "Sen çok fenasın." bakışı attığımda omuz silkip derse devam ettik, gerçekten son yarım saati fazlasıyla sıkıcı gelmeye başlayan bu ders sonunda bittiğinde; Jeremy bir kaç kişiden sonra bizim de sıramıza gelip kağıtlarımızı aldı. Esse ve sevgilisi Jane eve geçeceklerini söyleyip gitmişlerdi, ve ben yine kendi başıma kalmıştım. Diğer derslere de girip saati geldiğinde restorana geçtim, önlüğümü bağlayıp yeni gelen bardakları koliden çıkarırken yeri paspaslayan Rosa beni görür görmez yanıma koştu,
"Senden bahsediyordu," deyip beni baştan aşağı süzdü gözümün içine içine bakıyor olmasından rahatsız olmuştum açıkçası ve anlamaya çalışarak sordum,
"Neler oluyor?"
"Bay Roufel geldi, kokteyl tezgahında bir kız vardı, uzun boylu hafif kilolu dedi. Senden bahsediyordu, saçları dümdüzdü, toprak gibi kahverengiydi, gözleri de öyle dedi. Kesinlikle senden bahsediyordu." dediğinde kaşlarımı çattım,
"Ee sonra ne dedi?"
"İsmini sordu, numaranı ve adresini istedi." dediğinde gözlerim ayrıldı,
"Sen neden bahsediyorsun ne yapacak ki benim adresimi numaramı? Koskoca Edebiyat profesörü n'apsın adresimi?" dediğimde omuz silkip elini saçına attı ve bir gayret toplamaya başladı,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kinky Night
FanfictionBir gece rüzgarından bulutun Üşüdü gitti Alana* Sevdadan yana kim olursa olsun Yaşca başca ileri Geçemezlerdi bizi Ne yedi kat göklerdeki melekler Ne deniz dibi cinleri Hiç biri ayıramaz beni senden -Edgar Allan Poe *şiirde Annabel Lee dir fakat ben...