bölümü şarkı ile okumanız önerilir...
-
4 yıl önce...
jeongguk: ben hazırım (23.42)
taehyung: geliyorum güzellik
jeongguk: güzel değilim ben yakışıklıyım
taehyung: geliyorum dünyanın en yakışıklı erkeğii
jeongguk: bu sefer ön taraftan gelmeyi unutma
taehyung: bu nasıl ters iştir ya seni kaçırmak için düz ön kapıdan geliyorum resmen
normalde arka kapıdan gizlice gelmem gerekmez miydi
jeongguk: hırsızlar da böyle düşündüğü için arka kapı güvene alındı işte
üf neyse
hadi çok heyecanlıyım ben kalbim çok hızlı atıyor çabuk gel
taehyung: ohoo sen kaçırılmaya dünden meraklıymışsın
kız evi naz evi olur ağla azıcık
jeongguk: bundan sonra ağlamak istemiyorum
taehyung: bundan sonra ağlamana izin vermeyeceğim
jeongguk: şu an sıkıca sarılmak istiyorum sana
taehyung: o halde sarıl bana
iki metre uzağındayım yalnızca
+
Jeongguk okuduğu mesajla kalbinin hızlanmasına engel olamadı. Karnı heyecandan kasılırken gülümsedi ve içine birkaç eşya koyduğu çantasıyla birlikte penceresine doğru yöneldi.
Sevgilisi elindeki güçsüz el feneriyle kendisini bekliyordu aşağıda.
Gülümsemesi büyüdü bu görüntü üzerine. Pencereyi açtı sessizce ve çantasını aşağı doğru attı, sevgilisinin üzerine.
Taehyung havada kaptığı çantayı kenara bıraktı ve temkinli adımlarla pencereden çıkıp ağaca ulaşan minik ayakları izledi endişeyle. Kendisi iki yıldır bu ağaca çok sık tırmanmıştı fakat bu, Jeongguk'un ilk seferiydi. Kollarını açtı farkında olmadan, ve adımları nereye yönelse o da onunla birlikte hareket etti. Düşecek olursa tutmalıydı miniğini.
Yavaş ve sessiz adımlarla çok da yüksek olmayan ağaçta son dala geldi ve kendini tutmak için bekleyen sevgilisinin yan tarafına atladı Jeongguk. Üzerine atlayıp incitmek istemezdi sevgilisini.
"Başardım." dedi hemen ardından.
"Başardın." Gülümseyerek cevapladı Taehyung. Ardından bir eliyle kenara bıraktığı çantayı aldı, diğer eliyle de sevgilisinin elini kavrayarak çıkardı onu bu karanlığın içinden.
İlerlerdiler sessizce, kimse görmeden. Taehyung tepkisini ölçmek istercesine Jeongguk'u izliyor, Jeongguk ise arada arkasına küçük bakışlar atarak yeri izliyordu. Kolay değildi verdiği karar. Tereddüttlü değildi, pişman hiç değildi. Sadece, tedirgindi işte. Biraz da soru işaretleriyle doluydu kafası. Sadece yürüdüler, yürüdüler ve yürüdüler. Mahalleden çıkıp kalabalığa karışmaya başlarken aralarındaki bu rahatsız edici sessizliğe dayanamadı küçük olan.
"Değişecek mi bir şeyler?" diye sordu. Arkadaşlarını, tanıdıklarını, doğup büyüdüğü yeri, ailesini, benliğini bıraktığı yere dönüp son kez baktığında. Değişebilir miydi bir şeyler? Ailesi peşinden gelir miydi yokluğunu fark ettiklerinde? Onu olduğu haliyle kabul ederler miydi?
"Muhtemelen değişmeyecek hiçbir şey." diye yanıtladı küçüğünü Taehyung. Zalim bir yerdi dünya. Birilerinin değişmesini beklemek, sadece onları incitecekti.
"Yine de bugün," kafasını kaldırdı umutla. "sona erecek, değil mi?"
Adımlarını durdurdu, küçüğünün önüne geçti ve kafasındaki şapkayı düzelterek yüzünü ellerine arasına alarak soğuktan kızarmış burnuna küçük bir öpücük kondurdu Taehyung. Bunun üzerine Jeongguk, içinde anlam veremediği bir boşlukla burukça gülümsedi ve az önce uğruna her şeyini geride bıraktığı çocuğun yüzünü incelemeye başladı.
Onlar hayranca birbirlerini izlerken, yılın ilk karı düşmüştü üzerlerine.
Gökyüzünden hafif hafif dökülen beyazlıklara kaydı gözleri. Jeongguk büyülenircesine etrafına bakınırken, sevgilisinin gözü tam karşısındaki saat kulesindeydi.
Biraz daha... Az kaldı... Sadece birkaç saniye... Ve evet, tam şimdi. Saniye ibresi ile yelkovan geldiğinde üst üste, saat tam 12'yi vurduğunda kapandı miniğinin dudaklarına. Birbirlerine verdiler ilk öpücüklerini, bu masum ilk karın altında.
"Bugünden itibaren her gün, mutlu olacağız birlikte. Her şeyi iyiye çevireceğiz." Taehyung'un gözleri, sevgi ve güvenle parlıyordu.
"Sana inanıyorum." diye fısıldadı küçük olan. Sevgilisi ise "Seni seviyorum." diye devam etti.
Ardından sıkıca sarıldılar birbirlerine, hiç bırakmamak üzere...