'Sözler bilinir de,kalbine işler mi? Kalbine işleyenler,bir gün o kalpten çıkıp gider mi? Kaybedersem,bir Sezen Aksu şarkısında bulur muyum seni? Şunu da unutma, bir Sezen Aksu şarkısında buldum, öyle sevdim ben seni.'
(Kendi Eserim)
Bölüm Şarkıları,
Sezen Aksu - biliyorsun
Sezen Aksu - sen ağlama**
Yazar'danAybike durgun bir tavırla kitaplarını düzenlerken, kardeşinin dağınık duran kitaplarıyla göz göze gelmişti.
"Off Oğulcan!" diye söylense de,bunları düzeltmenin kafasını dağıtacağını biliyordu az çok, onları da düzenlerken birkaç kitap düşüp yere saçıldı. Sinirlenerek onları da topladı, içinde kötü bir his vardı.
Nihayet işi bittiğinde aşağı yöneldi ve yemek hazırlayan kadının yanağını öptü hızlıca.
"Ne uykun varmış kızım, uyanamadın bir türlü!"
Sitem eden sesiyle kendini zorlayarak güldü.
"Oğulcan nerede?"
"Erkenden çıktı o."
Kaşları havalandı.
"Nereye gitti ki?"
"Ömer'le iş bakacaklarmış, arabayı da aldılar."
'Anladım' dercesine kafasını salladı ve tezgahta duran elmayı alarak ısırdı. "Aybike düzgün yemek yesene!"
Eliyle durdurdu. "Yeter bana bu,çıkıyorum zaten." İştahı da yoktu,zar zor yutmuştu yediği lokmayı.
"Yemeyin yemeyin. Kuş kadar kaldınız zaten," diye söylendi arkasından. Geriye dönüp el salladı, Şengül hanım gülümsedi. Aybike de sitemine güldü,200 kilo olsalar yine kuş kadarlardı gözünde.
Telefonun mesaj sesi çaldığında durdu. Asiye mesaj atmıştı.
Asiye; Aybike neredesin?
Aybike; söyle başımın belası,evden yeni çıktım.
Asiye; yengemlere bir şey belli etme, Oğulcan ve Ömer kaza geçirmiş,hemen hastaneye gel lütfen. Sana çok ihtiyacım var.
Derin bir nefes almaya çalıştı ama aldığı soluk boğazına batmıştı sanki. Titreyen ellerle mesajı zorlukla yazmıştı. Bu bir şaka olmalıydı, inanmıyordu,inanmak istemiyordu. İnanmıyorsa,neden bedeni titriyordu?
Aybike; Hangi hastane?
Asiye; Bilge Hastanesi.
Cevabını aldığında koşmaya başladı. Gözlerinden yaşlar süzülüyordu,hayattaki her şeylerini kaybetmeyi istemiyordu. İnsan bir kere ölürdü, değil mi? Ama korku bin kere öldürürdü birini.
Şans bizden yana olamaz mıydı bir kez daha? Yoksa biz mi tüketmiştik haklarımızı?
*
Hastaneye koşa koşa gelip,hala müdahalede olduğunu öğrendiğinde Asiye'nin yanından titreyen dizleriyle ve düğüm düğüm olmuş boğazıyla ayrılıp, merdivenlere yönelmişti. Bedeni fazla acıdan kendini taşıyamadığında,trabzanlara tutunup beşinci merdivene tek çaresiymiş gibi çöküverdi.Acının bir tarifi olmazdı genelde. Geleceğiniz kendiliğinden şekillenirdi ve bunun önüne geçemezdiniz. Bir şeyler olurdu ve biterdi,size de acısını yaşamak kalırdı. Herkesin canı ayrı bir yerden yanıyordu ve işin kötüsü bunun bir çözümü yoktu. Haberi alan ve Asiye'den durumu öğrenen Berk'in adımları kadının yorgun adımlarını istemsizce takip ederken bu yaptığından haberdar değil gibiydi gözlerinin üstüne devrilen kirpikleri. Aybike ise hiç bir şeyin farkında değildi. Öylece merdivene oturduğunda,iki merdiven üstünde onun acısını paylaşan adamı görmemişti mesela. Ama kokusu yüreğine işlemiş gibi,bir nefes gibi baharı getirmişti. Üstündeki Ömer'in ceketine, Oğulcan'ın ona büyük gelen tişörtüne baktığında yeniden kül oldu umudu. Telefonunun titremesiyle korka korka cebinden çıkardı. Bildirim gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tu es au bout de mon chemin
Teen FictionBenim yolumun sonunda sen varsın. Ve şunu asla unutma,en çiçekli bitişler,en dikenli yollardan geçer.