- Bölüm 3 -

11 1 0
                                    

Bütün hayatımı adam öldürmekle geçirmiyorum bu arada. Gayet sosyal ve aktif bir hayatım var. Tıp fakültesini bitirdim. Lisemden tıp tutturabilen fazla kişi yoktu. Ben de dahil 2 veya 3 kişi falan. İnek değildim. Fen bilimlerine ilgiliydim sadece ve istediğim şey de buydu. Yani aslında değişik bölümler isterdim ama tıp fakültesini görünce reddedemedim. Türkiye standartlarında reddedebilecek çok fazla insan da tanımıyorum zaten. Yüksek lisans tarzı şeylerle uğraşmadım. Tıp fakültesine gidebilecek en hayta tip bendim ve haliyle derdimi anlatacak kadar, yani diploma alabilecek kadar okudum sadece.

Katil olma hayalim lise 1'de başladı. Normalde gördükçe değiştirdiğim Dexter'ın 5. Sezonundan bir bölümün yarısından sonrasını izlemiş, bölüm bitip de yönetmen ismi falan çıkmaya başladığında koltukta okkalı bir ''holllyyyy shitt'' çekmiştim. Yabancı dizi izlediğim dönemlerde genelde tepkilerim İngilizce'ye kayar da. Her neyse. Ciddi anlamda çok sevmiştim ve gidip bütün sezonlarını cd olarak almıştım. Sonra hepsini çok kısa bir vakitte izleyip bitirerek içimdeki Dexter aşkını kanıtlıyor olmuştum kendi kendime. Ciddi anlamda hayrandım ona; cnbc-e dergisinin yılbaşlarında verdiği takvimlerin Dex'li yapraklarından, mousepad'lerden, Dex'li dergi kapaklarından vs güzel bir koleksiyonum vardı. Doğum günü hediyelerimi bile Dex'e göre seçmişti ailem.

Hayatımda genel kültürü ve bilimi çok sevdim. Bi' ton kitap okudum, belgesel izledim, öğretmenlerle sohbetler ettim. Dışım hayta olsa da ne içim ne de ağzımdan çıkanlar hiç boş olmadı. Bu yüzden insanlar hep bağlı kaldı bana. Hiçbir zaman ''of bırak o haytayı. Yaramaz çocuk o. Bi halt olmaz ondan.'' şeklinde uzaklaşamadılar benden. Hep ''kendine yazık etme. Biraz daha durul.'' tarzı şeyler duydum hocalarımdan, büyüklerimden.

Bi' ton bilgi var beynimde. Cerrah olmak bu yüzden zor olmadı benim için. Sadece kendi kendime edindiğim bilgilerin üzerine mantık kurarak çözdüm bütün fen bilimleri sorularını. Kimse inanmaz böyle bir şeyin mümkünatına. Keza kimse de inanmıyor hiç çalışmadan tıbbı tutturabildiğime.

Neşterle deri ve et kestiğimde çok değişik bir huzura kapıldığımı hatırlıyorum. Neşterin malzemeler üstündeki kayışı muazzamdı. Fakat kansız kadavralar hep eksik hissettiriyor, hayvanları kesmem de vicdan yaptırıyordu. Bu yüzden susamış vampir gibi kurban aramak istiyordum o vakitler. Ama durdurdum kendimi. Aptalca bir şeyle hiç başlamadan bitiremezdim hikayemi. Sabrettim, çalıştım ve tüm incelikleri öğrendim.

Kurallarım vardı kurbanlar konusunda. Dexter gibi ama değil gibi de. Mesela ben sadece katilleri öldürmüyordum. Benim nefretim daha çok aldatanlaraydı. Özellikle de bayanlar konusunda. Erkek aldatsa da bir yerde eline yüzüne mutlaka bulaştırıyor. Ama kadınlar kimsenin ruhu duymadan öylesine incelikle aldatıyor ki eşini, kimse inanamıyor ortaya çıksa bile. Benim mantığım şu; özellikle evli bayanları kurban seçiyorum. Şayet bana cinsel olarak meylederse, bu benden başka birine daha meyledebilme potansiyeli olduğunu gösteriyor. Ben de eşini böyle bir beladan kurtarıyorum. Eşinin kişiliğini de, kurbanın ölümünden doğacak sonuçları da -annesiz kalan bebekler vs- zerre kadar umursamıyorum. Aldatan kadın kendi çocuğunu da umursamıyor demektir ve çocuğunu umursamama düzeyindeki bi' anneyi benim nazarımda çocuğunun masumiyeti dahi kurtaramaz.

Kadın karşıtı biri değilim. Erkek öldürmüşlüğüm de çoktur. Ama özellikle bayanlara hitap eden bir katilim. İnsanların dediğine göre yakışıklı biriyim. Belirgin surat hatlarım, delici bakışlarım var. Fit ve atletik bir vücudum, karizmatik(?) bir sesim, tatlı bir dilim ve kesinlikle dolu bir beynim var. Konuşarak insanları ayartmayı ömrüm boyunca sevmiştim. Şimdi onu böyle bir şey için kullanıyorum. Değişik bir his.

Belki de aşağılık katilin tekiyim. Belki suçu olmayan insanları öldürüp duruyorum. Ama ihtiyaç duyuyorum; egom için kadınları ayartma şovuma, ruhum için o kadınlardan akan kana..

MaskeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin