Soo Min'in yanına giderek onu izlemeye başlamıştım. İkisinden beklemediğim şeyler yapmışlardı. İçimdeki hayal kırıklığı çok fazlaydı. Şuan ağlamaktan başka bir şey yapamıyordum. Yarın bebeğimizin doğum günüydü. Ona gelmali miydi? Bilmiyorum. Kızının doğum gününü kaçırmak istemezdi herhalde? Gözlerimi kağatarak derince bir nefes vermiştim. Jimin... Neden? Ondan beklemrdiğim bir şeydi. O benim ne yaşadığımı biliyordu. Taehyung gittiğindr nasıl üzüldüğümü, ağladığımı, kızımıza bile bakamadığımı, zayıfladığımı ve her şeyi biliyordu. Bunları bilmesine rağmen bana ihanet etmişti. Arkamdan bir şeyler çevirmişti. Onu kardeşim olarak görmüştüm. Yatağıma geçerek gözlerimi kapatmıştım. Fazla yorgun hissediyordum. Uyurken gelirler mi düşünüyordum. Gelmelerini istemiyordum. Onlara kırgındım. Hem de çok kırgındım. Sadece Soo Min'ime tutunuyordum. Ağlamamı durdurmak isterken yanağıma yerleşen minik el ile gözlerime açarak bebeğime bakmıştım. Yanakları her şeyi çok güzelken bana parlayan gözleriyle bakıyordu. O kimsenin bebeği değildi. O benim bebeğimdi. Gülerek onu kucağıma almıştım. Bebeğimin doğum gününü sadece ikimiz kutlayacaktık. Babası olarak onu yüz üstü bırakamazdım. Onunla beraber yataktan kalkarak kıkırdamıştım.
-Minik hanım efendi benimle dans eder misiniz?
Kıkırdamasıyla bende gülerek onunla beraber dans ederken mutfağa doğru ilerlemiştim. Bir yandan da şarkımızı söylüyordum. Onu mutfağa kurduğum küçük yatağına yatırmıştım. Bütün odada ufak bir yatak vardı. Misafir geldiğinde uyanık olursa ona yatırırdım ya da işim varsa gözümün önünde durması için. Koltuğa yatıramıyordum. Düşer ve bir şey olur korkusu vardı. Tedbirli oluyordum. Burnuna minik bir moücük bırakarak ikimize pasta yapmaya başlamıştım. Kimseyi çağırmasakta en eğlenceli doğum günü bizim doğum günümüz olacaktı. Kendi kendime şarkı mırıldanırken çilek oramalı pastamdan yapmaya başlamıştım. Arada Soo Min ile oynuyordum. Sıkılmasını istemiyordum. Pasta olunca pişmesi için fırına koymuştum. Mutfağı hızla toparlayarak Soo Min'imi de alarak salona geçmiştim. Şimdi buraları süslemeliydik. Aldığım süslemeleri kutudan çıkartarak odaya bakınmıştım. Bugünü böyle hayâl etmemiştim. Jimin ile yapmayı planlıyordum. Oflayarak omzumu silkmiştim. Odayı özenle süsleyerek gülmüştüm. Balonlar, renkli renkli bayraklar, püsküller ve her şey... Onun ilk doğum günüydü. Hatırlamayacak olsa bile ona en güzelini yapmak istiyordum. Fırının olduğuna dair verdiği sesle gülmüştüm. Soo Min'i alacaktım ki, uyudupunu görmüştüm. Onu uyandırmak istemediğim için ben mutfağa geçmiştim. Pastayı fırından alarak üstünü süslemeye başlamıştım. Bundan sonra kıyafetlerimizi giyecektik. Ona şirin bir etek ve tişört giydirecektim. Başına ise çiçek şapkasını takacaktım. Kedi kostümümü sevdiği için bende onu giyecektim. Gülmesini çok seviyordum. Pastanın süslemesi bitince salona yanına gitmiştim. Burnuna minik bir öpücük kondurarak onu uykusundan uyandırmıştım. Gözlerini bir kaç kez kırpıştırarak bana bakmıştı. Fazla sevimliydi. Onu yememek için zor duruyordum. Yanaklarını osırasım vardı.
-Uyandırdığım için özür dilerim bebeğim. Şimdi giyinmemiz gerekiyor.
Gülümseyerek onu kucağıma almıştım. Odamıza giderek ilk önce onu giydirmiştim. Şuan her şey güzel gidiyordu. Kimse yoktu. Onu giydirdikten sonra bende kendi kıyafetimi giymiştim. Yanına gittiğimde, beni görmesiyle kıkırdamıştı. Bende gülerek onu kucağıma almıştım. Bunu sevdiğini biliyordum.
-Çok mu hoşuna gitti bebeğim?
Gülerek ellerini yanaklarıma yerleştirmişti. Elleri minicikti. Fazla güzeldi. Şuan bana iyi gelen O'ydu. Benim minik kızım. Hep yanımda olan kişi. Burunlarımızı birbirine sürterek onunla beraber koltuğa oturmuştum.
-Çizgi film izleyeliimm.
Kıkırdayarak onun sevdiği çizgi filmlerden açmıştım. Karnından tutarak dikkatlice onu tutuyordum. Çizgi filmi izlerken arada alkışlamaya çalışıyor ve gülüyordu. Gülme sesleri fazla şirindi. Bende sadece onu izliyordum. Bütün günümü böyle geçirebilirdim. Ona nasıl diyecektim, bir babasının olduğunu. Bir daha onunla konuşacak mıydım, bilmiyordum bile. Sıkıntılı bir nefes verirken dudaklarımı yalamıştım. Ne yapacağımı bilmiyordum. Onu özlemiştim ama bir anda gelip böyle bir şey yapmaları beni kırmıştı. Neden yanıma gelmemişti? Günlüğü okuduysa onu affedeceğimi biliyordu. Oflayarak dudaklarımı kemirmiştim. Çizgi film araya girmesiyle Soo Min sızlanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You didn't go... •Taegi•
Fiksi PenggemarKim Taehyung'a bebeklerini anlatan Min Yoongi'nin günlüğü Oy ve yorum atmayı unutmayın. Lütfen... Angst değil. Umarım beğinirsiniz.