"Oppa!"
"Hyeri! Uyumuş olman gerekiyordu."
Esmer sekreter, kucağına atlayan koca kızın saçlarını karıştırıp Sehun'a içeri girmesini söyledi. Sehun yutkunarak sarmaş dolaş olan ikiliye baktı ve hareketlendi. Hayal kırıklığı... Jongin'in çok güzel bir sevgilisi vardı.
"Sen kimsin?" Hyeri gözlerini kısarak koltukta süklüm püklüm oturan çocuğu incelemeye başladı. "Buraya nasıl geldin ve oppamın ceketini giymeyi nasıl başardın?"
"Ben... Uh... Jongin verdi." Nasıl geldiğini mi soruyordu? Sehun oracıkta kızı tokatlamak istemişti. Jonginle birlikte geldiği yeterince belli değil miydi?!
"Gerçekten önemli olmalısın. Oppam kıyafetlerini paylaşmaktan nefret eder ve onun eve getirdiği ilk misafir sensin."
Sehun, tatlı kızın söylediklerini idrak etmeye çalışırken Hyeri kendi kendine konuşup duruyordu.
"Oppamın kıyafetlerine sadece ben istediğim gibi dokunabilirim. Tişörtlerini giymeme bile izin veriyor. Ama başkasına asla vermezdi..." Hyeri gözlerini irileştirerek Sehun'a gülümsedi. "Seni mi seviyor?!"
"Misafirimizi sıkma Hyeri." Jongin atıştırmalık bir şeyler hazırladıktan sonra salona geldi. Hyeri'nin ağzını eliyle kapatıp Sehun'a göz kırptı. "Baş belası kardeşler işte, bilirsin."
Aahh... Kardeşi miydi? Sehun yüzüne yayılan rahatlamış ifadeyi saklamadan konuştu. "Sorun değil. O tatlı."
"Oppa, eve ilk defa bir arkadaşını getiriyorsun ve senin ceketini giyiyor. Üstelik sen vermişsin. Kim Jongin'i alt eden bir lord ha." Hyeri kahkahalar atarak Jongin'in şaşkın bakışlarını umursamadan Sehun'un önünde eğildi. Sehun bu hareketle daha fazla utanarak Hyeri'yi kaldırmaya çalışırken Jongin'in derin sesi ikisini de durdurdu.
"O özel birisi Hyeri. Hadi yemek yiyelim."
-
"Demek böyle tanıştınız. Filmlerdeki gibi! Sonra?"
"Uh... S-sonra biz-"
"Hyeri, misafirimi sıkma demiştim." Kardeşini Sehun'un dibinden çekip yanına oturttu. "Üzgünüm Sehun, normalde böyle bir kız değild-"
"Tabi ki değilim! İlk defa birisinin karşısında utanıyorsun oppa! Bu yüzden beni susturmaya çalışıyorsun."
Sehun elleriyle ağzını kapatıp gülmeye başladığında Hyeri abisine sırnaşarak "Onu kaçırma." dedi. "Bu kadar tatlı birisini bir daha bulamazsın. Uyumaya gidiyorum."
Sevimli kız ayağa kalkıp ışıl ışıl gülümsedi Sehun'a. "İyi geceler Sehun. Ve sessiz olmaya çalışın olur mu? Yarın Fransızca sınavım var."
Beyaz olan kulaklarına kadar kızarırken Jongin kardeşine ölümcül bakışlar atıyordu.
"Çok, çok özür dilerim. G-gerçekten böyle birisi değildir."
"Sorun değil. Uh, benim... Uykum geldi." Sehun utanarak eliyle ensesini ovuşturdu. "O-okuldan dolayı erken yatmaya alıştım."
Kim Jongin, bu çocuğun sevimliliğine nasıl eriyeceğini düşünürken tebessüm ederek konuştu.
"Tabi, ah. İ-istersen odamda uyuyabilirsin."
Ama Sehun iki elini hayır anlamında saklayarak dudağını ısırdı. Kim Jongin'in dayanamadığı bir diğer detay daha... Sehun'un minik dudaklarına karşı oluşan zaafının kesinlikle şakası yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Phone
Fanfiction"Telefonumu hemen bana getirin! Buna inanamıyorum, liseli bir çocuğun telefonunu neden çalarsınız ki?" "Bana bak sevimli peltek, seninle uğraşacak vaktim yok. Patronumun beklediği evrakı yetiştiremeyeceğim! Telefonumu kurcalama ve birkaç gün bekle!"