Beni Karşılayan Sükût

247 23 17
                                    

"Gül kokuyorsun bir deAmansız,acımasız kokuyorsun Gittikçe daha keskin kokuyorsun,daha yoğunDayanılmaz bir şey oluyorsun,biliyorsunHırçın hırçın, pembe pembeÖfkeli öfkeli gülGül kokuyorsun nefes nefese

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Gül kokuyorsun bir de
Amansız,acımasız kokuyorsun
Gittikçe daha keskin kokuyorsun,
daha yoğun
Dayanılmaz bir şey oluyorsun,biliyorsun
Hırçın hırçın, pembe pembe
Öfkeli öfkeli gül
Gül kokuyorsun nefes nefese."

Edip Cansever

Güney Kore Seoul~
Icheon Kasabası

Yeşil ve oldukça yumuşak olan çimenlerin üzerine oturmuş gözlerinin sevinç parıltılıları eşliğinde bana bakıyor ben de ona kapılıveriyordum doğruca.

İlerideki menekşelerin tatlı,serin kokusu buraya kadar gelerek bize bir çatırkeyif sunuyordu.

"Bir sonraki ay görevime başlayacağım sevgilim."

Onaylarcasına ses çıkarmış ardından pıt pıt yere damlayan gözyaşlarımı görmesin diye hemen tombul ellerimle silivermiştim.O ne bileyim her erkeğin en azından alfaların hayali olan görevine gideceği için aşırı mutluydu.Ben de onun sevincini gözyaşlarımla perdelemek istememiştim,bilmiyorum.

Gözlerimi hemen ondan çekip gökyüzüne çevirmiştim.Gelecek kışın habercisi olan soğuk rüzgarlar bedenimi titretmeye yeterken kollarıma dolanan elleri ile hemen ısınmaya başlamıştım.

"Ağladığını biliyorum.Sakınma o gözyaşlarını benden istediğin kadar akıt."

Sanki gözyaşlarım bunu bekliyor gibi arsızca yılan misali akıverdi gözlerimden.

"B-be-ben sen-sensiz ne yapa-yapacağımı bilmiyorum Jongin."

Ellerini yavaşlıkla kollarımdan ayırıp küçük kıkırdamasıyla saçlarımı birbirine karıştırınca ben de dayanamayarak kırık ön dişimin gözükmesini umursamayarak kahkaha atıverdim.

"Hey bunu sevmediğimi biliyorsun.Beni küçük bir çocuk gibi hissettiriyor."

"Zaten küçük bir çocuk değil misin Jiminie hmm?"

Üzerime doğru eğilmeye başlayınca göğsünden kaşlarımı çatarak itivermiştim onu.

"Bana çocuk dedin alfa."

Sessizce sırtıtıp omuzlarıma düşen kurumuş çiçek yapraklarını silkelerken gözlerim gözlerine kilitlenmişti. Bu adam beni gerçekten değerli hissettiriyordu.
"Görevimi tamamlayayım,hemen alıcam seni o evden..."
Parmak uçlarını belli belirsiz elimde gezdirirken devam etti o çok değerli sözlerine.
"Hmmm.Sonra beraber yaptığımız şu evde yaşayacağız.Küçük Jiminler etrafta koşuşturacak..."

"Ve küçük Jonginler." diye tamamladım cümlesini. Elini birden yanaklarıma koyunca istemsizce irkilmiştim.
"J-jongin biri felan görürse..."

ViolettaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin