1

646 32 4
                                    

Üzerimi değiştirmek için yatağımdan kalkıp dolabım önüne gittim. Şık ve rahat olmayan kıyafetleri bir kenara itip elime gelen en rahat şeyi üzerime  geçirdim. Bez çantamı alıp içine gerekli olan eşyalarımı koymaya başladım son olarak okumayı çok sevdiğim romanımı aldım.

Ayakkabılarımı giyip odamın gıcırtılı kapısını sessizce araladım. Mermer zeminde ses çıkmaması için olağanüstü bir özen göstererek mutfağa doğru ilerledim. Ormana gitme isteğim saklı bir istekti ve alfaların koruduğu ön kapıyı elbette tercih edemezdim. Bu yüzden saray çalışanlarının sıklıkla kullandığı mutfak kapısına gitmeye başladım. 

Krallıktan asla dışarı çıkmamış çıkmak istesem de izin verilmemişti. Kral olan babam omega olduğum için dışarı çıkmamı istemez çıktığımda ise yanımda beş altı alfa olmasını isterdi yanımda dolaşan alfalar krallığımızda doğup büyümüş aileleri olmayan kişilerden seçilirdi onlardan kaçıp geceleri ormana gider tek başıma yıldızları izlerdim bazen onlara isim verir bazen şekiller çizerdim onlardan.

 Bir kaç adım attıktan sonra henüz uyumamış olan alfanın sesini duydum.

"Prens Jungkook iyi geceler. Bir sorun mu var efendim?" alfanın sesini duymamla olduğum yerde çakılı kalmıştım şuan bir yalan söylemem lazım ama ben asla yalan söylemem ki kafamda kendimle verdiğim savaşı alfanın tekrar adımı söylemesiyle bir köşeye itip arkamı döndüm.

"İyi geceler alfa biraz hava almaya çıktım." aferin Jungkook güzel yalan asla ormana gittiğimi bilmemeli öğrenilirse 21 yıllık hayatımda kendimi özgür hissettiğim tek yer elimden alınırdı. Babam bir daha asla bana güvenmez ve odamın kapısına beni sürekli emanet ettiği muhteşem alfalarını dikerdi.

"Bu saatte dışarıda olmamalısınız Prensim Kralın kesin emri biliyorsunuz?"

"Evet evet bende tam şimdi odama çıkıyordum zaten iyi geceler alfa" anlaşılan bu gece ormana gitmek hayaldi benim için.

Odama kadar bana eşlik eden alfaya iyi geceler dedikten sonra geldiğimiz yolu geri gitmeye başladığında bende üstümü değiştirip yatağımın içine girmiştim. Madem ormana gidemiyorum yaptığım en iyi ikinci şeyi yapıp camın önünde ki tekli koltuğuma oturup daha önce bir kaç kere okuduğum romanı elime aldım. 

Sabah güneş ışıklarının camıma vurmasıyla gözlerimi açtım ne ara sabah olmuştu oysa az önce kitap okuyordum. Ne zaman kitabı elime alsam okuduğum romana dalıp olduğum yerde uyuya kalıyordum. Tekli koltukta uyuya kalmanın acısını kalkmaya çalışırken bir kere daha anlamıştım. " Hay sikeyim ya! Her yerim tutulmuş bir daha burada oturmayacağım!" söylene söylene lavaboya gitmiş elimi yüzümü yıkadıktan sonra üzerimdekilerden kurtulmuştum. Kurt gibi acıkmış olmamla sabırsız bir şekilde yemek salonuna doğru koştum.

Babamı görmemle hızımı azaltmış yanına doğru adımlamaya başlamıştım "Günaydın babacım"  her zaman ki gibi babam yerinde oturmuş kahvaltıya benim gelmemi bekliyordu.

"Günaydın Prens hazretleri" masaya otururken babamın bana verdiği karşılığa kıkırdadım. Babam diğer krallar gibi kaba ve egolu bir kral değildi Jeon krallığında herkes babamdan korktuğu kadar severdi adil bir kral olduğu kadar neşeli bir karakteri vardı ne kadar korumacı tavrını sevmesem de benimle olan diyalogları şakaları herşeyi bir kenara atıyordu.

"Bugün merkeze inebilir miyim?" yemek arasında söylediğim şeyle bir süre düşündükten sonra "Git bakalım ama biliyorsun alfalar olmadan gitmek yok" tabi ya alfalar buna da alışmıştım en azından saraydan çıkabiliyordum.

Babamla ettiğim keyifli kahvaltı sonrası odama gitmiş üstümü değiştirmiştim aşağıda bekleyen beş alfanın yanına inip merkeze doğru gitmeye başlamıştık. Yol boyunca tek bir cümle etmemiş,  herkes sessizliğini korumuştu.

Gardenya - TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin