Uzun süren üç günün ardından yatağımdan mutlu uyanmıştım. Savaş bitmiş ve savaş meydanını toparlanmıştı. Bugün sığnağa gidip Jungkook'la omegaları krallıklarına geri getirecektik. Düşüncelerim arasında hızla yataktan kalktım dolabımın önüne geldim üstüme giyeceğim şık şeyler seçip yatağımın üstüne bıraktım ve banyoya doğru ilerledim.Kuvetin içini ılık su ile doldurup bir kaç koku döküp soyunmaya başladım güzel bir duş alıp kahvaltıya inecektim sonrada Kuzey sığınağına gitmek için yola çıkacaktık.
Bedenimi sıcak suyun içine soktum ve rahatlamaya çalıştım, yarım saat suda oyalandıktan sonra durulanmış banyo kapısından çıkmıştım. Yatağımın üstüne koyduğum kıyafetleri üzerime geçirdim, aynanın karşısında kendime bakıp saçlarımı kurutmaya başladım.
Odamda tüm işlerimi halletmiş yemek salonuna doğru gitmek için kapıyı açtım karşımda gördüğüm bedenle gülümseyip
''Günaydın abi, rahat uyudun mu?'' beni gören abim gülümseyip kolunun tekini omuzlarıma koyup bedenlerimizi merdivene yönelti
''Günaydın küçük kardeşim, sabah sabah bu güzel kokunla neşeni neye borçluyuz.'' gözünden de birşey kaçmıyor bununda
''Hiiç her zaman ki halim bilmiyorsun sanki.'' sinirlenmiş gibi yaparak geçiştirmeye çalıştım sonuç olarak Jungkook için hazırlandım demeyecektim.
Abimle birlikte geldiğimiz yemek salonundan içeriye girdik. Kral Jeon'u selamlayıp masada yerlerimizi aldık. Kralın da yüzünde okunuyordu mutluluğu oda oğlunu çok özlemiş kavuşmanın hayalini kuruyordu
''Herşey hazır yemekten sonra çıkarız Taehyung'' içim kıpır kıpır olmuştu cevap verme gereği duymadan önümdeki tabağa kafamı gömüp yemeğe başladım bir an önce bitsin yola çıkalım istiyordum, bacağıma atılan tekme ile acı ile inledim tüm gözler bana dönünce abimin kıkırdamısıyla yüzüne baktım. Ne istiyordu bu çocuk oyalanmayı bırakıp yemeğini yesede çıksak şu saraydan.
İçimden ettiğim sitemler eşliğinde yemeğimizi yemiştik. Abim, ben ve kral jeon'la yola çıkmak için sarayın önündeki hazır bekleyen at arabalarına doğru yürümeye başladık. Nihayet yola çıkacaktık, içimde uçuşan kelebekler karnımı ağrıtmaya başladı elimde olsa kurt formuna dönüşüp koşarak gidecektim sığınağa.
At arabalarında yerlerimizi aldık ve saraydan çıktık ne kadar sürecekti yol bilmiyordum sonuçta biz harita da bilinen yolda gidiyorduk Jungkook'lar ise onun bulduğu kestirme yoldan gitmişlerdi, hepsini tekrar yormamak için arabalarla gitmeye karar vermiştik, en az onlarda bizim kadar yorgunlardı, yolculukları nasıl geçti başlarına bişey geldi mi hiç bir şey bilmiyorduk. Bunları düşününce heyecanımın yanına korkuda eklenmişti, kötü düşünmek istememiştim şuana kadar sonuç olarak kimse bilmiyordu gidilen yeri, at arabasının durmasıyla sarsıldım ve kafamı camdan dışarıya çıkardım gelmişmiydik ben ne kadardır düşüncelerimle boğuşuyordum.
Arabadan inip sığınağın içine doğru ilerlemeye başladım içeriden gelen panik halindeki seslerle olduğum yerde durakladım sesleri dinleyip ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Arkamdan gelen abim benim aksime durmamış hızla içeri girmişti, çok kısa bir süre daha bekleyip yanıma gelen kralla içeri doğru adımladım, gördüğüm omegalar ağlıyor adını Yoongi bildiğim alfa bir sağa bir sola yürüyordu.
''Neler oluyor burda!'' Kralın sesiyle durmuş adımlarını bize doğru yöneltmiş alfaya baktım. Önümüze gelip selam verdikten sonra
''Prens Jungkook yok efendim'' kafasını kaldırmadan kurduğu cümleler içimdeki kelebeklerin hepsini alıp götürdü.
''Ne demek yok, ne oldu burada Yoongi anlat hemen!'' sonlara doğru sakinliğini koruyamayan kralın sesiyle herkes irkilmişti, hepimiz alfanın ağzından çıkacak sözleri bekliyorduk.
''Kralım hiç bir sorun yoktu, sağ salim sığınağa geldik herkes yorgundu ve yatmak için odalara çekildik ne oldu nasıl oldu bilmiyorum. Dünden beri Prens Jungkook yok gelmek istedim fakat burdaki omegaları bırakamazdım. Savaşın bitip bitmediğini bilmiyordum o yüzden bişey yapamadım. Özür dilerim Kralım bana emanet ettiğiniz oğlunuza bakamadım verecek olduğunuz her ceza kabulümdür.'' dizlerinin üzerinde konuştu alfa hepimiz kralı ağzından çıkacakları bekliyorduk.
"Ayağa kalk Yoongi! Omegaları at arabalarına yerleştir ve Saraya dönün geri kalan alfalar burda benimle kalıp Jungkook'u arayacak." verilen bu karara itiraz eden omegalar saraya gitmek istemiyor burada kalıp prenslerini aramak istiyordu.
"İşimizi daha çok zorlaştırıyorsunuz! Arabalara binin ve saraya dönün." kralın kesin sözleriyle omegalar sessizleşmiş arabalara doğru gitmeye başlamıştı.
Adımı duymamla krala döndüm
"Efendim Kral Jeon." yüzüme bakıp iç çekti
"Çoktan bir gün geçmiş bulabilecek miyiz?" kaşlarım çatık kralın yüzüne bakıyordum, tabiki bulacaktık bu kadar şey onun içindi. Şimdi pes etmek aklımıza gelecek en son şey olmalıydı.
"Merak etmeyin Jungkook'u sapa sağlam bulup getireceğim." verdiğim söze güvenmesini bekledim bir süre
"Oyalanmadan ayrılıp arayalım o zaman." kafamı salladım ve konuşmak için sığınağın dışında bekleyen abimin yanına doğru adımladım.
Abim omegaların yerleştiğinden emin olduktan sonra yanıma geldi.
"Plan nedir Taehyung" elleri omuzumda destek vermek amaçlı durdu.
"Bir plan yok abi ayrılıp arıyacağız ormandalar mı onu bile bilmiyoruz." onunda en az benim kadar üzgün olduğunu görüyordum.
Kurdumla ben Jungkook'u kaçıran alfaları bulup kafalarını gövdelerinden koparmak için can atıyorduk. Arabaların hareket ettiğini gördükten sonra içeri de duran kralın yanına geri gittim.
"At arabaları yola çıktılar. İkişer grup halinde ayrılıp farklı yönlerde aramaya başlayalım Jungkook'u ulaşan direkt şelalenin oraya gitsin haber vermek için borazanı çalsın." sözlerimle kral Jeon beni onaylamış ve alfalarına emri vermişti...
Geriye Jungkook'u sağ salim evine geri getirmek kalmıştı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gardenya - Taekook
Fanfic"Acaba," dedi, "bir gün hepimiz kendi yıldızımızı bulalım diye mi yıldızlar böyle parlıyor?'' Gardenya - Taekook