doyumsuzluk ⚠️

15K 834 1.1K
                                    

⚠️ +18 içerik
-seks
-kirli konuşma
-fazla uzun ve detaylı bölüm
-kudurmuş bir yazar
-yorum gelmezse daha da kuduracak bir yazar
-bu bölümden sonra yorum atan olursa azgınlıktan herkesi altına alacak bir yazar
-yazardan daha fazla kuduran okuyucuları
-seks
-seks
-sevişme

“bekliyorum.” minho'nun evinin önüne geldiğimde içeri girmek yerine kapıda beklemeyi tercih etmiştim. bu gece bende kalacağı için giyecek bir şeyler ayarlıyordu kendine. ellerim cebimde, yerimde hafifçe kıpırdanarak minho'yu bekliyorken annesi kapının arkasından beliriverdi.

“hoş geldin çocuğum. neden içeri girmedin?” kavisli kaşları sebebiyle sert görünüyordu fakat gülümseyişi görüntüsünün zıttıydı. o kadar sıcak ve samimiydi ki bir anlığına utandığımı hissettim. “minho birkaç parça kıyafet alıp gelecekmiş hemen. burada beklemem sorun olmaz diye düşündüm.”

gülümsemeye devam ederken kapıyı tutarak hafifçe öne doğru eğildi. minho'nun duymasını istemiyormuş gibi fısıldıyor, aynı zamanda ara ara göz ucuyla geriye bakıyordu. “yarın doğum günü olduğu için ders çalışmasanız da olur tamam mı? minho son zamanlarda öğretmenlerinin söylediklerini kafaya takıyor bu yüzden derslerine verdi kendini iyice. gerçi ben de biraz bunaltıyor olabilirim bilmiyorum. üzülüyorum aslında ama o kadar emek verdiği yerden düşmesini de istemiyorum.” kadın sanki benimle konuşmayı kesmiş de kendi kendine konuşup dert yanıyormuş gibiydi.

sonunda fazla uzattığını düşündüğünden olsa gerek derin nefes alıp gülümsedi. “kusura bakma canım senin de başını şişirdim. bir gün de sen bizde kal olur mu? duyduğum kadarıyla senin de derslerin çok iyiymiş.” dudaklarımı birbirine bastırıp mütevazı olduğunu umduğum gülümseyişimle başımı salladım.

“gidelim mi?” minho aceleyle geldiğinde annesi kapıyı tamamen açıp minho'ya geçmesi için yer açtı. “saygılı ol tamam mı bitanem. jisung'un anne ve babasına benim için çok sevgiler gönder.” annesi minho'nun yanaklarına öpücük kondururken tembih edermiş gibi sessizce sıraladı cümlelerini. açıkçası ilişkilerinin böyle olduğunu bilmiyordum. anladığım kadarıyla oğullarının başarılarını ve saygınlığını düşünen iyi bir aileydi. belki normalden fazla düşünüyorlardı bilmiyorum.

sonunda vedalaşıp yürürken minho ellerini cebine koyup derin bir nefes aldı. sessizce kıkırdayıp koluna hafifçe vurarak dikkatini bana vermesini sağladım. “uslu bir çocuk ol.” bıyık altından gülerek cevap verdi bana.

“sen uslu bir çocuk olacağına söz veriyor musun peki?”

dudaklarımı birbirine bastırıp başımı hızlıca iki yana salladım. “hayır.”

yaşadığı sokaktan oldukça uzaklaştığımızda cebindeki elini bileğinden tutarak çıkardım ordan. eli serbest kaldığında yavaşça parmaklarımızı birbirine kenetleyip elini sıktım. ilk önce elimize sonra bana bakıp gülümsedi. “ellerinin sıcaklığını seviyorum.”
ben de gülümsedikten sonra cevap verdim. “seni seviyorum.” üst dudağına minik bir buse kondururken onun dudakları da benim alt dudağımı ısıtmıştı resmen. birkaç santim uzaklaşıp birbirimizin gözlerinin içe bakarken gülümsüyorduk bir yandan da.

“senin yoluna taş koymayacağım aksine senin daha iyi olman için her şeyi yapacağım. söz veriyorum ailen ilişkimiz hakkında endişelenmeyecek.”

söylediğime sessizce kıkırdadıktan sonra yere bakıp gülümsemeye başladı. “senin bir suçun yok ki zaten. seni düşünmekten başka bir şeye odaklanamayan benim. senin fotoğraflarına bakıp gülümserken annemin seslendiğinin bile farkında olmayan benim. fazla göze batmış olmalıyım, değil mi?”

schedule, minsung (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin