jisung: minho seni öyle bir sikerim ki o götünün üstüne iki hafta oturamazsın
seninle aynı ortamda bulunmak bile yeterince canımı sıkıyorken o sikik çeneni kapat
minho: arkadaslar bana SeKs teklifi mi etti bu🥲
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
⚠️+18 -sikiş -final -kirli konuşma -azgın minho -azgın yazar -skiş -dirty mind felix -kirli konuşma(fazla olablr sorry minho skisirken cok pis konusuyo) -sikş -sokuş -azgın okuyucular -arkadaslar bakın cok pis konusmalar olabilir tekrar söylim
“minho gelmiş haberin var mı?” felix sınıfa koşar adımlarla girerek suratında kocaman bir sırıtışla söyledi. hızlıca yerimden kalkıp sınıftan çıkmak için ilerlerken, sınıfın kapısında sınav için gözetmen olacak öğretmen ile karşılaştım. “sınavı başlatacağım.” sabırsız bir bakışla söylediğinde ellerimi yalvarırmışcasına önümde birleştirdim. “hocam iki dakika tuvalete gidip gelmem lazım. lütfen sadece iki dakikacık.” birkaç saniye yüzümü donuk bakışlarıyla inceledikten sonra başıyla gitmem için işaret etti. kocaman gülümseyip teşekkür ederek koşar adımlarla karşı sınıfa doğru gittim.
hafif aralık olan kapıyı birazcık daha açıp sevgilimin haftalardır görmediğim, deli gibi hasret olduğum yüzüne baktım. ilk önce beni görmedi ama gözlerimizin kavuştuğu o an yüzündeki heyecan dolu ifadesini görmek her şeye bedeldi. gözleri bir çizgi halini alasıya kadar gülümsedi. bana doğru koşarken arkamdan omzuma konan el ile irkildim. “sınıfa git jisung, sınavı başlatacağım.”
minho da olduğu yerde durmuş gözetmen öğretmen ve benim konuşmamızı izliyordu. hayal kırıklığı gözlerinden ve hafifçe büzdüğü dudaklarından belliydi. sınıftan çıkarken onu rahatlatmak adına kocaman gülümsedim. çevreme bakınıp kimsenin bizi izlemediğinden emin olduktan sonra kapının aralığından öpücük yolladım. o da aynı şekilde öpücük yollayıp gülümsedi.
“şşt jisung baksana.” sırama oturup önümdeki sınav kağıdına bakarken, arkamdan felix'in sessizce adımı seslenmesini duyup çaktırmadan arkamı döndüm. “hm?” sinsice sırıtırken aynı anda hem bana hem hocaya bakıyor, yakalanmamak için başını sıraya iyice yaklaştırarak eğiyordu. “changbin mesaj attı şimdi. minho, jisung sınavı hızlıca bitirip tuvalete gelsin demiş.” cümlesi biter bitmez baş parmağı ve işaret parmağını birleştirip yuvarlak oluşturdu. bir yandan hocaya bakarken diğer yandan da diğer elinin işaret parmağını yaptığı deliğe sokup sessizce kıkırdadı. sessiz ama kalın sesinin olabildiğince sessiz yani. çevremizdeki birkaç öğrencinin söyleneceği ve hocanın bizi susturmak için öksüreceği kadar sessiz bir kıkırdama. “ulan sapık seni.” ben de gülüp önüme dönerken sessizce söylendim.
en fazla yirmi dakikamı alan matematik sınavının son sorusunu, sınıftan hemen çıkabilmek için ayağa kalkarak yaptım. soruyu tamamlayıp öğretmen masasında oturan hocamın yanına gidip kağıdı uzattım. garipsemedi. zaten hep ilk ben bitirirdim sınavı. kadının donuk bakışlarına karşılık gülümseyip kağıdı önüne bıraktım. bir dakika bile vakit kaybetmeden sınıftan koşar adımlarla, tuvalete gitmek üzere merdivenlerden çıktım.
okul fazlasıyla sessizdi. şu an her sınıf sınavdaydı çünkü. koşar adımlarımı biraz daha hızlandırıp hemen tuvalete girdim. minho bir eli belinde, diğer elinin bir parmağını da dudaklarına götürmüş bacağını titreterek sabırsızca bekliyordu beni. karşısında durup gözlerine baktım. hemen kollarını serbest bırakıp heyecanla baktı bana. vakit kaybetmeden ona doğru giderken kollarını iki yana açtı ama ben sarılmak yerine yüzünü ellerimin arasına alıp dudaklarına yapıştım.