Çoğu zaman oturur düşünürüm. Eğer hayatıma girmiş olmasaydın şuan da olduğum adam olur muydum diye. Sanmıyorum. Hayatımda girmeseydin şu an olduğum adamın yanından bile geçemezdim.
O zamanlar yıllardır süregelen bir arkadaş grubumuz vardı. Üç kişiydik. Anasınıfından beri beraberdik. Hayatımda sahip olduğum tüm mutlu anlarımda annem dışında onlar eşlik etmişti bana. Onlardan başka birisiyle güzel anılar biriktireceğime inanmazdım. Onlarlayken mutluydum. Onlarla zaman geçirirken yaşadığımı hissediyordum. Ama hayatıma sen girdikten sonra yaşadığımın farkına vardım. Bu zamana kadar tüm anlardan hep uzak yaşadım. Hayat hızla akıp giderken ben içinde duruyor, rüyanın içindeymiş gibi olup biteni izliyordum sadece.
Ellerimi tutup kaldırdın beni, zaman akıp giderken bu sefer durup izlemek yerine; zamanla beraber ben de akıp gittim seninle. İşte o zaman fark ettim yaşadığımı. Hayatım boyunca bu iki küçük ele muhtaçmışım meğerse. Tabii bu farkındalık korkutmuştu beni. Dedim ya seni kaybedeceğimi biliyordum. Sana bağımlı hale gelmek beni korkutsa da bahsettiğim gibi bencillik yapıp o gün gelene kadar seninle, yaşamaya devam ettim. Çünkü biliyordum seni kaybettiğim zaman kendimi de kaybedecektim. Hayatımda bulunduğun bu kısacık zaman diliminde yaşadıktan sonra bir daha yaşayamayacağımı biliyordum.
Yaşamaya çok geç başladım, çok erken kaybettim. Hayatım ellerimde kayıp giderken tutmaya cesaret edemedim. Ellerimin artık sana dokunması yasaktı o an. Sen benim için kutsal bir kitaptın, günahlarla kaplanmış ellerimle o kitaba dokunsam alev alacağımı biliyordum. Kendimle beraber seni de yakacağımıda.
Ama öyle bir günahtım ki ben, alev almak için sana dokunmama bile gerek yoktu. Daha dokunamadan alev almıştık zaten.
Aynı ateşte, ayrı ayrı yanıyorduk.
O günden beri benim yangınım hiç sönmedi. Her geçen gün daha fazla yaktı kalbimi.
Senin özlemin beni böylesine yakarken, benim sana yaptıklarımın seni ne denli yaktığını, canını nasıl da acıttığımı düşündükçe kendimden daha da nefret ediyorum.Kendi çıkardığım yangını kendim söndürmek istiyorum. Bunu istemeye de yüzüm yok biliyorum. Bu hayatta hakkım olmasa da çok fazla şey istiyorum. Seni geri istiyorum. Kendimi affettirmek istiyorum. Tekrar yaşamak istiyorum. Nefes aldığım zaman onu hissetmek istiyorum. Sen yokken aldığım nefes bile anlamsız, soğuk ve cansız. Hissedemiyorum.
Bir şey itiraf etmem gerekirse bu zamana kadar yaşayıp yaşamamam pek umurumda olmamıştı. Yolda karşıdan karşıya geçerken bir araba ile burun buruna gelsem öleceğim için korkmazdım. Artık doldurmam gereken vaktin bittiği için mutlu olurdum. Çünkü bu zamana kadar sadece bu dünyada günlerini doldurmak için yaşayan bir adamdım.
Bana gülümsediğin her an yaşamak istediğimi fark ettirdin. Yaşayıp, hayatımın her anında bu gülüşe sahip olduğumu görmek istediğimi farkettirdin.
Geldiğim bu dünyada sadece zaman geçiren bir adamdan ibaret olmayarak, bu hayatı gerçekten de yaşamak istediğimi fark ettirdin.Fark ettirdin ama ben çok geç kalmıştım.
Gülüşünle beraber hayatımdaki renkler de soldu.
Gidişinle beraber kalbimdeki bahar, yerini ayaza bıraktı.Sen hayatıma girmeden önce her şey griydi.
Sen girince gökkuşağını gördüm.
Sen gidince artık her şey siyah.Ben tekrar gökkuşağını görmek istiyorum.
Ben tekrar zamana karışmak istiyorum.
Ben tekrar yaşamak istiyorum.Ben tekrar seni istiyorum.
Geçmişte olanlara yavaş yavaş giriş yapmaya başlayacağım. Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Oylayıp yorum yaparsanız çok mutlu olurum gelecek bölüm görüşmek üzere. 🌟🌸
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Great Seducer /Vmin
FanfictionŞimdi esen hangi rüzgar kokunu bana taşıyabilir ki? Biz apayrı yerlerdeyken gözlerimiz aynı yıldızda bile buluşamazken.