Dik dik Barışa bakmaya devam ettim televizyondan daha farklı sesler gelmeye başlayınca utançla kafamı eğdim. Barış sırıtıp kumandayı alıp biraz sesi kıstı. İster istemez gözüm televizyona kayıyor ve bu alt tarafımı zorlamaya başlamıştı. "Şey Barış lavabo ne tarafta" televizyondan gözlerini çekip "sağ dön soldaki ilk kapı ya da dur gel götüreyim" koltuktan kalkıp kapıya doğru ilerledi ben de onu takip ettim. "Burası" lavabo kapısı olarak işaret ettiği kapıdan içeri girip kapıyı kapattım. Lavabonun içi aşırı ferahtı ve rahatlatıcı. Gri ve beyazdı genel olarak evleri aynı şekilde lavaboları da öyleydi. Elimi yüzümü yıkayıp biraz lavaboda oyalandıktan sonra kapıyı açtığım gibi Barışı ve bir kedi görmeyi planlamıyordum.
Kedilerden aslında hayvanlardan biraz korktuğum için tedirgin bir şekilde Barışa ve kediye baktım. "Barış" kedi bana doğru atlamaya çalışınca cümlem kesildi "Ege?" sadece Barışa ve kediye bakıyordum. "Ege noldu?" bana yakınlaştı ve kolumdan tuttu "korkuyor musun?" kafamı salladım "ama çok değil" bu dediğime kıkırdadı. Yavaş adımlarla kolumdan beni tutarak beni bir odaya yönlendirdi ve bu oda Barışın odasıydı çünkü benim odam camdan bakınca karşıda kalıyordu ve eşyalardan anlaşılıyordu. Beni yatağa oturtup kapıdan bize bakan kediye "Gel kızım, gel lydia" diyerek çağırdı kedi odaya girdiği gibi altımda olan yorganı sıkmaya başladım. Barış yanıma oturdu elimi tutup önümde duran kediye doğru elimi yaklaştırdı. Elimi çekmek istedim ama Barışa güveniyordum. Yavaşça kedinin kafasıyla temas ettim zaten bir kere elleyince bir şey yapmadığı için direkt diğer elimi de kediyle temas ettirip sevmeye başladım. Korkuyordum ama o kadar değil Barış şov yapıyor.
"Sen biraz önce korkmuyor muydun?" ona bakıp sırıttım "korkuyordum ama çok korkmadığımı söyledim ya" sessizce gülümsedi. "Çok güzel duruyorsunuz" dediği şeyle utanıp kafamı eğdim "sağol"
Bütün gün şarkı dinleyip konuştuk onu gittikçe daha iyi tanımaya başladım ve kendine beni daha çok çekmeye başladı. Eve gidiceğim zaman benim eve geçmemi camda izledi çok şirindi her zaman çok şirin.
Görüntülü konuşmada Oğuza neler olduğunu anlattım ve o bir tek sikimin kalkmasına takılmıştı ne yani aaa. Barışa karşı duygularımı belli etmemi falan söyleydi ama daha çok erken. Telefonumun titremesi ile telefonumu elime aldım. Barış mesaj atmıştı heheh
Barış:
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Barış: Çok güzelsiniz
NE GÜZEL MİYİZ AY NE DİYOSUN BARİSİM YERİM AĞZINI YÜZÜNÜ OHH..
Ege: Ya bunu ne ara çektin. Çok şirin
Barış: Lydia'yı benden daha çok seviosun
Ege: Evet?
Barış: Ne?!?!?!
Ege: Öyle ama..
Barış: Lydia'yı çöpe atma zamanı gelmiş
Ege: Ya hayır ver ben bakayım.
Barış: Vermem kızımı kimseye.
Ege: Uf ya
Ege: Diğer babası olayım hem bizim kızımız olur hemde başkasına vermiş olmazsın ;))) (Ege kişisi çevrim dışı) . . . .
Heyy bu bölüm biraz kısa oldu söz vermemekle söylüyorum belki bugün 2. bir bölüm gelebilir ama emin değilim söz vermiyorum dediğim gibi OAUEOAJSJDJAOAJAK neyse bu arada bölümdeki fotoğraf temsili öylesine var istediğim türden bir fotoğraf asla bulamıyorum.. Hikayeyi oylamayı unutmayın
Bu arada beni burdan ve tiktoktan takip ederseniz gerçekten sevinirim ve büyümeme yardımcı olursunuz..
