E3; guitar pick.

1K 97 49
                                    

Yemekhanedeydim. Yalnız başıma oturuyordum ve önümde sadece suyum vardı. Onu da içmek yerine onunla bakışmayı tercih etmiştim. "Bana sabır, fizikçiye de akıl ver, rabbim." Leya tepsisini masaya koymuş, karşıma oturmuştu. "Sen bir şey yemiyor musun?" Diye sordu ardından bana bakıp. Kafamı iki yana salladım. "Buranın yemekleri midemi bulandırıyor." Leya kaşlarını yukarıya kaldırdı.

"Yemek yiyebileceğimiz başka bir yer de yok ama." Dedi. Bir şey söylemedim.

Bugün kimya ödevi teslim edilecekti ve kesinlikle yaptığım ödev kabul edilmezdi. Kimyadan kalmıştım ve yüksek ihtimalle fizikten de kalacaktım. Babamın kesinlikle çok hoşuna gidecekti, bu durum. Notlarımı gördüğünde beni kesinlikle arayacak ve verdiği emeklere değmediğimi söyleyerek kapatacaktı. "Neyin var, Tuana?" Dalıp gittiğimi Leya'nın seslenmesi ile fark ettim. "Son günlerde fazla sessizsin."

Leya'ya karşı sessiz olmamın sebebi, Yağız ile yaşadıklarından hâlâ bana bahsetmemiş olmasıydı. Onun dışında modumun düşük olmasını da dersler ve diğer her şey etkiliyordu. "Bir şeyim yok. Dersler işte. Kimyadan kalacağım, fizik desen aldı başını gitti." Leya dudaklarını büzdü. "Fizikçi benden nefret ediyormuş, dersinde çok konuşmuşum, ben de kaldım. Sorumlulukta geçeriz umarım." Sadece kafamı sallamakla yetindim.

Leya ve Yağız'ın gizli ilişkisini bilmiyormuş gibi davranacaktım. Beni ne kadar daha oyalayarak saklayacaklarını merak ediyordum ve bu gizli buluşmaların nasıl bir gerçekleştiğini görmeliydim. Hangi yalanlar ile kandırılıyordum, kim bilir?

Önüme bir anda bir dosya koyulmasıyla irkilmiştim. Koyan kişiye bakmak için kafamı yukarıya kaldırdım. "Çağan?" Gülümsedi, gamzelerini belli ederek. Dosyayı elime aldım. Sayfalarına bakarken fark etmiştim ki, bu kimya ödeviydi. Ağzım açık kalmıştı. "O ne ya? Ne getirdin kıza, Çağan?" Diye sordu Leya. "Kimya ödevi. Tam not alacağına emin olabilirsin," Gülümsedim ama hâlâ şaşkındım. "Hani kölelik yapmayacaktın?" Diye sordum. Yanıma oturdu, Yağız da gelmiş, Leya'nın yanına oturmuştu çoktan.

"Öyleydi." Dediğinde gözlerimi devirdim. "Ama geçen gün olan şey yüzünden gerçekten çok kötü hissettim, bu yüzden bir şey yapmak istedim. Ben de bunu yaptım." Diyerek devam etti. "Bekle, geçen gün olan şey ne?" Leya şaşkınca ikimize bakmıştı. Yağız'ın bildiği belliydi, bana bakarak sırıtıyordu.

"Geçen gün, Tuana'nın yanında sigara içtim." Leya ağzını kocaman açarak önündeki patates kızartmasından birini Çağan'a attı. "Dangalak, Tuana'nın astımı var."

"Evet, yanında sigara içtiğime göre, öğrenmiş olmalıyım." Leya gözlerini kısarak Çağan'a baktı. "Her neyse," Dedim araya girip. "Kendini bu kadar suçlu hissetmene gerek yok, sana söyledim. Ayrıca teşekkür ederim." Dedim. "Rica ederim."

"Ben olsam affetmezdim Tuana, bu piç seni neredeyse öldürüyormuş," Dedi Yağız, Çağan masanın altından ona tekme attı. "Ölmüyordum. Sadece tıkandım." Dedim.

Çağan, yanımda gülerek yemek yiyor aynı zamanda bizimle konuşuyordu. Uzun zamandır onu mutlu görmemiştim. Ayrıca onunla bu şekilde aynı masada oturup konuşmayalı da çok uzun zaman olmuştu. Onu böyle mutlu görmek beni de mutlu etmişti. Gözlerinin içinin parladığına yemin edebilirdim.

Çağan'la konuşurken içeri giren, pembe saçlara sahip bir arkadaşla göz göze geldim. Kaşlarını kaldırarak buraya baktığında, gözlerinden ateş çıkıyor gibiydi. Bana sinirlenmekte hakkı yoktu. Birkaç saniye bakmaya devam etti, olduğu yerde öylece durup masaya bakarken, Çağan'ın baktığım yere, "Nereye bakıyorsun?" Diyerek dönmesiyle ikisi göz göze geldi ve Zeynep, elindeki tepsiyi bırakıp geldiği gibi çıkıp gitti yemekhaneden.

If We Have Each Other | ÇağTu.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin