habersiz geliş

45 2 0
                                    

Ellerim soguk soguk terliyordu. Gene şu saçma dalgın düşünce havuzuna girmiştim. Ta ki sesini çıkaramadığım biri omzuma dokunarak "Evde olmak güzel degilmi " dediği an o havuzdan boğulmak üzere olup kurtarılan kişi gibi çıkarıp attı o sessiz ortamı. Arkamı döndüğümde hoş yuvarlak kalçalı, kıvır kıvır sarı saçları ve zümrüt yeşili gözleri olan al yanaklı Kelly'i gördüm ve bir çığlık patlatarak "Seni özledim" dedim. O da "Bende seni çok özledim Ella'm" dedi.
Kelly benim çocukluğumu birlikte geçirdiğim arkadaşımdı .Bebeklikten beri hic ayrılmamıştık ve birbirimizden gizlimiz saklımız yoktu. Aynı liseleri ve üniversiteleri okumuş, aynı yerlerde staj yapmıştık. Fakat çalışma yerlerimiz farklıydı. Kelly 19 Eylül 1941'den beri yaşadığımız Seeattle Ada'sında çalışıyordu,yani bundan yaklaşık iki yıl önce yollarımız ayrılmıştı. Ben ise hemşirelik okuduğumuz yerde yani Fransa'da bir sağlık merkezinde çalışıyordum. Ikimizde işimizde başarılı hemşirelerdik. Fakat Seeattle Ada'sından kaçmak, uzaklaşmak istiyordum. Çünki; etrafımda malikaneler ,süslü ,korse takmış kadınlar,pro içen burnu büyük iş adamları görmekten bıkmıştım ve bu tarz hayattan kaçmak istiyordum. (Ailem'de bu insanların içine dahil olmak üzere) Fakat bu aralar Seeattle'ı ve ailemi özledigimi etrafımdakilerden rahatsiz olmama rağmen uzakta yapamayacağımın düşüncesine kapılmış ve hemen bütün eşyalarımı valize özensiz bir şekilde fırlatarak aral acele bir istifa dilekçesi hazırlayıp çalıştığım sağlık merkezine teslim etmiştim. Ve ilk uçakla soluğu doğup büyüdüğüm topraklarda,yani Seeattle'da almıştım.Aslında geldiğimden kimsenin haberi yoktu.Gelir gelmez solugu Elliot korfezinde almıştım. Kelly'e bakarak "Geldigimden kimsenin haberi yoktu, nasıl burda olduğumu öğrendin ? " dedim. Kelly'de yüzünde bilmiş bir ifadeyle bana doğru dönerek " senin o koyu kumral saçlarını,sivri yüz hatlarını ve iri ela gözlerini nerden görsem tanırım sadece körfezde yürüyüş yapmak için dışarı çıkmıştım" dedi. Bende gülümseyerek " Ah Kely ne kadarda cıvıl cıvılsın,kilo vermişsin ve saçların... her zamanki gibi ışıl ışıl ve parlak". Kelly her zaman bakımlı ve cilveli bir genç bayandı. Saçlarını yana doğru taramış ,sarı renkli , diz boyunda ekoseli bir elbise giymiş, dudağına da uçuk pembe renkli bir ruj sürmüştü. O fazla göz alıcı görünüyordu ve cidden çekici bir bayandı. Fakat gerçek aşka inanan bir bayandı ve gerçek aşkı bulana kadar birçok deneyim yaşamak istiyordu. Yani diğer bir deyişle dogru adamı arıyordu. Onu en son 2 ay öncesi annemle babamın evlilik yıldönümü için geldiğimde görmüştüm ve yanında Clayt isimli bir adam vardı. Ona doğru pis pis sırıtarak "Şu yeni aşkın Clayt'la işler nasıl gidiyor " dedim. Kelly'de sesli bir kahkaha patlatarak "Clayt'mı ? Sen mazide kalmış olmalısın şekerim o adamın Seeatle'de ki bütün kadınlarla flört ettigini ögrendigimden beri onla iletişimi kestim ve bir yanlış adam daha acaba doğru erkeğime yaklaştımmı" diye cıvıldadı.Bende gülümseyerek "Hadi artık eve geçelim bayan Romeo"dedim kahkaha atarak.
Bahçenin kapısına geldiğimde yeni menekşelerin, papatyaların ve güllerin dizili oldugu çimlere göz gezdirdim ve bir adet menekşe kopararak kokusunu içime çektim. O sırada çalışanımız Teressa bir çığlık atarak "Aman Allah'ım Eleanor ne zaman geldin" dedi. Bende Teressa'ya sarılarak "daha bu öğlen dadı" dedim. Teressa yıllardır evimizde görevliydi,ve benim dadımdı. Onu 2. Annem gibi görüyor ve seviyordum. Annemler bana büyükannemin ismini yani Eleanor ismini vermişlerdi fakat herkes bana Ella diyordu. (Teressa hariç) Teressa ile birlikte hol'e girdik ve uzun koridordan geçerek çalışma odasına göz gezdirdim babam oradaydı. Hiç ses vermeden annemi aramak için yukarı çıkıyordum ki bir anda arkamda çığlık atan annemi gördüm "Ah Ella benim tatlı prensesim ne zaman geldin neden bize haber vermedin seni almaya gelebilirdik tatlım" dedi. Bende gülümseyerek " Habersiz misafir olmak istedim annecim" dedim. Ve birlikte babamın yanına gittik. Babam beni görünce çok şaşırmış görünüyordu ve beni kocaman kucakladı. "Yolculuk nasıldı hayatım neden haber vermedin seni çok özledik o kadar şaşırdım ve sevindim ki gelmene birtanem" diyerek ellerimi tuttu. Bende geliş nedenimi ve birdaha gitmiyceğimi söylediğimde ikiside sevinçli bir ses tonuyla "Ciddimisin hayatım seni çok seviyoruz ve özledik ayrıca bu ziyaretin gidişi olmamasına çok sevindik" dediler". Bende gülümseyerek " Bende sizleri çok seviyorum ve özledim" dedim. Annem "Geldiğinden Lance'in haberi varmı" dedi. Lance benim müstakbel nişanlım. Yorgun bir ses tonuyla " Hayır birazdan onunla iletişime geçeceğim" dedim. Ve dememle birlikte Lance oturma odasına girdi, sevinç çığlığı patlatarak "Ah hayatım boyunca gördüğüm en güzel kadın burdaymış" dedi. Beni belimden tutarak döndürdü ve ardından sarılıp yanağıma bir öpücük kondurdu. Lance babam gibi Seeattle'ın önde gelen zengin iş adamlarından birinin oğluydu. Oldukça yakışıklı,nazik ve en önemlisi de beni seven bir adamdı ve benimdi. Birbirimize sarıldıktan sonra ona geliş nedenimi ve bunun bir ziyaret olmadığını açıkladım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 04, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Hazan GünüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin