Yazardan
Hyunjin felix mesaj attığında neredeyse 15 dakikalık bi uzaklıktaydı ve hızlıca gitmek için yola koyulmuştu. Aynı zamanda Minho da işten çıkmış otobüsle gidince vakit kaybedeceğinden metroya binip hızlıca gitmeyi düşünüyordu.
Hyunjin uzun zaman sonra eski arkadaşlarıyla bir araya geleceği için mutlu ve heyecanlıyken, Minho günün yorgunluğundan pek düşünmeden yoluna devam ediyordu. Ve mekana ilk varan Hyunjin oldu.
Diğerleri onu gördüğünde şaşırmışken Felix ayağa kalkıp konuştu.
"Sürpriiiiizz!"
İlk atılan Seungmin olmuştu. Kollarını Hyunjinin boynuna sarıp bağırdı.
"Özledim seni şapşal! Hayırsız evlat gibisin."
Hyunjin onun dediğine gülüp sarılmasına karşılık verdi. Neden hayırsız dediğini biliyordu. Bir hafta ortalardayken uzun süre yokmuş gibi kayıplara karışıyor kimseyle iletişim kurmuyordu. Uzun zamandır da seungminle konuşmamıştı.
Sırayla hepsine sarılmaya başlamıştı. Sıra changbine geldiğinde changbin biraz çekinse de sarılmak için öne atılmıştı ve hyunjin tereddüt bile etmeden ona karşılık verdi. Aralarındaki sorunu uzun zaman önce çözmüşlerdi. Her şeye rağmen changbin ve jisung ondan özür dilemişti aynı şekilde hyunjin de. Ve bir daha bunun konusu açılmamak üzere kapanmıştı.
Jisunga da aynı şekilde sarılıp başka masadan boş bir sandalye çekti kendisine. Uzun zamandır görüşemediği arkadaşlarıyla konuşurken hepsi eğleniyordu ama eğlenemeyen biri vardı aralarında. Changbin.
Minhoyu buraya çağırmıştı ve Hyunjinin geleceğini bilmiyordu. Minhoya 'Hyunjin burada gelme' de yazamazdı. Israr etmeden kabuk etmişti gelmeyi belli ki arkadaşı da istiyordu ama ya hyunjini gördüğünde tetiklenirse diye korkmadan edemiyordu. İçindeki korkuyu pozitif düşüncelerle örtmeye çalıştı. Belki de yıllar sonra hyunjini görmek ona iyi gelecekti, bilemezdi kimse. Sakin kalmaya çalışıp sadece minhonun geleceği ana kadar beklemeyi düşündü. Hiçbir sorun olmayacaktı.
Hyunjin changbinin düşünceli halini görüp ona sataştı.
"Ne düşünüyorsun öyle kara kara changbin, yeni işe girmişsin mutlu olsana."
"Seungminden nasıl ayrılacağını düşünüyordur!"
"YAAA YANG JEONGİN! DÖVERİM SENİ!"
Hepsi ortada dönen tatışmaya gülmeye başlamıştı. Jisung sevgilisini savunmaya çalışıyor changbin de altta kalmıyordu ve tartışma jeongin ve seungminden; jisung ve changbine sıçramıştı.
Tam o sırada minho gelmişti. Tam geldiğini changbine mesaj atacakken içiri girip sürpriz yapmak daha hoş olur diye düşünüp yazmamıştı. Kapıyı aralayıp içeri girdiğinde dolu olan mekanda kendi arkadaşlarını aradı gözleri. Doğru masayı bulduğunda tam ilerleyecekken bir şey fark etti. Hyunjin. Hyunjin buradaydı.
Minho yerinde donup kalmış, adım atacak gücü kendinde bulamamıştı. Yıllar sonra sevdiği kişiyi böyle görmek çok garipti. Hyunjin masada dönen sohbete gülerken aklına eski anları geldi ve minho daha fazla düşünmeyip kendini dışarıya attı. Biraz daha düşünmeye devam ederse uzun zamandır olmayan krizleri tekrar başlayabilirdi. Minho bunun olmasını istemediği için titreyen elleriyle telefonu çıkartıp changbine mesaj attı. Changbin başta endişelense de Hyunjin burada olduğu için üstelemedi.
Minho ise arkadaşını ikna edecek bi bahane bulup evine doğru yürümeye başladı. Bu soğuk havada uzaktaki evine yürümek ne kadar mantıklıydı düşünemedi o an ve sadece yürüdü. Ayakları artık onu taşıyamayana kadar yürüdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
idyllic - skz - hyunho
FanfictionTwitterda anonim lyrics hesabı olan chanın canı sıkılır ve takipçileriyle grup açmaya karar verir korenin farklı yerlerinden farklı 7 kişiyi seçerek grubu açar. Zamanla bu 8 kişi arkadaştan ötesine geçebilecekler mi? Kısa sürede bi arkadaştan daha ç...