][

414 18 4
                                    

Oğlan, tuvaletten çıkmadan önce, ellerine akan kanları silmişti. Yarışmaya dönecekti. Yapması gereken bir et yemeği vardı. Omuzlarına attığı kesikler, peçete ve yara bandı ile kapanmış, üstüne giydiği klasik siyah yarım kol ile gözükmüyorlardı.
O tekrar yanında olmadan bir yere gitmeyecekti. Stüdyo tuvaletinden çıkmadan kirlettiği ortalığı temizledi ve kapıyı açtı.

-

Ateş elenmiş, Tunahan büyük bir sevinç ve üzüntü ile 1 hafta geçirmişti. O hâlâ yüzüne bakmıyordu. Eski hâli yoktu. Sanki birisi gerçek onu bir dolaba kitleyip bu halini getirmişti. Korkuyordu ondan. Zarar veriyordu kendisine.

Yarışma sırasında çok fazla göz göze geliyorlardı. O gözlerini çekerken Tunahan ise gözlerini bir süre alamıyordu ondan. Yarışmadan geri düşmek istemese o tekrar bakana kadar o şekilde duracaktı. O kadar seviyordu onu.

Sonraki elenme gecesinde, Sergenin dediği laflar üzmüştü Tunahan'ı. Ona çocuk gibi kızmış, daha sonra bağırmış ve ona ağır şeyler söylemişti.

"Büyük bir hatasın."

gibi sözler. Oldukça ağır sözler.

Elenme gecesinde kimin elendiğini bile dinlemeden eve gittiğinde, kendini odasına kitledi.

İlk defa o an acıdı kendine.

Boşa bir hevesti bu.

O aşka kördü. Ona bağlı olmak zorunda değildi.

Ciğerlerine gerçek bir oksijen çekti. Onun yapraklarından gelen oksijeni istemiyordu.

Hayatını kendine bağladı. Ona bağlı değildi artık oğlan.

Kırık kanatlarını yapıştırmaya başladı. İçi sevgi dolu Tunahan, nefret ile bakıyordu ona.

Yarışmadan ayrılmaya karar verdi.

Hafta bitince kendisi istemli olarak elenecekti.

Onun gibi birisinin yanında, ona o kadar bağlı iken kalmak sadece ona acı veriyordu.

-

Tunahan: Benim hep kanatlarımı kırdılar. (...)

Önceden planlandığı konuşmasını yapmıştı ve dediği gibi elenmişti. Şeflerin söylediği şeyler ile kendini toparladı ve önlüğünü çıkardı. Kulise doğru yürüp içeri girdiğinde, herkes sanki çocuğunu kaybetmiş gibi hüzünle yere bakıyordu, o hariç. Gözyaşlarını tutamadı ve herkese teker teker sarılmaya ve vedalaşmaya başladı.

O güçlü birisi idi ve ona sarılmadan geri kapının önüne geçti. Herkes ile sarılmıştı, herkes ona üzülmüştü ama o, köşede durup ses bile çıkarmamıştı. Üzgündü Tunahan, ama gözyaşları akmıyordu. Nefret dolmuş kalbi, onu gördükçe onun o taştan kalbini sökmek istiyordu. Odadaki herkese son kez teşekkür etti ve kapıya yöneldi.

Kapıyı kapatmak üzereydi ki bir ağlama sesi duydu.
Ardından koşar adımla kendine doğru gelen birisi.

Bu o idi.

Tunahan şaşırıp kapatamadığı kapıya bakarken Sergen ise aşkından yandığı çocuğa bakıyordu. Sarıldığı kollarından ona temas eden gövdesine kadar her yeri aşkı yüzünden acıyordu. Ne gözyaşlarını ne de hislerini tuttu o an.

"gitme, gitme, gitme."

~

the blood of his hands - sertunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin