"Gitmeye değer yerler için hiçbir kestirme yol yoktur"
Avengers Binası / Sabah / Saat: 08.30
Avengers üyeleri birlikte kahvaltı yapıyorlardı. Bu sefer kahvaltı masasında Tony'de vardı. Natasha yaptığı antrenmandan sonra, Tony'nin laboratuvarına uğrayıp zor olsa bile onu ikna etmeyi başarmıştı.
Herkes ufak bir sohbet eşliğinde kahvaltısını yaparken, koridoru topuklu ayakkabıların tok sesi doldurdu. Pietro "Beş, dört, üç, iki veee bir" diye geri saydı ve tam bitirdiğinde içeri yüzündeki tebessümü nadir kaybeden, yüzündeki tatlı çilleriyle, Pepper Potts girdi. Steve "Hey Pepper, sende bize katılsana" diyerek masayı işaret etti. "Çok teşekkür ederim kaptan, fakat göndermem gereken bir sürü mail var. Asıl buraya gele amacım, akşam gideceğiniz yemeği haber vermek"
Stark'ın kaşları merakla yukarı kalktı. "Ne zamandan beri benden habersiz plan yapıyorsun, Pepper?"
"Planların hepsini gerçek anlamda elinin tersiyle ittiğin için haberin olmaması çok normal değil mi, Tony?"
Pepper'dan gelen cevap ekibin tebessüm etmesine sebep oldu. Tony gözlerini devirdi ve devam etti "Umarım bizi basit bir restorana göndermezsiniz, Bayan Potts" diye mırıldandı. "Bu akşam saat 7'de gideceksiniz. Masa zaten sizin için rezerve edilmiş olacak."
Herkes kadına gülümseyince, Pepper gülümsemesini eksik etmeden dışarı çıktı.
Bu rezervasyonun bilgisi sabah gelmişti. Böyle bir şey yaptığını hatırlamıyordu. Parası bile ödenmişti. Normalde eğer hatırlamıyorsa, restoranı arayıp nazikçe iptal ederdi. Ama ekibin biraz kafa dağıtmaya ihtiyacı olduğunu düşünmüştü. Onlara iyi gelirdi, eğlenirlerdi diye düşündü.
Pepper diğer işlerini bitirmek için yola koyuldu.
☼ ☼ ☼ ☼ ☼ ☼ ☼ ☼ ☼ ☼ ☼ ☼ ☼ ☼ ☼
Emilie'nin Anlatımı
Tam rüyamın en güzel yerindeydim...
Ve tabii ki evren benim yüzüme gülmemiş, benim uyanmamı sağlamıştı. Koltukta doğrulmam ile yere yapışmam bir oldu. "Çüş" diye bağırdım sadece. Kendi kendime sinirlenerek ayağa kalktım. "Bu kadar mükemmel bir insan aynı zamanda neden bu kadar sakar olabilir ki?"
Sinirimi bir kenara bıraktım ve mutfağa yöneldim. 'Operasyon' olarak adlandırdığım bu görevi tamamlamadan önce karnımın tamamen doyduğundan emin olmalıydım. Gerçi o biraz imkansız gibi görünüyor ama herneyse.
Tam bir şeyler almak için dolabımı açarken, telefonumun çalmasını beklemiyordum. E doğal olarak. Kimin aradığına dikkat etmeden, telefonu kulağıma götürdüm.
"Naber, çakma Fransız?"
Hadi amaaa, o kadar lakap varken bu mu şimdi.
"İyi, senden naber?"
"İyi, ne olsun işte. Şey bir diyecektim acaba bizim kafeye mi uğrasan? Sıkıldım ben"
Ne güzel, biricik arkadaşım sıkılmış diye bu mükemmel ayaklarımı yoracaktım şimdi.
"Bir kere de sen ayağıma gel Tom" dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Trick People With Kindness | Daughter Of Stark
Fanfiction"𝙇𝙖 𝙫𝙚́𝙧𝙞𝙩𝙚 𝙚𝙨𝙩, 𝙩𝙤𝙪𝙩 𝙡𝙚 𝙢𝙤𝙣𝙙𝙚 𝙫𝙖 𝙩𝙚 𝙛𝙖𝙞𝙧𝙚 𝙙𝙪 𝙢𝙖𝙡. 𝙫𝙤𝙪𝙨 𝙙𝙚𝙫𝙚𝙯 𝙟𝙪𝙨𝙩𝙚 𝙩𝙧𝙤𝙪𝙫𝙚𝙧 𝙘𝙚𝙪𝙭 𝙦𝙪𝙞 𝙫𝙖𝙡𝙚𝙣𝙩 𝙡𝙖 𝙥𝙚𝙞𝙣𝙚 𝙦𝙪'𝙤𝙣 𝙨𝙤𝙪𝙛𝙛𝙧𝙚 𝙥𝙤𝙪𝙧 𝙚𝙪𝙭 " "Gerçek şu ki, herkes seni i...