iki yıl sonra, tekrardan merhaba! güzel okumalar dilerim, bölüm sonunda sohbet edelim <3
--------------------------------------------
"Baskıyı yetiştirdik!"
Grey dergisinin yazarı Taehyung Jeon, asistanın ona verdiği haberle rahat bir nefes aldı. Saat yediye yaklaşıyordu ve bir perşembe gününe göre işleri oldukça geç bitmişti, bir an önce eve gitmek istiyordu. "İyi iş çıkardınız," dedi asistanına, "Artık paydos, herkes evine gidebilir."
"Teşekkür ederiz Bay Jeon," diyerek selamladıktan sonra darmadağın odadan çıktı asistan. Her yer derginin sonraki yazısı için oluşturulan taslak çöpleriyle dolu olduğundan hiçbir yığını devirmeden odadan çıkabilmek büyük bir efor istiyordu. Taehyung masasının üzerinden not defterini, fötr şapkasını ve favori tüy kalemini aldıktan sonra yığın arasındaki boşluklardan dikkatli adımlar atarak odadan çıkmayı başardı. Ofis odalarıyla dolu koridorun köşesinde yerleri süpüren ev cinine odadaki çöpleri atmasını nazikçe rica etti, ardından çıkış kapısına yöneldi. Artık ev cinleriyle iş birliği yapmak için rüşvet vermesi gerekmemesi harikaydı. Yıllar öncesini düşündüğünde kendi kendine güldü.
Birçok derginin basım çalışmalarının yapıldığı bu binanın çıkışı bir gardrop üzerinden oluyordu. Geçidi kullanan cadı ve büyücüler Londra merkezindeki bir otelin 47 numaralı odasından çıkıyor, rezervasyonda oturan yaşlı cadıya selam veriyorlardı. Taehyung da aynı şekilde dolaba girdi, çıktığında otel odasındaydı. Aşağı kata inip cadıya iyi günler diledi ve etrafta hiçbir Muggle olmadığı için doğrudan evine cisimlendi.
Evleri Londra'nın kalabalık caddelerine çok uzak olmasa da nispeten sakin bir mahalledeydi. Taehyung bahçeden içeri girdiğinde henüz kapıyı açmadan içeriden gelen sesleri duyabiliyordu. Charlotte, küçük kız kardeşi onun en sevdiği porselen oyuncağını düşürüp kırdığı için ağlıyor, babasına şikayet ediyordu. Taehyung bahçede durup camdan evin içindeki manzarayı izlemeye başladı. Jungkook ağlayan kızını kucağına aldı ve yanağındaki göz yaşını sildi. Güler yüzüyle birkaç şey söyledi, ardından asasını paltosunun içinden çıkardı -eve yeni gelmiş olmalıydı- ve hızlı hareketlerle porselenin kırık parçaları havalanıp birbirlerine tutundu, bebek tekrardan yepyeni görünüyordu. Charlotte neşeyle gülümsedi ve babasının kucağından heyecanla kendini neredeyse yere atarcasına inip bebeğini eline aldı. Bu sırada Jungkook Paisley'le, küçük kızlarıyla ilgileniyor, onu kucağına almış mutfağa yöneliyordu. Taehyung bu görüntüyü izlerken dudaklarının istemsizce kıvrılmasına engel olamadı ve her gün yaptığı gibi ne kadar şanslı olduğunu düşündü. Yaşadıkları her yeni gün diğerleriyle oldukça benzer olsa da farklı hissettiriyor, sevgi dolu olduğu için bıkkınlık duygusunun yakınından bile geçmiyordu. Artık içeri girme vakti gelmişti, kapıya doğru adımlarını attı ve eski görünen tahtayı tıklattı.
Jungkook hâlâ kucağında Paisley ile beraber kapıyı açtı ve gülümseyerek "Hoş geldin," dedi, bu sırada Paisley de Taehyung'un kucağına gitmek istercesine ona doğru uzandı. Kızını kucağına alıp öpen Taehyung, hemen sonrasında da eşinin yanağına bir öpücük kondurdu. "Bugün eve erken gelmişsin," dedi Taehyung, eşyalarını komidine bırakırken. "Evet," diye cevap verdi Jungkook, "Bugün antrenmanı erken bitirdik çünkü Goldsmith aşağı doğru dalış yaparken süpürgesinden düştü ve kalçasını kırdı." Jungkook hâlâ gözde bir Quidditch oyuncusuydu ve kariyeri fazlasıyla iyi gidiyordu.
"Ciddi misin?" dedi Taehyung şaşkınlıkla. Goldsmith iyi oyunculardandı ve Jungkook hep övgüyle bahsederdi. "Evet, süpürgesinde ya büyü vardı ya da çok eskimişti. Dengesini kaybetti ama neyse ki düşerken kötü yaralanmadı. Yine de bir hafta oynayamayacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Quidditch | Taekook
Fanfiction[✔️]Gryffindor'un Muggle doğumlu Quidditch kaptanına aşık safkan bir Slytherin. [harry potter/taekook au!] 25.07.2019/05.02.2021 artemizias, 2019.