Haiiii, ben geldiiim. Ay bölümü çok hızlı yazdım, normalde yarın yazacaktım, yeni başladığım BEAR IN THE MIRROR'a bölüm yazmaya niyetlenmiştim, lakin Wizard için ilham periciklerim bir anda hücum edince fırsat bu fırsat diyip yazdım bölümü eheheh :D
Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx
**
Yemek yemiştik, inanılmaz acıkmıştım ve Tanrı şahit yaptığı her şey inanılmaz lezzetli olmuştu. Nefes almadan yemiştim resmen. Yemek boyunca sessizliğini korumuştu. Gerçek anlamda çok sessiz biriydi, sık konuşmuyordu. Ben on cümle kuruyorsam o tek bir cümlenin altına sığınıyordu.
Sonrasında ise kirli bulaşıkları dizmesi konusunda ona yardım etmiştim. Her ne kadar gerek yok diyip beni reddetse de istikrarla sudan geçirdiği tabakları elinden alıp bulaşık makinesine yerleştirmiştim. Sonuç itibariyle beni hem kurtarmaya çalışıyor, hem de bu süreçte evinde kalmama izin verip ihtiyaçlarımı karşılıyordu. Kendimi iyi hissettiğim için haliyle ona yardım etmek istemiştim.
O esnada burnu kanamıştı ve dakikalarca kanaması durmadığı halde büyütülecek bir durum olmadığını söylemişti. Beni geçiştirdiğini fark etmiştim, ama üstüne gitmemiştim.
Sonrasında üst kata çıkmıştık ve o kendi odasına girip gözden kaybolmuştu. Bense kendi kaldığım odanın aralık kapısı önünde dikiliyordum.
Derimin içinde gezinen sürüngenin hissiyle tüylerim diken diken kesiliyordu. Yine harekete geçmişti.
O içimde hareket ettikçe içim garip bir gıdıklanma hissiyle çalkalanıyordu.
Ensemi sıvazlayarak bana 'iyi geceler' diyip giden Taehyung'un odasına doğru yöneldim.
Kapısını tıklattım çekinceyle. Tek mi uyuyacaktım? Onun yanında yatamaz mıydım ki... Gece uyurken kötüleşirsem diye endişeleniyordum.
İçeriden ses gelmeyince, kapıyı açmadan önce bir kez daha şansımı denedim. Yumruk haline getirdiğim parmak boğumlarımla kapıya vurdum hafifçe.
"Gir, Jeon." İçeriden gelen sesi kulaklarımda aksettiğinde yüzümü tatlı bir tebessüm sarmaladı. Yumruğumu açarak kapı kulpundan yakaladığım gibi çevirip içeriye girdim.
"İyi misin?" diye sordu kapıdan içeriye adımımı attığım ilk anda. Kapıya tutunarak yavaşça içeriye girip kapattım ve gözlerimi sadece iç çamaşırıyla yatağına uzanmış, sırtını yatak başlığına doğru yaslamış bir şekilde bana bakan Taehyung'un çakmak gibi parlayan gözleriyle buluşturdum bakışlarımı.
Gözlerim çıplak yanık tenine istemsiz kayarken kısık bir sesle konuştum. "İyiyim ama... Şey yanında kalsam olmaz mı? Yani gece acılarım yoğunlaşırsa ve yanına gelemeyecek kadar kötüleşirsem-"
Tek eliyle saten kumaştan olan kırmızı pikeyi çekerek bacaklarını örterken, diğer eliyle yatağın boş kısmına hafifçe vurdu.
Sözsüz gerçekleşen bu hamlesi, onun yanına yatabileceğime izin verdiğinin göstergesiydi.
Dudaklarımı kemirerek yüzüme yerleşen ufak gülümseme eşliğinde yavaşça yatağına doğru adımlayacakken duraksadım.
"Işığı kapatayım mı?" diye sorduğumda başını usulca olumlu anlamda salladı.
Uzanıp kapının köşesinde kalan prize basıp lambayı söndürerek yavaşça yatağına doğru adımladım.
Yatağa girip bacaklarımı tıpkı onun gibi pikenin içine iteklediğimde, onun vücudunun sıcaklığının esir aldığı yataktan yayılan o ısıyı iliklerime dek hissettim, kanıma işledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WIZARD • TAEKOOK ✓
FanfictionKim Taehyung, büyücü kartlarıyla insanların fallarına bakarken geleceği hakkında bilgiler edinmek amacıyla ona gelen Jeon Jungkook'un yakında feci şekilde öleceğini görür. Bu masum çocuğun ölümünü önleyebilmek amacıyla onu yılana dönüştürmeye çalışa...