Günler geçti, saymamıştı ama on günden fazla olduğunu biliyordu. Saatlerce izlediği adamı görememesinden bu yana hayatında hiçbir şey değişmemişti, o günden sonra tek farklılık ara ara Jungkook'un zihnini yoklamasıydı.
Jungkook ertesi gün de adamı görmenin umuduyla aynı yere gitse tahmin ettiği gibi onu bulamamıştı, yine de pencere boşluğuna oturmuş aslında adamla karşılaşmasa yapacağı şeyi yaparak, müzik eşliğinde etrafı izlemiş bol bol düşünmüştü.
Şimdi ise arkadaşlarıyla iki haftada bir yaptıkları alkol günlerinden biriydi, onlarla oturmuş boş bir muhabbete dahil oluyordu.
Karşısındaki koltukta, sabah giydiği jilet gibi takım elbisesininin çeketini çıkarıp atmış,üzerindeki beyaz gömleğin ve kumaş pantolonun kırışmasını, kahverengi saçlarının dağılmasını umursamadan yayılmış oturan kuzeni vardı.
Şuan gündeminde olan konu yüzünden söylenip duruyordu. "Delirtti işte beni her zamanki gibi, bir kere dediğimi yapsa dişimi kıracağım.
Kendisi de biliyor benim söylediğim daha mantıklı ama olur mu koskoca Bay Jeon beni dinler mi?" dedi sesi normalde olmayacağı kadar sinirli çıkıyordu ve onu şuan anlayabilecek tek kişi Jungkook'tu. Bunu bilmesine rağmen sessiz kalsa da, arkadaşı Yoongi için geçerli değildi bu.
Jungkook'un yanında yayılarak otururken sol elini gri saçlarına daldırmış karıştırıyordu, hareketleri gibi sakin sesiyle söylenen adama cevap verdi "Jin, kardeşim bak hâlâ anlamıyorsun, Jungkook bile anladı sen anlamıyorsun sizin ailede bariz bir sözümün üstüne söz söylenmez egosu var.
Bunun için kendini de yırtsan baban kabul etmeyecek fikrini." dediğinde Jungkook arkadaşının bu haklı cevabıyla istemsizce kafasını salladı, oturduğu yerde yana doğru uzanıp ayaklarını Yoongi'nin bacağının üzerine uzattı. İki kişi aynı koltuğa rahat rahat sığmasalar da umurlarında değildi.
Yoongi'nin sırf temizliği zor olmasın diye küçücük tuttuğu evde yaşamaya alışmışlardı, özellikle de zar zor iki koltuk sığdırdıkları küçük salona.
Boşta kalan boynunun ağrımaması için koltuğun üzerindeki küçük yastığa kafasını yaslayıp "Yoongi doğru söylüyor bırak ne yapıyorsa yapsın." diye konuya dahil oldu.
Jin'in rahatlamasını istiyordu, çünkü kuzeni ne kadar şikayet etse de babası kesinlikle Jungkook'un babasına kıyasla oldukça yumuşaktı.
Jin omuz silkti, canı sıkılmıştı ama uzatmanın da gereği yoktu. Konuyu değiştirmede buldu çareyi. "Ee siz neler yapıyorsunuz?" sorduğu soruyla Jungkook sıkıntılı bir nefes verdi.
Hiçbir şey yapmamıştı.
Her zaman ki gibi.
Hiç.
Bu yüzden cevap vermezken, Yoongi "Restorana gittim, çalışanları inceledim biraz." kısaca ne yaptığını anlattı. Jin kafasını sallarken kuzenine döndü, neler yaptığını tahmin ediyordu ama konuşmasını istediğinden dönmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
beltza
FanfictionGraffiti çizerken yanına gelip kendisini izleyen adama hiçbir şey diyemiyordu Taehyung. Bu yaptığının dünyanın en doğru kararı olduğundan o dakikalarda habersizdi çünkü tek hissettiği üzerinde dolaşan kahverenginin en güzel tonuna sahip gözlerdi. 01...