Dostluklar hayatımızda olduğu sürece güçlüyüzüdür. İnsan hayat boyu sırtını dayayabileceği, güvenebileceği bir liman arar. Bu istek, kötü günlerde daha çok belirir. Belki de zor günler aşmak, güvenebilecek kimselerle daha kolay olur.
Benim zor günüm ise bu günlerdi her şey üst üste gelmeye başladı ve benim de iki ayağım bir pabuca girdi ve sıkışıyor. Haha ha çok komik değil mi? Ayağımın iki pabuca girmesi ve sıkışması. Allah allah olağan üstü bir şey ayağımın sıkışması :) ( Bu arada gülün diye söyledim.)
Bu sefer sağ salim okula gelmiştim ve ilk önce bizim gurubu aradı gözlerim ama bulamadım. Asıl onlar erken gelirdi ama bu sefer gecikmişlerdi ya da ben mi erken gelmiştim. Aklımda binlerce bilinmeyen denklem ve bir tane kanal problemi var. Yanlış anlamayın kanal diyince 'su kanalı patladı onu tamir edeceğim' tarzından değil.( Bence komik bir espriydi.)
Kanal dediğim YouTube kanalıydı. Neyse asıl konumuz bunlar neredeydi ve ne yapıyorlardı. Ben hiç bu kadar meraklanmamıştım. Sırama oturdum ve sınıftakileri izlemelere koyuldum. Ben 10. sınıfa gidiyorum ve telefon getirmek yasak ama bazı kişiler getiriyor. Onları anlamıyorum hocalar getirmeyin diyor ama onlarda nasıl cesaret varsa getiriyorlar. O bazı kişiler telefona bakıp gülüşüyorlar. Bazı kızlar ise parmaklarını pembe ojeyle boyuyorlar. Ben etrafa bakınırken kapıdan en gıcık olduğum kişi girdi. Adı Murat ÇALIŞKAN ve o da kendisi gibi gıcık olan arkadaşı Zehra KAÇAN' IN yanına gitti. Birlikte bir şey konuştular ve konuşurlarken bana bakıp duruyorlardı. Tabi bende kuşkulanmadım değil. Sonra yanıma geldiler ve ''Sizinkiler yok sanırım.'' dedi gıcık Murat arkadaşımız.Ben ise ''Yok yanımdalar ama size görünmek istemedikleri için görünmezlik güçlerini kullanıyorlar.''dedim o an bir kat daha gıcık olmuştum ona. '' Ben de inandım. Görünmezlik bulunsaydı ilk önce benim haberim olurdu.'' dedi. ''Ben de zaten sen inan diye söylemedim, hem de görünmezlik diye bir şey olamaz.'' dedim. ÇOOOOOOK sinir oluyordum ve kendimi hakim olamıyordum. Hem de uzun artı bir de sinir bozucu. Allahım sen niye benim önüme böyle tipler çıkartıyorsun dedim içimden sanarak ama dışımdan söylemişim ki '' Öylemi Arslan ARSLANOĞLU duygularını duymak çok güzel bir şey.'' dedi. ''bende zaten duy diye söyledim. Daha bilmediğin neler var bir bilsen keşke ama söyleyemiyorum işte ne demiş Oğuz ATAY 'Cam kırıkları gibidir bazen kelimeler , ağzına dolar insanın. Sussan acıtır, konuşsan kanatır.' demiş.'' dedim ve sonra bizimkiler bir sürü gibi girdiler. Gıcıklar da geldikleri gibi gittiler sıralarına. Çantalarını çıkarttılar ve sıraya oturdular. Ve ben de hemen '' Arkadaşlar nerede kaldınız yanlız bir şekilde oturup duruyorum. Zaten yanıma şu iki gıcık geldi sinirim dahada bozuldu.'' dedim. Yiğit '' Abi o iki gıcık dediğin kişilerin adı ney bir söyleyebilir misin?'' dedi. '' Yiğitcim seninde bildiğin üzere ben onların adını bile anmak istemiyorum. Ama çok öğrenmek istiyorsan gıcık diye bağır onlar kendini tanıyor bu yüzden sana bakarlar. İstersen deniyelim mi?'' dedim ve '' GICIKLAR'' diye bağırdım. Ve tabi ki de baktılar. Adeta efendim dercesine. Bu aralar TRT1'de yayınlanan GÖNÜL DAĞI diye bir diziye başladım çok güzel bir dizi.(Şu anda bu dizi 2021 yılı itibarıyla yayında ve şu anda yayında.) Şimdi bunu niye söyledin diyebilirsiniz hemen açıklayım efendim. O dizide Selami diye bir karakter var o karakter her zaman adeta ...... dercesine diyor da o yüzden söyledim. Neyse konumuza dönelim.
'' Abi gerçekten haklıymışsın.'' dedi Yiğit. '' Tabi ki ben haklı olacağım başka kim haklı olacak.'' dedim. Sonra bizimkiler birbirlerine bakındılar. Sonra Elif ''Hani sen okuls gelirken bir ceset görmüştün ya.'' dedi. '' Evet'' dedim. '' Sonra polis geldi siyah bir arabadan birileri indi ve ateş etmişlerdi. Ama sen gözünü kapattığın için görme...'' dedi. Ama ben onun cümlesini tamamlamasına izin vermedim. '' Dur dur bir dakika sen onları nereden biliyorsun. Orada bile değildin.'' dedim. '' Sözümü tamamlamama izin verirsen söyleyeceğim.'' dedi Elif. Dudağımı bükerek '' Özür dilerim.'' dedim. '' Önemli değil. Bizim geç kalma sebebimiz buydu.Adem amcayla ( Yani babam) birlikte o bölgedeki kamera kayıtlarına bakmıştık ve silah sesleri geldiğinde hiç kimse ne yaralanmış ne de vurulmuştu. Polislerde gerçek polis değildi, babanın polis arkadaşına gösterdik o ' Bunlar bizim aradığımız adamın, adamları.' dedi. Tabi bizde şaşırdık. 'Bulamaz mısınız?' dedik. 'Bakarız.' dedi.'' dedi Elif. Ben ''Nasıl bakarız ya. Arkadaşlar bundan sonra bu bizim meselemiz tamam mı?'' dedim. Onlar '' Tamam.'' dediler.
5-10 dakika geçmeden nöbetçi öğrenci içeri girdi ve ''Arkadaşlar bugün özel bir nedenden dolayı okul yok. İyi günler.'' dedi ve çıktı. '' Bu özel ne olabilir ki.'' dedi Sevgi.'' Okulun olmaması daha iyi. İşlerimizle uğraşırız.'' dedi İlayda.
Hemen okuldan çıktık. Okulun kapısınız önünde babam bekliyorudu. Arabasına bindik içinde Neşet ağanın neredesin sen çalıyordu çünkü ben kırşehirliydim ve Neşet ağanın da hayranıydım otamatik olarak. Ne diyor Neşet ağa türküsünde:
Tatlı dillim, güler yüzlüm, ey ceylan gözlüm
Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen, neredesin sen?
Tatlı dillim, güler yüzlüm, ey ceylan gözlüm
Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen, neredesin sen?
Neşet ağa söylüyor benim içim daha çok ağlıyor ay yüzlüme bir el gibi bakmak, bir yabancı, bir düşman, sanki onunla olmayınca ölecekmiş gibi...
ben ona bakarken birden gözleri kapandı ve omzuma yaslanarak uykuya daldı.O uykuya daldı ben ise onun kokusuna...
Kokuların bizde bıraktığı etkiler vardır. Bu kokular sayesinde bazen hüzünlü bir anı, bazen mutlu bir anı hatırlarız. Bazen kişidir bize hatırlattığı...
Benim aldığım bu koku sevip de söyleyememe, söylemek isteyince başkasını seviyordur diye utanma kokusu.
Karakola gelince arabadan indiler ama ben inmeyeceğimi söyledim. Çünkü ay yüzlüm uyuyordu. Hepsi karakola gitti ben ise Elif'in kokusuyla baş başaydım.
Ne diyor türküde:
Akşam Olur Karanlığa Kalırsın
Derin Derin Sevdalara Dalarsın
Ama benim derin derin sevdalara daldığım zamanlar akşamları değil. Benim sevdalara daldığım zaman her zamandı. Her gün, her saat, her dakika, her saniye ve her salise. Ben sevdalar içindeyim. Ama bunu ne bilen, ne de hisseden var.
Ben böyle kendi kendime konuşurken ay yüzlüm yani Elif uyandı. Ve '' bizimkiler nerede