Duyguların karıştığı gün

36 2 0
                                    

Bütün gün kasada oturup Ceylanın dediklerini düşündüm. Kız kafama anormallikleri sokup işine geri dönmüştü. Yok benden hoşlanıyor olabilirmiş, belkide annem kızdığında duymuştur vs vs vs. Yok artık daha neler, Eyüp ve beni beğenmek hatta onu boşver benim onun beğendiğim ne malum? Evet, en mantıklısı annemin kızdığı zaman Derya dediğini duymuştur. Başka açıklaması yok bunun.

Dükkanın kapanmasına 15 dakika kala içeriye Eyüp'e benzeyen biri girdi. Ama o daha kalıplı, biraz daha uzun ve güler yüzlüydü. Direk Eyüp'ün yanına gidip birşeyler söyledikten sonra büroya çıkmıştı. Arkasından baktım tabiki, buda kimdi şimdi. "Ikiz kardeşim.", diye açıkladı Eyüp. Heeeee demek öyleee. "Sorduğumu hatırlamıyorum." diyerek kasaya geri döndüm. Bu saatten sonrada müşterinin gelmeyeceği için kasadaki paraları saymaya başladım. "Yüz ifaden sordu ama.". Hey Allah'ım, laf atsan şimdi iyice kızışcak ortalık en iyisi sus Eda.

Nerdeyse saymam bitmişti Eyüp ile ikizi kasanın önünde vızır vızır kürtçe konuşuyolardı. Kaç'da kalmıştım ben? "Ya arkadaş körmüsün? Kasayı sayıyorum gidin başka yerde konuşun!", diye kızdım ve yeniden başladım saymaya. 10,20,30... "Sen Derya olmalısın.", dedi ikizi. Suratına baktım "Eda demek istemiştiniz galiba", dedikten sonra Eyüp'e baktım. Ağzının payını verecem senin - bakışı attım. Hiç umursamazmış gibi "Bende Yaşar." dedi. Yine bakışlarım Yaşar denilen ikizine kaydı. Sadece gülümseyerek işimin başına geri döndüm. "Dediğin kadar varmış ya.." diyerek kapıya yöneldiler. Tamam artık sigortam atmaya başladı. "Bana bak Eyyo, sağda solda benim hakkımda devam konuşursan çok fena yaparım!", dedim ve ayağa kalkıp yanına gittim. Bana dönerek "Naparsın Derya?". "Bana Derya diyip durma!", diye bağırdım. Yanıma yaklaştı, çok yaklaştı, nerdeyse burun burunaydık. "Bana birdaha sakın bağırma Eda!", diye tısladı dişlerin arasından ve gözlerinden ateş fışkırıyordu.

Nolmuştu şimdi ya? Niye Eda? Niye bağıramam? Bir adım geri giderek bişey söyleyecektimki Mustafa abi girdi yine araya. "Yeter artık! Bana bakın ya toparlarsınız aranızdaki sorunu yada ben toparlarım!". Eyüp gözünü benden ayırmayarak " Ortada bişi yok abi, merak etme. Bu konu burda kapandı.". Sonrada kapıdan çıktı gitti. Mustafa abi hala söylenirken benim aklıma Eyüp'ün dediği takıldı. Ya bin bir soru aslındada sonuncusu harbi kafamda 182753 soru işareti yarattı. Ne olayı ne bitmesi?

¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤

Aradan iki hafta geçmişti ve Eyüp ortalarda yoktu. Ne yalan söyliyim özlüyordum didişmeleri, beni kızdırmasını. Gurur yapıp Mustafa abiye de soramadim. Niye gelmedi ki şimdi bu işe. Kasada öylecene otururken bir Müşteri girdi içeri direk Eyüp'ü sordu. Mustafa abiyi çağırdım. "O yarın gelecek." diyip geçiştirdi. O geri büroya giderken gözüm Eyüp'ün çalıştığı koltuğa takıldı, acaba işimi bırakmıştı? Abartmışmıydım? Ne var yani çocuk Derya diyorsa Allah Allah. Ben kendimle kavga ederken birinin kasada durduğunu hissettim. Ona döndüğümde kimi göreyim? Yaşar.

"Sana kızıp gitti zannediyorsan yanılıyorsun. Ameliyat oldu onun için gelemedi." Şimdi, güleyimmi sevincimden sinirleneyimmi beni ilgendirmediği için? Sadece olumlu kafamı sallamakla yetindim. Hala kasada duruyordu kendisi suratına baktım, cidden Eyüp'e çok benziyordu. Ama Yaşara o cadı burnu daha bi yakışıyordu beee. "Bişi mi istemiştiniz?", diye sordum daha fazla incelememek adına. "Ya şu sizli bizli olayını bıraksak?", dedi ve o an Mustafa abi geldi. "Gel Yaşo yukarda konuşalım" diyerek uzaklaştılar. Cins bunlar cins, ailede var galiba.

Ertesi gün olmuştu ve beni bir heycan sarmıştı. Bugün kendimi ayrı bir güzel hissediyordum. O yüzden beyaz eteğimi giydim üstünede siyah kısa kollu gömlek giyip işe gittim. Kasada oturmuş off poff yapıp duruyordum. Saat 10 ve Eyüp hala ortada yoktu. Canım çok sıkılmıştı. Bi dakika ama niye? O kimki ya gözüm yollarında kalıyor? Nevruz abiye büroya geçip dinleneceğimi söyleyip kahve almaya gittim. Fincanı makinenin altına koyup kahve yazan düğmeye bastım. Kahve fincana süzülürken bir offf daha çıktı ağzımdan. Kulağımda sıcacık bir nefes hissettim "Birdaha böyle giyinip gelmiceksin bu dükkana!"dedi Eyüp ve bir hışımla büroya gitti. Kalbim gümgümgüm atıyordu. Ellerim titriyordu. Bozuntuya vermeden bende büroya gidip oturdum. Bacak üstüne bacak attım. Tam bir yudum kahve alacaktım, Eyüp büronun kapısını sertçe kapatıp "Indir şu bacağı!" diye kükredi. Otomatikman indirdim tabi. "Bismillah çekseydin saldırmadan?" diye sordum sakince.

"Bende sabır mı bırakıyorsun Eda? Dediğimi duydunmu kahveni alırken?" Ayağa kalkıp kollarımı birleştirdim. "Duyduysam ne yazar? Istediğimi giyerim!". Yüzüme iyice yaklaşmıştı, bu sefer tırsmayacağım ya! "Buraya erkekler de geliyor Eda. Senin namusunla uğraşamam!"dedi. Artık ateş değildi gözlerindeki, cehennem gibi bişiydi. "Sana mı kalmış benim namusum? Patron bişi demediği sürece istediğimi giyerim Eyyo!" Dedim hafif sesimi yükselterek. Nasıl oldu anlamadan Eyüp yüzümü tutup dudağıma yapıştı. Iki saniye duraksadım neler olduğunu anlayınca onu ittirdim. Suratına bunu nasıl yaparsın anlamında baktım. Gözlerim dolmuştu. Onun yanında ağlamamak için ceketimi alıp kapıya yönelmiştim. Açtığımda bişi unuttuğumu hatırlayıp Eyüp'ün yanına gidip bir tokat atıp "Birdaha asla bana ne dokun nede konuş!", diyerek yanından ayrıldım. Dükkandan çıkana kadar tabiki gözlerimden yaşlar döküldü. Milletin bana seslendiğini duyar gibiydim ama bir saniye daha duramazdım. Hemen eve gidip kendimi yatağıma attım bi güzel ağladım.

Telefonum zangır zangır titriyordu. Mustafa abiye hasta olup eve gittiğimi mesaj olarak bildirdim. O bunu yemedi tabi. Sonuçta herkes duymuştu kavgamızı. Bugünlük yalnız kalmak istiyorum. Kasamda yine büssürü sorular.. Ceylan'a anlata kadar günlüğüme döksem iyi olur diyip kitabı alıp içimdekileri kustum.

.... En çokta neyi anlamıyorum bilionmu kanka? Niye heycan yaptım gelmicek diye. Niye aklımdan çıkmıyor o akşamdan beri. Ve niye öptükten snr dahada işlio kalbime????....

-Son kısım günlükten alıntı-

Kalbim Seni UnuturmuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin