Evet ismimden anlaşıldığı gibi iki hiç birbirine uymayan ismim var. Annemle babam sağolsunlar anlaşamayıp böyle uygun görmüşler.
Meslek okuluna gidiyordum. Hiçbirşey umrunda değil, işten eve gelir hiç bir iş elimi tutmaz bir şekilde yaşarım ve yaşamayı seviyorum.Annem ile babam ben küçük yaşdayken boşanmışlar. Ben annemde kalırım hafta sonlarımı da babamda geçiririm. Her genç kız gibi bir kere evlenip, sevdiğim erkeği tabiki, hiçbir zaman boşanmayı aklımdan geçirmek istemezdim. Tabiki kaderin veya diyelim benim kararlarım beni başka yöne çekeceğini tahmin edemezdim. Neyse... Biraz geçmişimden bahsetsem neden farklı yöne başvurduğumu anlatayım, belki anlarsınız.
Işte beş sene önce annemin yanında yaşarken, bir kuaför salonunu temizliyorduk ilk başları. Hep akşam 8 de gider temizler evimize dönerdik. Bu arada söylemem gereken, o salon hem kadın hem erkek bölümünü çalıştırırdı. Annem bir süre sonra oraya kozmetikci olarak başlamış ve tabiki her günüm okuldan sonra akşama kadar orda takılmakla geçerdi. Müşterilere çay servisi yerdeki saçları süpürme havluları yıkama vs tabiki bana düşerdi. Severek de yapardım. Nede olsa sahipleri benim bebekliğimi bilir kızları gibi severdi. En çokta Mustafa abim.
Tabiki salonda çalışanlarla süper anlaşırdım. Hep beni kızdırırlardı, ve başarıyorlardı. Bir kişi hariç. Adı Eyüp olan, Urfadan gelme, kendini çok beğenmiş olan bir çırak. Sadece işine bakar, güzel kız girdiği zaman havasından geçinmeyen Eyüp Aydoğdu. Yakışıklı olsa yüreğim gam yemicek! Hiç aynaya baktımı acaba kendisi çok merak ediyorum, bir cadıdan beter burnu vardı.
Bir iki ay geçtikten sonra Semi amca, Mustafa abinin ortağıydı, beni işe almıştı. Müşterilere hizmet edeyim, ortalığı toparla hesabı. Bu arada kadın bölümünde çalışan Mahmut abi de boş vakitlerimde bana kuaförlüğü öğretirdi. Bu yetmiyormuş gibi bide berberlere yardım ederdim. En çokta o kança burunlu Eyüp'e. Sanki kendi alamıyordu sıcak suyu. Bir saç düşdüyse "Eda süpür şurayı" emrini verirdi. Bi işini bitir deme, saç kaçmıyordu ya.. Yok ben o iş için alınmışım yapmak zorundayım. Çok tartışırdık, Mustafa abi artık bizi susturmaya bıkmıştı. Onun hatrı olmasa zaten o zibidinin yerini mi silecektim? Oooolduuuu.
¤¤¤¤¤¤¤
Bir sene geçmisti aradan ve ben hala dükkanda çalışıyordum. Ama okulumu bitirmiş, kasaya geçiş yapmıştım. Yer temizleme, müsterilere hizmet kalkmıştı. Arada bir havluları ve bulaşıkları yıkardım. Oda anneme yardımcı olmak içindi çünki hala akşamları dükkanı temizlerdik. Ama emir veren zibidi hala benimle uğraşırdı. En sonunda büroda patlamıştım. " Bana bak Eyüp, karşında hizmetcin yok senin. Vaktin oluyor bana kakalamaya çalışıyorsun!", dedim işaret parmağımı ona doğru sallayarak. O cevap vermek yerine gülüyordu. Iyice sinirlenmeye başlamıştım, ne zannediyordu bu kendini ya?
Mustafa abi içeri girdiğinde yerime oturmuş ağzıma geleni sayıyordum. Öyle yemeğine arkadaşım Ceylan gelecekti, gelsede yesek çok acıkmıştım. Mustafa abi bi bana bir ona bakıyordu. " Yine mi ya?", dedi bıkkın bir halde. " Napiyim abi, senin çırak sinir ediyor artık. Öldürmediğime dua et!", dedim tavrımı bozmadan. Eyüp ise hala kıkırdıyordu. "Eyyo sende yapma artık. O kasada çalışıyor. Saman veya Murata söyle onlar yapsın, ne güne aldım onları?". Eyüp bana bakarak "Napiyim elimde değil.", dedi. Senin o elini....
Tam birşey diyecektim Ceylan girdi. Selam verdikten sonra masaya yemeklerimizi getirdi. Hemen torbadan çıkartıp yemeğe başladım. Açlığıma dayanamazdım hiçbir zaman. Eyüp'te Mustafa abiyle aşağa iniyordu. Merdivenlerde bana döndü "Yavaş ye Derya boğulma. Sonra kimle dalga geçerim." dedi ve indi. He he diye geçiştirdim. Ceylan bana baktığını hissetmiştim. " Her zamaki şeyler bacım." diyerek yemeğime geri daldım. "Tamamda ama ikinci ismini nerden biliyor?", diye sorunca Ceylan tabağıma baka kaldım. Kafamı kaldırıp ilk Ceylana baktım sonrada bir müsterinin saçını kesen Eyüp'e.
Sahi nerden biliyordu? Burdakilerin haberi yoktu ikinci ismimden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbim Seni Unuturmu
Storie d'amoreyasanmis bir hikaye diyelim Yüzde 50 uydurmadir. Isimler degistirilmistir.