Polis arkadaşım Ahmet, telefonla arayıp tayinimin Hakkari'ye çıktığını söyleyince önce şaka yaptığına inanmak istemiştim. Ama şunu da adım gibi biliyordum ki Ahmet, hiç şaka yapan biri değildi. Hatta o kadar ciddiydi ki onu hiç gülümserken hatırlamıyorum bile. Felaket tellalı gibi bir adamdı zaten. Haberi aldığımda İstanbul Adliyesinde görev başındaydım. Ayaklarımın bir an titrediğini hissettim. Bir elimle telefonda hala Ahmet'e "-Şaka yapma oğlum, benim tercihlerimde Hakkari yok ki bir kere!" diye kendimi avutmaya çalışırken, diğer elimle içinden bir dal çıkartmaya çalıştığım sigara paketiyle uğraşıyordum. Evet, tercihlerimde Hakkari yoktu, ama şunu da biliyordum ki orada çalışan hiç bir polisin tercihlerinde Hakkari, Şırnak, Tunceli yoktu. Ama buralarda çalışan polisler vardı. Ayaklarımın beni daha çok taşıyamayacağını anlayıp kendimi sandalyeye bir çöp yığını gibi bırakıvermiştim. Telefonu ne zaman kapatmıştım, ne zaman bir sigara yakmıştım, bu gözler neden bana tuhaf bakıyorlardı? Çevremde olan biten hiç bir şeyin sesini duymuyordum. Hatta çok sonradan farketmiştim " Sigara içmek yasaktır." panosunun önünde sigaramı içtiğimi. Şimdi ne olacaktı, Tayinimin Karadenize çıkması gerekiyordu. Bir yıl içinde nişan düğün işleri olacaktı. Bunu sevdiğim kıza, Nihal'e nasıl söyleyecektim? Ya babama, ya anneme.....
Ya oraya nasıl gidecektim? Hep televizyonda şehit haberleri gelen bir memlekete nasıl gidilirdi ki? Gerçi bunu teşkilat düşünmüştür herhalde. Muhtemelen üç beş gün içinde bize ulaşırlar, sonra da helikopterle falan götürürler galiba, diye düşünüyordum. Geçen sene üst devrem İbrahim abi'nin tayini de Hakkari'ye çıkmıştı. Sahi nasıl gitmişti, orada ne yapmıştı, nerede kalmıştı? Üç çocuğu vardı İbrahim abi'nin. Şimdi arasam çok ayıp olurdu diye düşünüyordum. Sen arama arama, yumurta dübüre dayanınca " İbrahim abim, biricik abim benim, telefon suya düştü de, bütün numaralar silindi de, şöyle de böyle de yan yattı çamura battı..." Bir senedir hiç konuşmadığım, hatta cuma ve kandil mesajlarına bile cevap vermediğim İbrahim abi, o an bana o kadar yakın gelmişti ki... Kader birliği bu olsa gerek dedim içimden. Elim istemeyerek de olsa telefonuma gitti ve onu aradım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HUDUT ve AŞK
General Fictionİstanbul'dan Hakkari'ye tayini çıkan bir polis memurunun başından geçen olaylar. ... -Burada yıldızlar daha parlak sanki Nihal! -Gökhan, kimbilir kaç ışık yılı uzak o yıldızlar bize. Bu, şu demek yani; belki şimdi orada o yıldız yok, biz sadece biz...