"sanki sadece ben farklıymışım gibi bir tedirginlik ve korkuya kapılıyorum. çevremdekilere neredeyse hiç konuşamıyorum. neyi nasıl söylemeliyim, bilemiyorum."
- osamu dazai
9.01.2022
merhaba,
öncelikle bu mektubu aldığın zaman çok şaşıracağını biliyorum. ilk başta eğer birinden bir mektup bekliyorsan o biri olmadığım için özür dilerim. beklemiyorsan da –günümüzün yirmi birinci yüzyılında gayet normal- şaşırttım ya da korktuğum için kusura bakma.
aslında bu mektubu çok ciddiye almak zorunda değilsin sanırım yırtıp atarsın. ama yırtmadan önce okumanı istiyorum. benim için utanç verici bir deneyim bile olsa lütfen oku. çünkü birinin artık çığlıklarımı duymasını istiyorum. birinin bana el uzatmasını beklemiyorum birinin beni duymasını istiyorum. çünkü sesimi ulaştıramıyorum. bana sırtı dönük olan kişileri kendime döndüremiyorum. sesim çıkmıyor dudaklarım arasından. fısıltılarım insanlara ulaşmıyor ya da insanlar fısıltılarımdan kaçıyor. bilemiyorum. sadece son kez bağırmak istiyorum. en azından sesimin birine ulaştığı gerçeği içimde bir şeyleri hafifleteceğine inanıyorum. belki de kocaman bir yalana inanıyorum gene de denemek istiyorum.
yazdıklarım sana küçük gelebilir. her ne kadar sanki benim duygularımı anlayacakmışsın gibi hissetsem ve garip şekilde tanımadığım birine kanım ısınsa bile insanlardan her şeyi beklerim. tamamen yanlış bir izlenime de kapılmış olabilirim. çok fazla olasılıklar üzerine konuşuyorum değil mi? sanırım benim asıl sorunum bu.
belki de anlatacaklarım gerçekten küçüktür. ben önümdeki çakıl taşlarını dağ olarak görüyor olabilirim. bu son yıllarda peşimi bırakmayan bir tür lanet gibi ama küçük olsa bile beni üzdüğü gerçeğini değiştirmiyor, değil mi?
sana neden yazdığıma gelirsek, hayır. seni nereden bulduğuma gelelim ilk önce. bir tweet görmüştüm. tweette tweeti atan kişi rastgele bir adres seçip oraya içini döktüğü bir mektup attığını biraz rahatladığını vesaireden bahsediyordu. evet bu da bana çok mantıklı göründü. en azından benim olduğum konumda. ve dedim ki; neden denemiyorum?
rastgele adresler denedim ama üç denememde de mektuplarım geri bana döndü. göndermekten vazgeçtiğim bir ara senin blog hesabın ile karşılaştım. ilk gördüğümde tabii ki aklımdan böyle bir şey geçmedi ama hesap düzenin verdiğin bir tür enerji nedense hoşuma gitti ve seni takip etmeye başladım.
paylaştığın şarkılar çok güzel şeyler keşfetmeme yardımcı oldu. yazdığın kitap alıntıları veya senin bir kitaptan mı alıntı yapıyor dedirtecek kadar güzel metinlerin baya ilgimi çekmişti.
blog hesabın konusunda birkaç şey söyleyebilseydim sanırım çok güzel olduğundan bahsederdim. bana sonbahar havası verdiğini ve soğuk değil aksine sıcacık hissettirdiğini derdim. pek çok konuda yetenekli oluşunda takdir edilesi bir şey. resim çiziyorsun, gitar çalışıyorsun, anime ve mangalara ilgin var. üstelik ingilizce ve ispanyolca biliyorsun. tek kelime ile harika.
sonlarda bir şey fark ettim. belki de sana yakın hissetmeme sağlayan şeyin temeli budur. yaşamak istediğim hayatın aynısını yaşadığını fark ettim.
bu cümlelerim sana garip gelebilir ama samimiyim Jung.
oldukça popülersin, arkadaşların var. istediğin yere biri ile gidebiliyorsun. notların yüksek. insanlar sana güveniyor. bu harika hissettiriyor olmalı. her zaman senin gibi olmak istedim. bu biraz aciz bir laf belki de sana göre rahatsız edici bana göre de öyle ama düşünceleri içimde tutmak onları değiştirmez.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
söyle, bu şehirde nasıl bi tür yarın aramam gerekiyor?
Fanfiction"sanki sadece ben farklıymışım gibi bir tedirginlik ve korkuya kapılıyorum. çevremdekilere neredeyse hiç konuşamıyorum. neyi nasıl söylemeliyim, bilemiyorum." - osamu dazai 17|