Yui yeniden pembe çarşaflı bir yatakta uyandı... Ayato elinde bir tepsiyle ona doğru gülümsedi.
"Günaydın Uyuyan Güzelim . Kahvaltı ister misin ?" dedi nazik ve çekici bir sesle.Yui'nin yanakları sanki iki tane taze domates varmış gibi kızardı. "Teşekkürler, tabii isterim " dedi ve gülümsedi.Ayato yanına yavaşça oturdu ,tepsiyi Yui'ye doğru uzattı.
Yui tepsiyi aldığı gibi gözleri parıldadı .Kahvaltı tam bir şahaeserdi onun için.İki gündür ağzına bir lokma bile alamamıştı ama şimdi ise karşısında muhteşem bir kahvaltı vardı.Yui ekmeği aldığı gibi ağzına tıkadı çok acıkmıştı.
Ayato kıkırdadı nazikçe Yui'nin başını okşayıp, alnına öpücük kondurdu, kokusunu içine çekti.Yui tekrar kızardı fakat aldırmadan yemeğini yemeye devam etti.
Ayato : " Ben diğer arkadaşlarımın yanına gidiyorum .Sana bir şey vereceğimi söylemiştim..." dedi ve elini pantolonunun cebine doğru götürdü.Cebinden ,kızıl renginde bir kolye çıkardı ve Yui'nin boynuna taktı."Bunun sayesinde senin nerede olduğunu tespit edeceğim." dedi gülümseyerek.
Yui dolu ağzının arasından konuştu : "Tamam tamam gidebilirsin ." dedi umursamaz bir şekilde.Ayato kıkırdadı ve arkadaşlarının yanına gitti.
Yui yemeğini bitirdikten sonra mutfağa geçti ,bulaşıkları yıkadı.Tekrar yatak odasına geçerek dışarıya çıkmak için ilgi çekici giysiler giyindi.Çantasını aldı ve aynanın önüne geçti ,kendini baştan aşagı gözledi. "Aman tanrım bu günde harikayım ! " diyerek kendini övdü.
Birden arkasına döndü başında üç tane vampir vardı .Hepside bir ağızdan :"Evet çok güzelsin prenses bu yüzden bizim olacaksın !" içlerinden biri dişlerini Yui ye geçirdi ve zehrini Yui'nin masum vücuduna serbest bıraktı.
Yui'nin gözleri bulanıklaştı.İki dakikaya kalmadan bayılıverdi...