Multimedya da Ecem'in bitanesi, en sevdiği Serenay Demir var. İyi okumalar. :)
Hangi geri zekalı beni uyandırıyordu? Bilmiyorum ama gözlerimi açtığımda onu çok güzel benzeteceğim. Lanet olsun, gözlerimin üstüne öküz mü oturmuştu, neden açamıyordum? Ah, su mu o? Soğuk sıvı yüzüme çarptığı an çığlık atmaya başladım. Soğuk sıvının ardından, sıcak bir tenle ve sesle karşılaşınca çığlığımı kestim. Bu Metehan idi. "Sakin ol cüce." Onu kendimden iterek tip tip bakmaya başladım. "Seni geri zekalı! Ne yapmaya çalışıyorsun?" diye bağırdığımda gülmeye başladı. Beni uykumdan su ile uyandırması komik miydi? Geri zekalı çocuk! Onu aldırmamaya çalışarak "Saat kaç?" diye sordum. O hâlâ kahkaha atarken ben telefonumu elime alıp saate baktım. "06.42" diyerek kendi soruma cevap verdim. Sonra birden zıplayarak "Okul!" diye bağırdım. Benim bağırmamın karşısında Mete yerinden zıplarken, Serenay uykulu gözlerle içeri girmişti. Elinde olan inek oyuncağını sallarken "Noluyo be burada?" dedi. Gözlerimi kocaman açarken "Saat 06.45!" diye bağırdım. Uykulu gözlerinin yerini endişe alırken "Eyvah!" diye bağırdı, Serenay. Bu halimizle Metehan'ı umursayamıyorduk bile. Hey, biz inek öğrencileriz! Ben "Çabuk, çabuk!" diye bağırırken Mete ayaklarını yatağıma uzatıp yatmıştı. "Okulun sahibi amcam, hatta yarısı da benim. Yani sülalem raad." dediğinde kahkaha atmaya başlamıştım. Koşarak gülerken ayağım bir şeye takılmıştı. Ve bum! Mete'nin üstündeydim. "Mete?" dedim. Ama Mete sesime karşılık hâlâ durup gözlerime bakıyordu. "Metehan?" dediğimde kendisine gelmek için başını iki yana salladı. "Noldu cüce?" derken kalkmama yardımcı oluyordu. Kalktığımda yüzüme kocaman bir gülümseme yapıştırdım. "Bizi sen okula götüreceksin." dediğim an Mete gözlerini büyüttü. Biz, okulda Mete ile takılmazdık. O okulun popüler çocuğu idi! Ha hayır, o çok ısrar etti onunla takılmamız için ama biz popüler olmak istemiyoruz! Şimdi düşündüm de popüler olsak bir şey olmazdı, herhalde? Mete sevinçle "Cidden mi?" dediğinde kafamı olumlu anlamda sallayarak konuşmaya başladım. "Mete, okulda senin ile takılabiliriz. Ama lütfen amcanı ikna et, okul kız futbol takımı istiyoruz." Serenay bana katıldığını belli etmek istercesine arkadan kafasını salladı.
Okula Mete'nin arabası ile gelmiştik. Arabadan indiğimizde tüm gözler bize döndü. Serenay benim koluma girerken Mete aramıza girip kollarını omuzlarımıza atıp kendine çekmişti. Ooo! Okulumuzun belalı çocuğu, Furkan koşuyor muydu? Evet, koşuyordu. Soluk soluğa yanımızda durduğunda ne var gibisinden kafamı salladım. "Ah! Ecem sen misin?" dediğinde kafamı salladım. "Benimle gel." dediğinde, Mete beni iyicene kendine çekti. "Yoo gelmiycem." dedim. Furkan beni kibar (!) bir şekilde Mete'den çekti ve yürütmeye (!) başladı. Ne kadar kibardı bu çocuk ya. (!)
Sonunda okulun arkasında olan bir kulübeye girmiştik. Ne işimiz vardı ki burada? He bu arada bizim arka bahçede her sınıfa ait bir kulübe var. Nedenini bilmiyorum. Bir kaç dakika orada sus pus otururken sessizliği Furkan bozdu. "Amaan be kızım. Ne sıkıcısın sende? Seni buraya getirdim, soru sorup beni sıkman gerekirdi." dediğinde gülümsedim. "Okuldayız hâlâ akıllım." dediğimde o da gülümsedi. "Doğru." dediği an kapı açıldı. Vay be! Demek ki İlker Bey de okula geliyormuş. Çarpık bir gülümsemeyle içeri girdi, ardından da Kuzey. Kuzey benim yanıma oturduğunda İlker konuşmaya başladı. "Anlaşma yapmamız lazım, cesur kız." Evet, cesurdum. Ama ne anlaşması be! Kaşlarımı kaldırarak "Ne anlaşması?" diye sordum. Furkan araya girip "Burada soruları İlker sorar." dediğinde İlker başını olumsuz şekilde sallamaya başladı ve Kuzey de "Poliscilik yada mafyacılık mı oynuyoruz oğlum?" dedi. Furkan bunun üstüne "Siz de şakadan hiç anlamıyonuz be!" dedi. Bu sefer ben kıkırdadım. İlker hâlâ kafasını sallıyordu. Bu durumlara gıcık olurdum. Şu an gidip kafasını durdurmamak için zor tutuyordum kendimi. Ah sonunda Furkan durdurmuştu onu. Kafasını tutup durdurduğunda bana döndü ve göz kırptı. Furkan iyi çocuk demiştim ben size. Yeah!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖTÜ
Teen FictionKötüydüm ben, her şeye rağmen. Ve beni bu kötülükten kurtaracak kimsem yoktu. Sevdiğim çocuk beni daha da kötülüğe çekerken beni kim kurtaracaktı ki?