Şuan gidebileceği en iyi yer olan Changbin'in yanına gitmişti Felix.
Annesinin onu götürmek istediğinden haberi yoktu ve şimdi oma nasıl söyleyeceğini de bilemiyordu. Üzülecekti, üzülsün istemiyordu...
"Felix neyin var anlat artık."
Changbin kapıyı açtığı anda ona sarılmıştı Felix ve kaç dakikadır oturmuş sarılıyorlardı bilmiyordu.
"Changbin..."
"Evet güzelim?"
"Bak ben seni üzmek istemiyorum. Ama söylemem lazım. Annem... Annem seni sevdiğimi öğrendi."
"Öğrensin Lix. Ne var ki bunda? Bunun için mi ağlıyorsun?"
"Hayır Bin. Annem, beni Avustralya'ya geri götürecek..." Kelimeler ağzından zor çıkıyordu Felix'in. Tekrar ağlamaya başlamıştı.
Changbin ise ne diyeceğini, ne yapacağını bilemez bir şekilde duruyordu. Bunu beklemiyordu...
Onlar çok seviyordu birbirlerini. Ayrılmak istemiyorlardı ki. Özlerlerdi birbirlerini. Felix Changbin'e sarılmadan yapamazdı. Changbin de öyle, Felix'in kokusu olmadan yapamazdı.
"Hayır... Felix... Neden götürmek istiyor seni? Biz kötü bir şey yapmıyoruz. Birbirimizi seviyoruz sadece..."
"Evet yanlış bir şey yapmıyoruz. Ama anneme göre öyle değil. Ne yapacağız biz Changbin...?"
"Şuan gidip annenle konuşmaktan başka bir çözüm düşünemiyorum. Gidelim Felix."
"Ama Bin. Ya annem bizi dinlemezse?"
"Dinlemesi gerek Felix. Dinlemeli..."
♡
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
aslinda aklimdaki sey kitabi angst bitirmekti ama kiyamiyorum ki uff nasil angst yapmadan bitiricem ondan da emin degilim zbjxuxhshx aglcm