Herkese Merhaba!
Kimler burada, kimler hatırlar bilmem ama havada kalmış finali ile içimde hep ukte kalan bu hikayeyi yeniden yazmaya karar verdim. Umarım beğenirsiniz. Eğer buradaysanız lütfen ses verin :)
***
6 Yıl Sonra;
Otobüs hareket ettikten on dakika sonra çevreyi incelemeyi keserek başımı cama yasladım. Cama yaslanan başım beni birkaç yıl öncesine sürükledi ve içime bir ateş düştü. Bu histen kurtulamıyordum.
O gün. Birbirimizi terk ettiğimiz o gün. Toparlanmıştım, kimseye veda dahi etmeden. Zaten o odadan öyle bir çıkışım vardı ki kimse bir şey diyememişti. Ben susmuştum. O susmuştu. Onlar susmuştu. Hatta o kadar ki sesten zırıl zırıl titreyen yerin sahibi bar bile beynimde durmuştu. İnsanların arasından sıyrılışımı çok net hatırlıyorum. Bana sadece bir kere bakmışlar ve saygıyla acıma susmuşlardı. Yolu gitmem için açmışlardı. Onun yaptığı gibi.
"Hayır." dedim. "Ne o seni ne sen onu. Bir olduk. Son kez bir olduk. Birbirimizi terk ettik."
Yolu o yapmıştı bende gitmiştim. Yollar gidilmek için vardı.
Gözlerimi kapattım ve o son bakışı düşüverdi karanlığıma. Gözleri öyle bir bakıyordu ki, geçirdiğimiz onca yıl silindi gitti hafızamdan, bir o son bakış kaldı. Kurşun gibi saplandı, yüreğime. Kurşunun yarası geçeli çok oluyordu ama o son bakış gözlerimin önüne her geldiğinde tekrar tekrar saplanıyordu. Sağ elim sol tarafı yokladı. Sıkıştım kaldım.
"İyi misiniz?" dedi bir ses. Gözlerimi açarak sese yöneldim. Hemen yanı başımda yolculuğuma eşlik eden bir hanımefendiydi. Neden böyle dediğini hemen anlayamamıştım ta ki kalbimin üzerinde sıktığım eli ve soluklarımın sıklığını fark edene kadar. Kalp krizi geçiriyorum falan sanmıştı sanırım. Bu mümkün değildi. Kalbimi o gün kurşuna dizmiştik. "İyiyim, teşekkür ederim." diye mırıldandım ve önüme döndüm.
Derin bir nefes alıp tekrardan dışarıyı incelemeye koyuldum. Telefonumda ki müzikten yükselen cümleler düştüğüm durumdan çıkmama hiç yardımcı olmuyordu.
"Seni kimler değiştirdi, yüreğinden attın beni?
Bir ateşe attın beni, alev alev yaktın beni...
Değersiz mi benim aşkım yalanlara kattın beni?"
Söyledikleri her şey kabulümdü. Benimkiler de dahil. Biz birbirimizi tüketmiştik. Son dakikalarda penaltıları oynanan bir maçtık. Gecenin en karanlık noktasındaydık, gün doğmak üzereydi.
Benim tüm sitemim kadereydi. Bizi yiyip bitiren, o noktaya sürükleyen belki savuran...Ne çok sevmiştik birbirimizi! Neler atlatmıştık, ne yollardan düşe kalka gelmiştik de birbirimizi geçememiştik.
O başka bir hayatı seçmişti, benim asla istemeyeceğim. Asla kabul etmeyeceğim. O da benim hayatımı kabul etmemişti zaten.
Bu da garipti işte. Bazı geceler bu konuya o kadar kafa patlatıyordum ki kendime geldiğimde gün aymak üzere oluyordu. Hem de sarhoş olarak değil, tamamen ayık kafa ile oluyordu tüm bunlar.
Sırf benim için, bizim için aşkımız için hiç istemediği biri olmuş, davranmıştı. Sırf ben tiyatro yapmayı seviyorum diye benimle birlikte oynamıştı. Ama çok da güzel oynamıştı! En güzel tiratları o yapar, en çok seyirciyi o ağlatırdı. Birini güldürmek kolaydı ama ağlatmak? Nasıl bu kadar rolünü iyi oynamıştı?
"Hayır." dedim tekrardan. "Asıl tiyatro bizim hayatımızdı." Yine ve yine o kadar iyiydi ki yanımda, yatağımda, aşkımda...en çok ben ağlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The End • Malik
Fanfic"Zayn," Adı ağzımdan uzun süre sonra ilk kez dökülüyordu. "Beni seviyor musun?" Hiç tereddütsüz saniyelere izin vermeden cevapladı. "Evet." Bu beni gülümsetirken mırıldandım."Neden bu haldeyiz o zaman?" İşte şimdi düşünüyordu. "Artık uzaktan daha gü...