MULTİMEDYA; ÖMER
Mardin'in sert rüzgarları hırçınca yüzümü ısırırken gökyüzüne doğru bakan Ömer'i inceliyordum.
Taş köprü yolunda durmuştuk.
İlk tanışmamızda gösterdiği saygıyı hâlâ koruyordu.
Babamın iş ortaklığı yapacağı birine benzemiyordu. Temiz bir yüzü vardı. Bakımlı bir adam olduğu her halinden belliydi.
Peki ya babamın, kızını bir anlaşma karşılığı satacağı birine benziyor muydu?
Nasıl bir iş, böyle bir evlilik gerektirirdi ki? Aklım almıyordu bir türlü.
Birbirlerine ne vaat etmişlerdi?
"Babamı nerden tanıyorsun?" Diye sordum dayanamayarak.
Aynı yere bakmaya devam ederken dudağının kenarı kırıldı önce sonra gözlerini kıstı ve yüzüme baktı.
"İş ortamı diyelim. Bilirsin iş adamları birbirlerini tanır."
"Aranızda ne tür bir anlaşma var?"
"Karşılıklı menfaat diyebiliriz."
Kollarımı birbirine bağlayarak yeni sorularımı düşündüm. O kadar çok vardı ki önce hangisinden başlayacağıma karar veremiyordum.
Neyse ki sorularımı cevaplayacak birini bulmuştum. Belki bir çıkış yolu bulabilirim umuduyla çok dikkatli soru sormaya çalışıyordum.
"Ben bu menfaat dediğiniz şeyin neresinde duruyorum?"
Bana doğru bir adım attı kollarım bağları çözülmüş gibi gevşese de bozuntuya vermeden cevap bekledim.
" Tam ortasında duruyorsun... Ama endişe etmene gerek yok. Bizim kirli oyunlarımız içinde sen asla zarar görmeyeceksin."
Gülesim gelmişti. Evleniyordum ben. Hayatım bitmek üzereydi farkında değildi herhalde?
"Seninle evlenerek mı zarar görmeyeceğim yani? Sen hayatında böyle saçma bir şey duydun mu daha önce. Hayır yani ben daha önce bu kadar aptalca bir şey duymadım da?"
"Sana özgürlüğünü veriyorum işte daha ne istiyorsun? Ömrünün sonuna kadar babanın seni ezmesine, sürekli acısını senden çıkarmasına, hakkın olanı sana çok görmesine, hor görülmeye, aşağılanmaya niyetlisin yani öyle mi? Bu mu senin hayatın? Ayrılmak istemediğin kopamadığın yaşantın bu mu yani?!"
Gözlerim doldu..
Her saydığı acizliğimde biraz daha sesini yükseltmişti.
O sesini yükselttikce ben gerçekler altında eziliyordum.Sahi bu benim hayatım mıydı?
Elbette öyleydi. Yaşadığım anları benden daha iyi kim bilebilirdi?Ömer nereden biliyordu.?
Bildiğiniz ama sürekli üzerini örttüğünüz, duymaktan bile acı duyduğunuz gerçekler yüzünüze vurulduğunda paramparça hissedersiniz her parçanız bine bölünür sanki. Düşündükçe kalbinize batar kırıkları.
Ömer de beni paramparça etmişti.
"Sen, bütün bunları nereden bilebilirsin ki?"
Konuşurken yavaşça indirdiği kaşlarını, şimdi hızla kaldırdı.
Pot kırdığını yeni fark etmişti.
Söylememesi gerekenleri söylediğini anladı.Bakışlarını kaçırarak "Sadece, nasıl bir aileyle bağ kuracak olduğumu araştırırken bulduğum birkaç detay... ..' duraksadı ve sonunda gözlerime baktı. '... Ben seni üzmek istemedim. Bir an kendimi kaptırdım afedersin..."