Tanıtım + Bölüm 1

28 4 0
                                    

Gözleri...

Beni hapseden, hislerimi ve aklımı ateşten bir kelepçeye alan gözleri.

Onu ilk gördüğüm an, ölümümün ellerine ne kadar yakıştığını görmüştüm. Kırmızının her tonunu taşıyordu.

Ateş büyüdükçe yangını, yangın büyüdükçe beni öldürüyordu ve ben bu şerefli ölümden gurur duyuyordum.

Sevdiğim adamın kolları tehlikenin kokusunda şehvet akıyordu.

Ateş, beni yakıyordu...

*******
GİRİŞ

Hayattan nefret ediyorum...

Kaderin seçim sunmadan yaşamak zorunda bıraktığı lanet anılardan nefret ediyorum..

Büyük kalabalığın içinde kendi içimde yalnızlıktan kavruluyordum.

Ama kimse bu sıradan yalnızlığın arkasındaki dehşeti farkında değildi.

Annemle babam ayrı olmasına karşın hala evlilerdi. Sadece annem Mardinin en ucra köylerinden birine sürülmüştü.

Nerede olduğunu bilmiyordum. Onunla görüşmem yasaktı.

Yaşadığım konağın çalışanları yerini bilmesine rağmen kimse bana söylemezdi. Mehmet Karaman'ı kimse karşısına alamazdı.

Babam...

Öz babam olmasına rağmen ihtiyacı olan tek şey benim yaşıyor olmamdı.

Nefes alıyor oluşum, onun için bir hayat sigortası değilde neydi?

Kesinlikle başka bir şey değildi.

Parmaklarımın arasında tuttuğum kalemi sallarken pencereden dışarı baktığımda beni bekleyen izbandut gibi adamları görmemle yine yüzüm düştü. Kim okula 3 tane korumayla gidip gelirdi ki?

Benim dışımda?

Ah! Allah'ım tek isteğim sıradan bir kız olmaktı sadece. Zilin sesini duymamla sınıftaki gürültüye çevirdim başımı. Çocuklar büyük bir heyecanla, eşyalarını toplamaya başlamışlardı bile.

Evet, öğrenci değilim. Öğretmenim. Gönüllü Öğretmen.

Mardinin büyük mafyasının tek kızı, küçük köylerinden birinin gönüllü Öğretmenlerinden sadece biriyim...

Bende eşyalarımı toplayıp çantama koydum ve okulun koridorundan geçip bahçeye çıktım. Korumaları gözüm göresi gelmiyordu. Arabaya doğru ilerledim. Kapıyı açlamarını bekledim. İsminin seyid olduğunu bildiğim adam, kapıyı acarken "babanız arabada sizi bekliyor hanım efendi" dedi.
Derin bir nefes aldım. Duymaktan hoşlanmayacağım şeyler duyacaktım. Yoksa babam, ırgat gözüyle baktığı bu köye adımını atmazdı.
Arabaya bindiğimde Seyid'in de dediği gibi babam beni bekliyordu. Çok sakindi. Zaten beni deli eden de bütün soğukluğuyla süren bu sakinliğiydi.
"Sare!...Gel kızım, benim küçük ve güzel kızım."
Karşısına oturdum. Bindiğim araba siyah özel minibüs olduğu için yüz yüze bakıyorduk.
"Ne istiyorsun benden baba?"
Direk olarak bana bakan gözleri kısıldı ve konuştu.
" Beni ne kadar da özlemişsin böyle? ' ufak bir gülme kıkırtısı çıkardı ve devam etti' eşyalarını topla eve dönüyorsun."

Babam bana yasaklar koyup her özgürlüğümü ellerinin arasında tutmasına rağmen Öğretmenlik yapmama hiç bir zaman engel olmamıştı.

İşine yarıyordu.

Çok prestijli bir kız çocuğu onun bütün pis işlerinin üstüne bir siper olabilirdi.

Bu isteğinin kısa süreli bir durum olduğunu düşündüm. Belki yeni bir mahkeme durumu belki başka bir şey?

KİMSESİZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin