O saniyeden sonra söylediklerinin çok da bir anlamı olmayacaktı benim için. Hala nasıl bu hale geldiğimizi anlamaya çalışıyordum.
Dean ve Jake de susmuş David'e bakıyorlardı.
- (David) İnsanlardan, yani insan kanından.
Cidden midem bulanmıştı.
Dayanamıyordum bu iğrenç garipliğe...Yavaş yavaş arkamı dönüp yürümeye başladım, sonra istemsizce koşmaya.
Nefes alacak bir yere ihtiyacım vardı.- (Dean) Alina, bekle!
- (David) Dean sen Alina'nın peşinden git çabuk. Daha sonra konuşalım.
- (Dean) Tamam!- (Jake) Ben de gideceğim.
- (David) Sen çocukların yanında olsan daha iyi olur.
Endişelenmemelerine yardımcı olursun.
Alina biraz sakinleşince gelip üst kata çıkarlar. Ama umarım hemen gelirler, yoksa.....
Bir tepeye ulaştım, oturdum ve manzarayı izledim.
Ne zaman kendimle ilgili bir şeyler daha öğrensem işler çok daha karmaşık bir hale geliyor.
Yeni kendimde eski benliğimi kaybetmek istemiyorum.Ağlıyordum.
Zamanı geri alacağını bilsem sonsuza kadar ağlardım ama olmuyor...- Alina!
O ani sesle bir anda arkamı döndüm ve Dean'ı gördüm. Nefes nefese kalmıştı.
- (Alina) Hey, iyi misin? Neden bu kadar koştun?
- (Dean) Belli değil mi, sana yetişmek için. Gelebilir miyim?
- Evet.
Üzgünüm kargaşaya sebep oldum ama sadece biraz yalnız kalmak istemiştim.
- Ben de bunun için geldim zaten, seni bu halde yalnız bırakamam. Nasıl hissettiğini anlıyorum.
Ben de öyle hissediyorum.
Ama şu an beraber ve güçlü olmamız lazım. Çocukların bize ihtiyacı var.
Ve bizim de birbirimize ihtiyacımız var.
Tamam mı?
- Tamam... Ama hemen gitmeyelim olur mu?
- Tamam, nasıl istersen. Çok güzel biryermiş bu arada.
- Evet, Katherine beni ilk getirdiğinde bu tepeyi görmüştüm. Burası gerçekten çok güzelmiş.
- Fazla uzak değilmiş, kendini kötü hissettiğinde buraya gelebilirsin, tabii benim de gelmem şartıyla.
Buraları bilmiyoruz ve burası kocaman bir orman, başına birşey gelebilir.
Yani şey, hepimiz için söylüyorum. Telefonumuzda yok zaten.
- Evet, o kötü işte.
- Ne yapalım biraz bekleyeceğiz. Stephen eve özel güvenlikli bir sistemle girmemiz için bir program üzerinde çalıştığını söyledi. Sonrada telefonlarımıza aktaracakmış. Birkaç gün daha sürecek sanırım.
- Bekleyelim madem......
- (Alina) Dean, hava kararmak üzere, artık gidelim mi?
- (Dean) Ah, cidden. Konuşmaktan havaya dikkat etmemişim. Hadi gidelim.Dean'le daha yeni yürümeye başlamıştık ki bir anda bir yol ayrımı gördük.
Ben sağa yöneldim, Dean ise sola.- (Dean) Hey, burdan gelmemişmiydik?
- (Alina) Burdan değil miydi? Gelirken yola bakmadın mı!?
- (Dean) Ben nereye geldiğimi bile bilmiyordum. Sadece seni takip ettim. Yolu senin bilmen gerekiyordu!
- (Alina) Hey!
- (Dean) Ne!
- (Alina) Şu an burada kavga etmek en son isteyeceğim şey.
- (Dean) Haklısın, tamam. Ama geçtiğin yollara bakmalısın.
- (Alina) İyi.
- (Dean) Sadece söylüyorum, sinirlerini biraz gevşet.Neden trip attığımı bilmiyordum ama sadece altta kalmak istemiyordum ve bilmiyorum emin değilim.
Evet sadece sinirim bozulduğu içindi, evet.Sol taraftan hızlı bir şekilde yürümeye başladım. O da iki metre kadar arkamdan geliyordu.
Bir süre sonra vücudumda çok şiddetli bir ağrı hissetmeye başladım.
Ama bu gerçekten normal değildi, zaten aralıklarla ağrılarım oluyordu ama buraya geldiğimden beri hiç ağrım olmamıştı.
Dean'e hemen söylemedim belki geçer diye ama geçmiyordu ve dayanamıyordum.
En sonunda Kemiklerimi büken bir ağrıyla yere yığıldım.
Dean adeta sıçrayarak yanıma geldi.- (Dean) Alina!? Sen iyi misin?
Ne oldu!?
- (Alina) Y-yine oluyor! Dean bu sefer cidden dayanamıyorum. Gidip yardım çağır!
- (Dean) Olmaz! Seni asla burada bu halde bırakamam ve evin yolunu da bilmiyorum. Havada karardı.
Tamam, hemen kolunu uzat.
- (Alina) N-neden?
- (Dean) Sırtımda taşıyacağım. Acele et!Kolumu zar zor kaldırdım ve gözlerim yavaşça kapandı.
- (Dean) Alina! Hey, Alina. Kahretmesin!
Yardım edin! Lütfen biri yardım etsin!Dean birkaç dakika boyunca koşup aynı zamanda çaresizce bağırıp, yardım istedi.
Ama bu sırada o da ağrı çekmeye başlamıştı.
Sonrasında dayanabildiği kadar dayansa da o da acıya yenik düştü ve Alina'yla beraber yere düştüler.Daha sonra karanlıktan küçük bir ışıkla beraber tanıdık bir ses geldi.
- (David) Alina! Dean!
- (Dean) Bize yardım edi...Ve Dean da bayılmıştı.
- (David) Katherine çabuk, iğne!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Onlardan Başka
Teen FictionAslında insan olmadığımı ve dünyanın öbür ucunda yaşamak zorunda olduğumu öğrendim. Şimdi ne mi yapmalıyım? Ben de bilmiyorum.