Kabullen

1.2K 36 20
                                    

Dakikalarca dudaklarımı dudaklarına hapsetmişti. Öyle derin, öyle içten öpüyordu ki, içim gidiyordu adeta.

Ben büyülenmiş gibiydim. Ağır ağır ayrılmıştı dudaklarımdan yumuşak dudakları. Yüzüme çarpan nefesleri nefesimi kesiyordu. Gözlerimi yavaşça açarken karşımda gördüğüm Jungkook'un yüzü parlıyor gibiydi. Aşk böyle bir şeyimiydi? İnsan aşık olunca o insana bakarken gözlerimi kamaşırdı? Aşık olunuyormuydu yoksa aşk mı gelip siz oluyordu. Aşk mı sizi yansıtıyordu, siz mi aşkı.

Dengelemeye çalıştığımız nefeslerimiz aramızda bulunan az bir mesafeyi açmamıştı. Gözleri gözlerimde beni koltuğa yapıştıran elleri omuzlarımdaydı.

Hafifçe doğruluğunu hissettim yaşadıklarımızı etkisinden çıkamamış olsam da. Elleri iniyordu omuzlarımdan. Bakışları gözlerimden kayıp gitmişti şimdi. Sanki güzel bir rüya gördük ve şimdi o rüyadan uyanıp gerçek hayata bakıyorduk. Biliyorum bunu en çok hisseden Jungkook'tu ama ben böyle hissetmek istemiyorum. Ben bu rüyadan hiç uyanmak istemiyordum. İnatla bakıyordum bana bakmayan gözlerine.

Geri çekiliyordu. Ne yaptığına inanamaz bir hâl vardı üzerinde. Tam arkasında bulunan kütük görünümlü yer sehpasının üzerine oturmuştu. Korkuyordum, az önce yaşadıklarımızı hiçe sayacak diye korkuyordum.

Dakikalarca korku dolu bakışlarımla izledim sadece onu, ama bir kere bike kafasını kaldırıp bana bakmadı. Dakikalardır bakışları yerde, öylece duruyordu.

Konuşamayacak kadar hem utanıyor hemde benden uzaklaşacak diye korkuyordum. Derin bir iç çektiğini duyduğum anda kısa bir süre nefesimi tuttuğumu fark etmiştim. Söyleyeceklerine kendimi hazırlamak ister gibiydim.

Jungkook: Bu.. hiç yaşanmamalıydı.. ama böyle söylemekte fayda etmiyor, biliyorum. Bundan sonrası için bir beklentin olmasın sadece. Ben abine bir söz verdim. Sözümü tutup burdan kısa sürede gidinceye dek bir birimizi görmemeye gayret edelim.

Cümlesi biter bitmez ayağa kalkmış, sert adımlarla yürümeye başlıyordu ki, acıyan ayağımı umursamadan ayağa fırlamış bir anda arkadan kollarımı beline dolamıştım. 'Beni bırakma' der gibi sımsıkı sarılmıştım beline. Bir anda aklımı, kalbimi benden koparıp öylece gidemezsin demek istiyordum ama konuşamıyor, sadece sessizce ağlıyordum.

Başımı sırtına yaslayarak kollarımı daha fazla sıkılaştırdığımda ellerini önünde birleştirip bırakmak istemiyorcasına, sıkıca tuttuğum ellerimin üzerine yerleştirmişti. Zorlamıyordu, ayırmaya çalışmıyordu. Okşuyordu ellerimi. Öylece okşuyordu... 'Seni bırakmak istemiyorum' der gibi okşuyordu ellerimi...

Bu hareketi biraz olsun beni rahatlatmıştı. Elleri ellerimin üzerinde duruyordu, yavaşça belini sardığım kollarımı indirmiştim. Yanaklarından süzülen yaşlar artıyordu. Serbest bıraktığım kuşum hemen benden kaçıp gidecek gibi hissediyorum.

Jungkook o sırada bana doğru dönmüştü. Göz yaşlarımı inceliyor gibiydi. Gözlerim o kadar hızlı dolup taşıyordu ki benden gidecek korkusuyla, hiç bir şey göremiyordum.

Bir anda yanaklarımda dudaklarını hissetmemle duraklamıştım. Aniden ağlamam dinmişti. O benim göz yaşlarımı öpmüştü... Jungkook beni acımdan, korkumdan öpmüştü...

Dudakları ayrıldığında yanağımdan hızla gözlerimi kırpıyordum bulanıklığı gidere bilmek için. Yüzünde ne yapacağını bilemez bir ifade vardı.

Gözlerinde kendimi görüyordum. Hissediyordum, onunda bana karşı hisleri benim ona hissettiklerimden farksızdı. Ama abim... abim Jungkook'un bana adım atmasına engeldi.

Göz yaşlarım durulduğunda elimle hafifçe yüzümü temizleme gereği duymuştum. Bu sırada ufak bir boğaz temizleme ardından Jungkook konuşmaya başlamıştı.

Mafya abinin arkadaşına aşık olursunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin