Şarkı: LİNKİN PARK-NUMB
Sinirle bana baktıktan sonra birden merdivenlerden yukarı hızlıca çıkmaya başladı.Kalbim korkudan yerinden çıkacakmış gibi oldu.Karşımda dikildi ve gözlerimin içine dikkatlice baktı.O kadar dikkatli baktı ki korkmama sebep oldu.
"Sana söylenileni neden yapma gereğini duymuyorsun, özellikle de ben söylüyorum?" dedi sakin bir şekilde.Bu sakinlik altından birşey çıkacak diye çok korkuyordum.
Bir eli yavaşça saçıma gitti ve saçımı arkaya attı.Ben heykel gibi dikilmiştim ve hiçbir şey söyleyemiyordum.Cevap vermedim ve şaşkınlıkla ne yapacağını bekliyordum.Belimden tutup kendine aniden çekince neye uğradığımı şaşırdım.Gözlerinin içine daha fazla bakmak için çabaladım ama yapamadım, başımı önüme eğdim.Kollarım onun benim belime sarılan kollarının üzerindeydi ve uzaktan bakan biri bizi sevgili zannedebilirdi.
"Yüzüme bak!" diye emretti sessizce.Utandığım için başımı göğsüne yasladım.Çenesi tam başımın üstündeydi.
"Yüzüme bak dedim" diye fısıldadı kulağıma.Belimdeki eli sırtımı ve belimin kıvrımlarını okşamaya başladı.Vücudum anında kasılırken kollarını sıktım ve başımı kaldırıp, kaşlarımı çatıp yüzüne sinirle baktım.Gözlerinin bu kadar güzel olduğunu bilmiyordum ve gözlerinin buğulandığını farkettim.Çenesini alnımın yan tarafına yaslayınca gözlerimi kapattım.O an ki duygu karışımıyla ne yaptığımın farkında bile değildim.Belimdeki bir eli enseme gitti ve yavaşca yüzümü yüzüne hizaladı.Gözleri dudaklarıma kaydığında biranda bayılacak gibi oldum ve ona daha çok tutundum.Bu hareketimle daha çok bana yaklaştı ve ne olduğunu anlamadan dudaklarıma kapandı.Ellerimi göğsüne koyup hemen itmeye çalıştım ama izin vermedi.İlk defa böyle bir şey yaşamıştım ve elim ayağım birbirine girmişti sanki.Ellerim benden bağımsız saçlarının arasına kaydı ve tutamlarıyla oynamaya başladı.Sonat'ta buna karşılık daha çok kendini bana bastırdı.Zorla ilkimi elimden almıştı.Artık nerdeyse bir öpüşmeyle tek beden haline gelmiş sayılırdık.Dudaklarımız hala şehvetle birbirinden ayrılamazken sırtımda hissettiğim acıyla kendimi geri çektim ve gücümü kaybetmiş gibi oldum.Sonat hala o ifadesiz tavrıyla yüzüme bakıyordu.Nefesim kesilecek kadar acı hissedince elim arkaya gitti ve sırtıma saplanmış bıçağı kavradı.Şaşkınlık içinde ağzım açık kalırken hem ağlamaya başladım hemde yere yığılacak gibi oldum.
"Hayır, bunu bana yapamazsın.Hayır,hayır yapamazsın!"
Birden yataktan sıçradım ve Sonat'ın yanımda, yatağın başlığına yaslanmış, kolları bağlı bir şekilde uyuduğunu gördüm.Rüya görmüştüm.Kendime gelememiştim hala.Alnım ter içinde kalmış ve saçlarım yapış yapıştı.Birden sıçrayınca onu da korkutmuş olacaktım ki uyku sersemliğiyle ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
"Ne oldu?" dedi.Bağlı olan kollarını açtı ve bana biraz daha yaklaştı.Ben gördüğüm rüyanın etkisinden çıkamadığımdan dolayı Sonat'tan uzaklaştım.O da ne olduğunu anlamadı ve gözlerini devirerek yataktan kalktı.
"Ben gidiyorum çok bile kaldım" dedi ve komodinden arabasının anahtarını alıp gitti.Ben de rüyanın etkisinden çıkmak için duş alacaktım.Bugün seminer vardı ve onun için hazırlanmam gerekliydi.Seminerde hepimiz aynı kıyafeti giyiyorduk ve ben bu kıyafetlerle hiç rahat edemiyordum.Beyaz okul gömleği ve siyah mini dar etekle birlikte kırmızı bir fular takıyorduk.Kıyafetlerimi dolaptan alırken birden olduğum yerde kaldım.Ben dün gece ne ara yatağa gelip uyumuştum? Ağzım açık kalırken yine Sonat'a sinir olmuştum.Nasıl uyuduğumu deli gibi merak ediyordum ama hazırlanmazsam geç kalacaktım.
Okula bu kıyafetlerle girince herkesin dikkatini çekmekten nefret ediyordum.Hızlıca konferans salonuna girdim ve Dilara'yı buldum.
"Günaydın canım" dedi yine sevecen sesiyle.
"Günaydın tatlım benim.Neler yaptın bakalım?" diye sordum.
"Beni bırak asıl haberler sende.Sonat'la neler oldu anlat bakalım"deyince ruhum bedenimi terkediyormuş gibi oldu ve bunu bütün okula anlattığını düşününce beynimde şimşekler çaktı.
"Nasıl? Sen nerden biliyorsun? Herkesin haberi varmı? Kim söyledi sana?"
"Sakin ol be kızım, Sonat'ta bilekliğin kalmış onu alacakmışsın öyle dedi." deyince rahat bir nefes aldım.Bilekliğimi kolumda aradım ve olmadığını daha yeni farkettim.Kızlar hazırlanırken Sonat'ın yanına uğrayıp bilekliğimi almak için merdivenlerden çıkıp sınıflarına gidiyordum.Eteğimi çekiştirmekte başıma belaydı.Sessiz koridorda ilerlerken birden karşıma Anıl Hoca çıktı.Anıl Hoca okulun en genç ve kızlar arasında en çok sevilen esmer, yeşil gözlü ve kaslı bir hocaydı ama hiçbir zaman ona o gözle bakmadım.Selam verince baştan aşağı bir süzdü beni.
"Arın.Bu ne güzellik?" dedi hala beni incelemeye devam ederken.
"Teşekkür ederim hocam" dedim sevimli bir ifadeyle.
"Fiziğinin bu kadar güzel olduğunu bilmiyordum." deyince yanaklarımın ısındığını hissettim.Yine teşekkür edecektim ki ukala beyefendi yine işimize karıştı.
"Bu kadar iltifat yetmez mi hoca?" dedi saygısızca.Benim gözlerim iri iri olmuş ona bakıyordu.
Anıl Hoca hiçbir şey demeden yanımızdan uzaklaştı.
"Ne saygısızsın sen be" dedim tiksinerek ona baktım.
"Biliyorum" dedi yine sinir bozucu tavrıyla.
"Bilekliğimi ver de gideyim seminerim var" dememle itiraz etmeden elimin içine bıraktı.Hayret eder bakışlarımı alt sınıflardan bir kız böldü.
"Arın,Semih seni 208'e çağırıyor.Önemli birşey varmış." demesiyle hemen Sonat'a döndüm.O da sinirle solumaya başladı.Kız yanımızdan ayrılınca Sonat bana yöneldi.
"Korkma sakın yanında ben varım" dedi ve elimden tutup yürümeye başladı.Eli elime değince gördüğüm rüya aklıma geldi ve tüylerim diken diken oldu.Korkudan itiraz edemedim ve titreyerek birazdan olacakları bekliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEN SENİN BİLDİĞİN KIZLARDAN DEĞİLİM
Random18 yaşına girmek üzere olan lise son sınıf öğrencisi bir genç kız.Erkekler hakkında ufacık bir fikri olmayan ve ancak kitaplardan ve filmlerden bildiği kadarıyla erkekleri tanıyan bir kız karşı cinsle nasıl başa çıkabilirdiki?