Yoongi ve kuklası karanlık koridorda ilerliyordu. Kukla, etrafına meraklı gözlerle bakarken nereye gittiklerini sormak istiyordu, ancak onu yaratan nereye gittiğini bildiği için gidene kadar sabretmeye çalışıyordu.
Yatak odasını anımsatan bir odaya geldiklerinde Yoongi durup kapıyı açtı ve diğer gence baktı; o da ona bakıyordu.
"İçeri geç."
"Siz...?"
Yoongi bir şey demeden başka bir odaya doğru ilerledi. Kuklası ise kapıya baktı bir süre. Sonraysa içeri girdi ve o içeri girer girmez kapı kendi kendine kapandı. Kapanan kapıyı umursamadan yatağa doğru ilerledi ve oturdu. O sırada komodinin üzerindeki telsizden bir ses geldi.
"Lütfen yatağın içine girin."
Kalkıp yorganı açtı ve yatağa yatıp üzerini örttü. Yatağın yumuşaklığından olsa gerek, gözleri bu rahatlığa dayanamayıp kendi rızası olmadan kapandı. Bir süre sonraysa uykuya daldı.
O an aniden lambanın ışığı kendi kendine titremeye başladı ve en sonunda tamamen söndü. Kendi kendine yere düşüp kırılınca, çocuk aniden irkilerek doğruldu ve oturur pozisyona geldi. Sesin kaynağını bulmak için etrafına bakındı, ancak içerisi karanlık olduğundan hiçbir şey doğru dürüst görünmüyordu. Komodinin üzerindeki feneri aldı ve açıp etrafa doğrulttu, yerde paramparça olmuş bir şekilde duran lambayı görünce birisi olabileceğini düşünerek yataktan kalktı, etrafı iyice bir taradı. Ama herhangi bir insan izine rastlayamadı.
Tam yeniden yatağa gideceği sırada arkasından bir fısıltı sesi duydu. Bu ses ona "Buraya gel," diyordu. Çocuk fenerle birlikte arkasına döndü, kimse yoktu. O ses yeniden geldi; "Yanlış yöndesin."
Yeniden arkasına döndü, yine bir şey yoktu. İyice kafası karışmışken dolaptan tıkırtılar gelmeye başladı. Ne olduğunu merak ederek dolaba ilerledi ve direkt olarak açtı. Karşısında beliren korkunç kadınla birlikte bir çığlık atıp geriye doğru sendeledi ve düştü. Kadın, çocuğun üzerine doğru gelmeye başlarken, o da oturduğu yerden kendisini geriye doğru sürüyordu. Sırtı yatakla buluştuğunda yutkundu. Yolun sonuydu artık. Daha yeni var olmuştu, ve hemen ölecekti.
Üzerine hücum eden çaresizlik hissiyle derin bir nefes verdi ve kadının yanına kadar gelmesine izin verdi. Kadın, cebinden bir bıçak çıkarıp eğildi, bıçağı çocuğun boynuna dayadı. Tam o anda açılan ışığın ardından gelen sesle ikisi de irkildi.
"İşlem başarıyla sonuçlandırıldı."
Kadın kalkıp hiçbir şey söylemeden açılan kapıdan çıktı; çocuk ise arkasından bakmakla yetindi. Hiçbir şeyi algılayamıyordu. O kadın neden dolabının içindeydi? Neden ona saldırmıştı? Neden ışıklar açılınca gitmişti? Belki de ışıktan korkuyordu, kim bilir?
Kukla, biraz rahatlamış bir şekilde yerinden kalktı. En azından ölmemişti, bu iyiydi.
O da açık olan kapıdan çıktı. Efendisinin olduğu odaya gidecekti ki; Yoongi'nin odadan çıkıp ona doğru gelmesiyle durdu.
"Seni odana götüreyim."
Kuklanın göz bebekleri korkuyla büyüdü. Daha az önce odasındayken korkunç şeyler yaşamıştı. Bir daha aynısı olsun istemiyordu.
Yoongi de bunu anlamış gibi başını salladı.
"Merak etme, sana göz kulak olması için birini yollayacağım yanına."
Çocuk rahatlamışçasına bir nefes vererek başıyla onu onayladı. Ardından da efendisinin onu odasına kadar götürmesine izin verdi.
~💃🏼🎟🎗💃🏼~
Bunlar hariç; 448 kelime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dance Till You're Dead / Sope - Belki Text Olur, Belki Olmaz
Fanfic"Sadece dans et bebeğim." ~ Yoongi, Hoseok'un yaratıcısıydı; Hoseok ise onun emirlerine uymak zorunda kalan bir kukla... ~Yaratıcı - Dansçı / Kukla au~ ~Semegi ~Ukeseok