Merhaba, buraya lütfen okuduğunuz tarihi bırakır mısınız? İlk kez böyle bir hikayeye başladım. Umarım beğenirsiniz.
Fotoğraftaki Diana.
...."Hayır! Onu, benden alamazsınız. O, benim canım. O, benim kanım. O, benim. Lotusun üzerine yemin ederim ki canınızı alırım. Bu şehri başınıza yıkarım sizin!"
O görkemli adama ne olmuştu şimdi? Ben size söyleyeyim; bir sikim olmamıştı. Sorunda buydu ya zaten. Kalkması gerekirdi. Yeri, göğü inletmesi. Ama şu an içinde bulunduğu durum tam olarak çaresizlikti. Cehennemin derinliklerinde ki zindanda büyük çembere asılı duracak şekilde kelepçeliydi. O görkemli, karanlık Tanrıyı böyle görmek şaşırtıcıydı. Neden izin veriyordu peki yapılanlara? Ağzından çıkabilecek tek bir büyü cümlesiyle değişebilirdi her şey. Şu an ki durum tepetaslak olabilirdi. Evet, tamam o bir şeytandı ama herkes biliyordu ki damarlarında tüm yaratıkların kanı akıyordu. Yani bu şekilde bütün şehre sahipti zaten. Büyü yapmak onun için sorun değildi. Gücü, otoritesi sorgulanamazdı. Ama yapmıyordu. Neden?
Neden canından çok sevdiği bebeğini bu büyücü bozuntularının elinden almalarına izin veriyordu?
"Kız bizimle gelecek Edna. Anlamıyor musun? Burası o içindeyken tehlikeli. Şu an her şey güllük gülistanlık gelebilir ama biliyorsun ki büyüdüğünde her şeyi yıkabilir. Ya ölecek ya da bizimle gelecek. Eminim ki ölmesini istemezsin."
Nasıl isteyebilirdi ki böyle bir şeyi? Ondan kalan tek şeydi o bebek. Boğuk güçlü bir sesle bağırdı.
"Almayın. Beni alın. Onu benden koparmayın. Kızımı almayın benden! Düzeltebiliriz Bert. Büyüdüğünde kehaneti gerçekleştirmek zorunda değil. Başka bir şey buluruz. Hep bulduk."
Magnus ailesinin, başindaki Bert aynı şekilde düşünmüyordu. Bu bebek tehlikeliydi. Ya kendisi ve ailesiyle buradan uzak, güçlerini bilmeden yaşayacaktı ya da ölecekti. Aslında dostuna iyilik yapıyordu. Kendince.
"Bu söylediğine kendin bile inanıyor musun? Gitme zamanı geldi Edna. Onu götürüyorum ve kimse engel olamaz. Sen dahi."
Büyücü, Ednanın onunla vedalaşmasına bile izin vermeyecekti. Kendi de sırf dostunun kızı ölmesin en azından hiçbir şeyi bilmeden yaşasın diye kendi evini terk ediyordu. Her şey bu boyutta yaşayanlar içindi.
Edna tekrardan güçlü ve acı bir şekilde bağırdı. Böyle olmamalıydı. Kılını kıpırdatamıyordu. O, zaten ellerinden kayip gitmişti ve şimdi bebeğine de aynısı oluyordu.
"Yemin ederim seni ve kızım Dianayı bulacağım. Ölmek için yalvaracaksın bana!"
Bert, üzüntülü bir şekilde gülümsedi. Tanrılar bu konuda arkasındaydı. Edna onları asla bulamayacaktı. Arkadaşına yardım ettiğini düşünürken ihanet ediyordu farkında değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY IŞIĞI
Viễn tưởngMelekler, Şeytanlar ve daha bir sürü yaratıklar. Diananın babasını arayış hikayesine kesinlikle katılmalısınız çünkü o arayış yollarında o kadar çok şeyler olacak ki... Bu kitap küllerinden doğan bir Şeytan, ve o Şeytanın belki de sonu olacak Ay ta...