0.4

83 4 3
                                    

Sinir küpü olmuş bir şekilde yerimde duruyorken Daph ayağa kalktı ve kolumdan tutup, "Biz biraz markete gidelim. Canım çikolata çekti." dedi ve beni sitenin çıkışına doğru çekiştirmeye başladı. Tam adımımı atacağım sırada Scott'ın sesini duydum. "Ufaklık?"

Ağlamak üzereydim. Ciddi ciddi aglamak üzereydim!

Dönüp ona bakmadan başımı kaldırdım ve derin bir nefes verdim. Daphne canım arkadaşım beni kurtarmak adına, "Efendim Sco-" derken Scott söze girdi. "Sen değil."

Gözlerimi açıp sakince ona bakarken beni inceliyor gibiydi. Gözleri önce bedenimde gezindi, ardından yüzüme çıkıp gözlerime baktı. Son olarak bakışları dudaklarımda oyalanıp yine gözlerime çıkarak, "Sen otur yani. Benim sigaram bitmiş, birlikte gideriz." dedi ona kısaca bakıp.

Gözlerimi yere indirdim. Scott ile markete mi gidecektim? Bunu ben yapmasam olmaz mıydı?

"Oo Stell. Bak işte konuşursunu-" diye Jake konuşacakken Daph çoktan yanına vardı ve omzunu sıktı gülerek. Eric, Jake'e öldürücü bakışlar atarken Scott ayağa kalktı. Yanıma geldi ve normale nazaran daha yakın bir şekilde yanımda durdu. Aramızdaki kol temasından dolayı fazlasıyla açık olan karnım soğuk rüzgarın etkisiyle üşümesi gereken yerde kasıldı ve daha da yanmaya başladı.

Göbek deliğimdeki piercingin soğuğu bile etki etkezken Marcus konuştu. "Abla bana cips alsana."

Kafamı salladım ve Scott'a baktım. Aramızda fazla bir boy farkı olmaması işime gelirken Jake'in ağzını kapatan Daph bana bakıp, "Çikolatamı unutma." diyerek gülümsedi. Kafamı sallayarak arkaya doğru döndüğümde çıkışa ilerlemeye başladım.

Arkamdaki varlığını hissediyordum ve bu gerilmeme sebep oluyordu.

"Hangisine gidelim." diyen sesini duyduğumda kapıdan çıkan bedenine baktım. "En yakın olanına."

Son kez ona bakıp arkamı dönüp yürüdüğümde güldüğünü hissettim. Sinir kat sayım yüzde bine çıkarken sakin kalmaya çalıştım. Fakat hızlı bir adım atıp artık yanımda yürüyen bedeni buna biraz da olsa engel oluyordu. Tabii geçtiğimiz ıssız sokaklar da buna dahildi.

Sonunda markete vardığımızda sensörlü kapılar açıldı ve içeriye girdik. Direkt içecek reyonu karşımıza çıktığında oraya yöneldim. "O büyük kolayı tek başına mı bitireceksin?" diye alayla karışık sorduğu soruya alayla cevap verdim. "Tabii çocuklar olmasa denerdim. Ne de olsa sigara yemeye benzemez." dediğimde bozulsa da belli etmedi ve gülümsedi.

Aynı şekilde gülümseyip ilerledim ve cips reyonlarının bulunduğu yere geldik. Hangisini seçsem diye düşünürken arkamdaki yakın temasını hissetmemle dumura uğradım. Sırtımla, göğsünün arasında az bir mesafe kala durdu. Yavaşça kulağıma eğildi ve nefesini verdi.

Fakat ben nefes alamıyordum.

Zar zor kurumuş boğazımı ıslatmak için yutkunduğumda yavaşça kolunu, şans eseri en sevdiğim cipse uzatıp aldı ve hafif geri çekildi. Ben hâlâ yaşadığımız durumun etkisindeyken sesini duydum. "Bu güzel gibi."

Benimle dalga geçiyor olmalıydı.

Evet evet. Benimle dalga geçiyordu.

Kafamı iki yana sallarken başımla onayladım. Ardından bu reyondan bir an önce çıkmam gerektiğini kendime tekrar ederken arkama bile bakmadan yürüdüm. Nereye yürüdüğümü bilmezken bir anda duraksadım. Etrafıma baktığımda çikolata reyonundaydım. Herkese birer tane çikolata alıp kendime de aldıktan sonra tam gidiyordum ki, "Sporcu musun?" dedi Scott.

Ona döndüm ve, "Ne alaka şimdi?" diyerek kaşlarımı çattığımda bedenimi süzdü. Gözleriyle karnımı işaret ederken gülümsedi. "Kaslar diyorum." dediğinde gözlerimi devirmemek için zor durdum. "Voleybolcuyum." diyerek arkamı döndüm ve kasaya yöneldim.

Onu beklemeden yürümemden sinir oluyordu umarım çünkü bilerek yapıyordum.

Kasada sigarasının ismini söyleyerek kartından parasını çektirdi. Sıra aldıklarıma gelince kasanın yanından plastik bardak alarak kasadaki çocuğun geçmesini bekledim.

Çocuk bana gülümseyerek bakıyordu. Tatlı bir gülümsemeydi bu. Aynı şekilde gülümserken yiyecekleri poşetliyordum. Parasını ödedikten sonra tam adım atacaktım ki, "Pardon?" dedi kasadaki yakışıklı çocuk. Ona bakıp, "Buyurun?" dediğimde güldü ve yanımıza geldi. Kasada başka müşteri olmadığından yararlanarak karşıma geçti ve, "Yanlış anlamayın, sadece bilmek istedim. Adınız nedir?" diye kibarca sorduğunda ufak bir tebessüm ettim ve, "Stella." dedim.

Yakasının biraz aşağısındaki karttan ismine baktığımda, "Memnun oldum Hardin." dediğimde güldü ve tam bir şey diyecekti ki bir boğaz temizleme sesi duydum.

Scott, Hardin'e bakarken yaklaştı ve, "Ben de Scott." dedi gülümseyerek.

Normal bir gülümseme değildi bu. Karşısındakini daha çok korkutmak ister gibi bir gülümsemeydi. Hardin gülümsedi. "Abisisiniz galiba." dediğinde gülmemek için dudaklarımı dişliyordum. "Evet abim." diye konuştuğumda Scott bana baktı ve güldü. Elimdeki poşetleri alıp kolunu omzuma attı ve, "Hadi abiciğim. Geç oldu." dedi.

Ardından beni kapıya doğru çekiştirirken sonunda marketten çıktığımızda omzumdaki kolunu hızla çektim. "Ne yapıyorsun?" dediğimde sırıttı. "Kardeşime iyilik yapıyorum. Çocuk tam bir yavşak." diye konuştu. Gözlerimi devirip yürüdüğümde yine ıssız ve karanlık sokaklara girmiştik.

İnsan şuraya aydınlansın diye bir ışık falan yapar, bu ne?

Scott yanımda yürürken elinden poşetleri almaya yeltendiğimde, "Sen yorulma abiciğim. Ben taşırım." dedi sesindeki kinaye ile. Sahte bir şekilde gülümsedim.

Son yorolmo obocoğom. Bon toşorom.

İçimden dediğim şeyle kıkırdadığımda bunu yapmaya bayıldığımı fark ettim.

Sessiz sokakta yürürken bir anda durdu. Poşetleri yere bıraktı ve ona bakan gözlerime bakıp birkaç adım ötemizde duran üstü arkaya eğik duvara beni yavaşça itekledi.

Ne olduğunu daha anlayamamışken ellerimi başımın üstünde tek eliyle sabitleyip diğer eliyle de belimden kavradı. Çıplak elini hissettiğim karnımdan kasıklarıma bir sıvı aktığını hissettiğimde bir küfür savurdum içimden. "O sensin." diye fısıldadı sessizce dudaklarıma nefesini vererek.

"O sensin biliyorum Star..."

▪︎
▪︎
▪︎
▪︎

Red Dreams/TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin