Etkisinden zor da olsa çıkıp sahaya geçtim. Eric, topu bana atınca takımlara ayrıldık.
"Ben, Daph ve Marcus'u alıyorum." dediğimde üçe üç olmuştuk. Açık saçlarımı at kuyruğu topladıktan sonra halka küpelerimi düzelttim ve sahanın başlangıç çizgisine gittim. Derin bir nefes alıp topu olduğum yerden biraz ileri havaya atıp sertçe vurarak karşı tarafa yolladım.
Sert topu parmaklarıyla karşılayamayan Jake topu yere düşürdüğünde bir küfür savurdu. Gülümsedim ve elleri beni bekleyen Marcus ile Daphne'ye karşılık verip tekrardan topu aldım.
Sakin bir şekilde aynı hamleyi yaptığımda bu sefer topu Scott karşıladı ve filenin hemen dibindeki Eric'e gönderdi. Eric topu parmak pasıyla havada süzdürürken Scott ve ben aynı hızda koşuyorduk.
Ben block yaptığım sırada smaç vurduğu için top elimden sekti ve kendi sahalarına düştü. İşte böyle!
Sayı yine bizdeydi.
Gülümseyip Scott'a baktığımda sahte bir biçimde gülümseyip yerine geçti.
Servis sırası yine bendeyken mutluluk oranım biraz da olsa artmıştı. Onu yeniyordum.
Yine servisle oyuna başladığımda tam filenin dibinde onların tarafına düşüyordu ki son anda Scott zorla kurtarıp Jake'e attı. Demek oluyordu ki pasör yani Eric topu bizim tarafa göndermek zorundaydı. Ya smaç atacaktı ya da parmak pasıyla şaşırtacaktı.
Önlere doğru geçtiğimde Eric'e gelen pası parmak pasıyla bize gönderdi. Bu sefer karşılayan ben oldum ve Daph'e pas attım. Filenin dibindeki Daph ise bana hızlı atak yaptığında koşarak ileri doğru yükselip elime gelen topa sert smacı vurmamla Jake'in kafasına geldi. Ufak bir kahkaha attığımda kafasından seken top Scott'a gitti ve tam smacı vuracağı sırada onunla birlikte yükselmemle engel oldum fakat top benim elimden dışarı gitti.
Olsundu, öndeydik.
Scott bana baktı ve muzipçe sırıttı. Suratım ona karşı 'bravo' şeklini alırken topu aldı ve ilk servisi atmak için sahanın başlangıcına gitti.
Topa alttan servis vurarak bizim tarafa gönderdiğinde Marcus karşıladı ve Daph'e attı. "Aferin Marc!" diye bağırıp fileye koştuğumda smaç vuracağımı sanan Jake ve Eric bana block yapmak için yükseldi fakat son anda vurusumu gevşeterek plase yapmamla sayı yine bize geçti.
Sevinçle Marc ve Daph'e sarılırken Scott'ın bana baktığını hissederek ona döndüm. Gözleri parlamış bir şekilde beni baştan aşağıya süzdüğünde oyuna devam ettik.
Yaklaşık yirmi beş dakikanın ardından yorulmuştuk ve ara verdik. O sırada karşıdaki küçük tekelden su alıp kana kana içiyordum. Buz gibi su çok iyi gelmişti fakat o kadar iştahla içiyordum ki üstüme biraz dökülmesiyle, "Hay senin!" diye sessizce tısladım. Aslında soğuk iyi gelmişti fakat içime giydiğim siyah sütyenimi belli ediyordu.
Hızlıca içim belli olmasın diye tişörtümü elimle tuttum. Fakat yine de belli olması küfürler savurmama sebep oluyordu.
Ve tabii önüme geçen Scott da.
"Iyi misin?" diye sorduğunda üstümün halini daha görmemiş olması biraz da olsa rahatlamama sebep oluyorken cevapladım. "Iyiyim?" dediğimde gözleri üstümde gezindi. Pür dikkat ona bakıyorken dudağının üstünün hafifçe kıvrıldığını gördüm. "Ufaklık?" dedi ıslanan yere bakarken. "Bana şunu demeyi keser misin?" dedim gözlerimi kaçırarak. "Islanmışsın." dediğinde gözlerim pörtlemişti sanki.
Söylediği şeyin farkında mıydı bilmem ama bunun yarattığı etki vücuduma bir dalga yayılmasına sebep oldu. Kasıklarımın sızladığını hissederken dilim tutuldu sanki. Gözlerine bakarken konuşamıyordum bile.
Biraz daha yaklaşması yüzünden gözlerim bulandı sanki. Kulağıma eğilip fısıldadı. "Sırılsıklamsın ve bu," dediğinde gözlerim kapanmıştı. Gerçekten bunları yaşıyor muydum yoksa rüya falan mıydı? "Muhteşem..." diyerek sözünü bitirdi fakat geri çekilmedi. Nefesimi tutmuş, onu bekliyorken ellerimi göğüslerine koyup hafifçe ittirdim. "Ceket bulmalıyım." dedim gözlerine bakmadan ve eve doğru hızlıca yürüdüm.
Arkamda ise gülümsediğini hissettiğim birini bıraktım.
Eve girdiğimde tuvalete gittim ve kapıyı kilitledim. Üstümdeki ıslanan tişörtü hızlıca kurutma makinesine koydum ve ayarını en hızlıya getirdim. Kapağı kapalı klozete oturduğumda telefonuma gelen bildirime baktım.
thescott: Umarım üstünü çıkarmışsındır.
thescott: Öyle ıslak durup üşütmeni istemem:)
starinsky: Çok düşüncelisin ama sağ ol.
thescott: Çıkardın mı yani?
starinsky: Sana ne?
thescott: Sadece merak ettim sakin ol küçük;)
starinsky: Çıplağım evet:)
Madem oyun oynuyordu, ben de oynardım.
thescott: Aa, böyle söylenir mi ama ufaklık?
thescott: Yakışıyor mu senin gibi kibar ve ufak bir kıza?
starinsky: Sana bu ufaklığın asla ufak olmadığını göstermemi ister misin:)?
thescott: Ne?
~starinsky sent you a photo~
thescott: Sen..
thescott: Eve çıkıyorum, sonra konuşuruz.
starinsky: Sanmıyorum ama iyi geceler:)
thescott seen*
▪︎
▪︎
▪︎
▪︎
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red Dreams/Texting
AcakStarinsky: Merhaba. Thescott: Selam? Starinsky: Tanışabilir miyiz? Thescott: Tabii fakat, kimsiniz? Starinsky: Şu anda kim olduğumu söyleyemem fakat gizli bir izleyenin diyebilirim. Thescott: Maalesef kim olduğunu bilmediğim biriyle konuşamam. Star...