İkinci Bölüm - Belirti

1.1K 47 2
                                    

...

Sadece acının içimde aktığını hatırlıyorum. Neden böyle birşey olduğu hakkında hiç bir fikrim yoktu. Sadece iliklerime kadar hissettiğim bir acı ve karanlık.

"-Tolunay. İyi misin ? Noldu lan ? Açsana gözünü."

Azda olsa kendime geldiğim sıralarda duyduğum kelimelerdi. Gözlerimi çok azcık aralayabilsemde hiçbir fiziksel aktivitede bulunamıyordum. Kısacası felç olmuş gibi hissediyordum.

Pamir beni kaldırmaya çalışırken vücut ısımın aşırı derecede sıcak olduğunu hissetti. Hemen ambulansı aramak için elini telefonuna götürdü. Fakat telefon çekmiyordu. Sesli bir şekildi küfür ederek telefonu fırlattı. Elinde soğuk su dolu olan bir şişeyle geldi. Suratıma, boynuma ve kollarıma suyu döktü. Ama vücudum o kadar ısınmıştıki su hemen buharlaşmıştı. Pamir neler olduğunun farkında değildi. Ama normal birşey olmadığının ikimizde farkındaydık.

Bir süre sonra o simgeyi gördüğüm zamanki gibi birden canım yandı. Fakat bu sefer kısa sürdü ve kendime gelmiştim. Ve nasıl olduysa kendimi çok dinç ve enerji dolu hissediyordum. Pamir kolumdan tutup beni ayağa kaldırdı.

"-İyi misin kardeşim ?"

"-Çok iyiyim. Nasıl bilmiyorum ama korkmaya başladım. Bir yolunu bulup bunu durdurmalıyız Pamir. Daha kötüye gidebilir.

"-Haklısın. İyileşeceksin adamım. Bunun için çabalayacağım."

Pamir'in ağızından:

Tolunay'a neler olduğu hakkında hiç birşey düşünemiyordum. Ama o simgeyle, sadece onun ailesinin bilgilerinin olmaması ve vücut ısısının aşırı yükselmesi ve bu kadar acı içinde kıvranmasının bir bağlantısı olmalıydı. Bu çok belliydi. Ya Tolunay'da kötü bir hastalık vardı ya da bu sadece bir rastlantıydı. Ama ne olursa olsun bunu bulacaktım ve Tolunay'ı iyileştirecektim.

Bilgisayar başına oturdum ve belirtilerin hangi hastalığa ait olduğunu araştırmaya başladım. Tolunay, ailesiyle ilgili bilgileri araştırırken ben ise bu olayın ne olduğunu çözmeye çalışıyordum. Sabah 07:30 a kadar çalıştık, araştırdık, çabaladık. Sonuç sıfır.

"-Tolunay bu kadar yeter. Yorma kendini. Biraz yat uyu. Yarın rahat kafayla birşeyler yapmaya çalışırız."

"-Haklısın. İnternette bulacağımız birşey yok. Herkes saçma sapan şeyler uyduruyor. Ailemle ilgili ise hiçbirşey yok. Soyadımın bir anlamı bile yok. Neyi arıyorsam artık. Neyse ben odama geçiyorum. İyi geceler."

...

Tolunay'ın ağzından;

Sabah suratımda hissettiğim ıslaklık kulağıma doğru süzülmeye başladı. Bir süre sonra kulağıma su kaçınca küfür ederek aniden kalktım. Sinirli bir şekilde aniden kalktım. Gözlerimi açmaya çalıştığımda zorlandığımı hissettim. Sanki kirpiklerim birbirine yapışmış açılmamak icin direniyorlar gibiydi. Ellerimle gözlerimi sert bir biçimde üç-dört saniye ovuşturduktan sonra gözlerimi kısık bir şekilde açtım. Tam karşımda olan güneş, gözlerime dik bir şekilde ışınlarını yolluyordu. Gözlerim yanıyordu. Gözlerimi açamıyordum. Pamir'in kahkahalarıyla benim suratıma suyu Pamir'in döktüğünü anladım.

"-Perdeyi kapar mısın ?"

"-Sanada günaydın."

"-Bu yaptığın hiç hoş değil Pamir."

"-Hemende kız gibi alınma. Adam ol biraz."

"-Alındığımı kim söyledi ?"

Diyip baş ucumdaki su şisesini elime aldığım gibi kapağını açtım ve Pamir'in üstünü kuru yer bırakmayacak şekilde ıslattım. Elimde kalan boş şişeyide kafasına fırlattım.

SON WENDIGOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin