📻
Hongjoong, saatlerdir gerginlikten çatlayacakmış gibi hissederek oturduğu koltukta bacağını sallamaya devam ederken kapı çalınca boş bulunup irkildi.
Gelmişti.
Kapıya giden kısacık yolu yürürken ayakları onu geri çekip duruyordu sanki. Bu mantıklı bir karar değildi, diye geçirdi içinden, San'ın ısrarlarına ve duygu sömürüsüne kanmamalıydım. Aklımdan ne geçiyordu ki?
Kendi kendine gözlerini devirdi sonra, sanki hâlâ ona kıyabiliyorsun ya, dedi bu kez içinde hep gerçekleri konuşan o ses. Sanki ne olursa olsun onun zor durumda kalmasına gönlün razı olacaktı da, bahaneyi başkasına yıkıyorsun.
Kapının önüne geldiğinde derin bir nefes aldı ve yüzüne dümdüz bir ifade verebilmek için birkaç saniye bekledi. Kolu indirip kapıyı açtığında Seonghwa karşısındaydı; elinde küçük bir valiz, başı önüne eğik ve bakışları yerde, öylece duruyordu. Kapının açıldığını duyunca başını kaldırdı ve tedirgin bakışları Hongjoong ile buluştu.
"Merhaba."
Zor duyulur bir sesle mırıldandığında Hongjoong onu oldukça soğuk görünen bir baş hareketiyle cevapladı, konuşursa sesi titreyecek diye korkmuştu halbuki. Sonra da genç adamın içeri girmesi için geri çekildi ve yüzüne tekrar bakmadan arkasını dönüp içeri yürüdü.
Seonghwa içeri doğru bir iki adım attıysa da durdu ve arkası ona dönük ilerleyen genç adama seslendi. "Hongjoong."
Hongjoong durup ona döndüğünde Seonghwa onunla göz göze gelmeye korkuyormuş gibi başını öne eğdi bir an, "Bu iyi bir fikir değildi." dedi sonra yine zar zor duyulur bir sesle, "Özür dilerim, San'ın ısrarlarına uyup da buraya gelmemeliydim hiç. Üzgünüm, gideyim ben."
Hongjoong bir an ona boş boş baktı, bunun üzerine Seonghwa az önce kapattığı kapıyı açmak için elini yeniden kapı koluna götürdü ama genç adam "Seonghwa," dedi bıkkın bir tonla, "Geç içeriye."
"Ama──"
"İçeri geç." diye tekrarladı Hongjoong buz gibi bir sesle, "Dışarıda kalmış bir insanı sokakta bırakacak hâlim yok, bu sana özel bir şey değil."
Seonghwa bir an daha tereddütle aynı yerde durmaya devam etse de sonra valizini portmantonun yanına bırakıp salona yürüdü. Ortadaki kanepenin köşesine her an kalkıp gidecekmiş gibi eğreti bir duruşla iliştiğini görünce bir an içi sızladı Hongjoong'un. Aynı kanepede sarılarak uzanıp film izledikleri günleri unutmuş muydu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MIDNIGHT RADIO, seongjoong
Fanfiction◇ bir zamanlar birbirlerinin en yakın arkadaşları olan hongjoong ile seonghwa'nın şimdi bitmiş bir ilişkinin ardından geriye kalan arkadaşlıkları incecik bir ip üzerinde, yok olmanın eşiğinde sallanıyor ve artık omuzlarına ağırlık yapan hayal kırıkl...