2. Bölüm

13 2 0
                                    

Jose Ricardo dos Santas...

Hey yavrum maşallah! O nasıl bir isimdir? Sınavda optiğe işaretlemek istesek sığmaz, kimliğe yazsak ergen gibi kısaltırız, imama söylesek ellerini göğe doğru kaldırıp höykürerek "Sadakallahhülaziiiim! Amin!" der. Türkiye'de bu ismi bir ebeveyn koysa dalga konusu olur ve yıllarca karanlık zaman dilimlerine hapsolur gider o çocuk. Yani bu şey gibi... Tüm sülalenin birleşip tek tek isim söylemesi ve onları kırmak istemeyip konulan isimlerin baş harflerinden isim oluşturmak gibi olurdu. Neyse ki Türk'üm ve neyse ki uçuk kaçık isim takıntısı olmayan aileye sahibim.

Duraksadım ve acı bir şekilde gülümsedim. Yanlış söyledin, sahiptin, diye düşündüm. Babam bir keresinde neden adımın Mısra olduğunu anlatmıştı. "Annenle evliliği bırak, sevgili olmak bile bana fazla şiirsel geliyordu. Sanki masal ürünü gibi hayallere dalıp annenle birlikte olma düşleri kurardım. Evlendik, sen doğdun ve ona bu aşk masalımızın en dokunaklı mısrası olduğunu söyledim. Ardından ikimizde de ampüller yandı. Adını Mısra koyacaktık ki şiir gibi bir hayat olsun." demişti. Ardından acı bir şekilde gülüp, "Ne şiir ama! Kötü duyguların içinde olup tek bir tane bile mutluluk içermeyen saçma bir şiir. Bunu sadece sen mutlu satırlarla bitirebilirsin, melek surat." diye devam etmişti.

Gabe öksürerek beni gerçek dünyaya döndürene kadar üç çift gözün de bana beklenti içinde baktığını fark etmemiştim. Ben ve benim küçük ayaküstü uyumalarım son zamanlarda meşhur olmuştu cidden de. Yakında menapoza girer, televizyon karşısında uyur ve bahçemdeki domatesleri çalan küçük canavarlara aksi bir şekilde bağırırdım. Ay en hayalim! En!

Kocaman sırıtarak bana dikilmiş olan maviliklere baktım. Lanet herif! O gözler bende olsaydı lisedeki platonik aşkım olan Mark'ı kesin tavlardım. Zaten o çocuk ayrı bir muammaydı. Çocuğun fular takmasını havalı tarzına bağlamış, kızlara tepeden bakmasını coolluğundan ötürü olduğunu düşünmüş ve erkeklere yiyecek gibi bakmasını da sıkı dostluğuna yormuştum. MEĞERSEM ÇOCUK EŞCİNSELMİŞ! Lanet olası bir eşcinsel... Tamam onlara karşı saygım sonsuz. Herkesin tercihi kendine ama lütfen! İstirham ediyorum millet. Ona karşı hislerimi bildiği halde neden mezuniyet balosunda benimle dans ederken söylemişti? Tam da hayallerim gerçek oldu derken boku ortaya bırakıp gitmişti. Neyse ki kendini benim imajımı bulmak için yardım ettiğinde affettirmişti. Son aldığım haberlere göre yakışıklı bir resim öğretmeniyle nişanlanmıştı. Ve dünyadan iki taş insan daha kaybedilir...

Elimi geri çekip kibar bir ses tonuyla -ki bu ses tonu için çok fazla Hollywood filmi izlemiştim- "Tanıştığıma memnun oldum, Jose Ricardo dos Santas." dedim. Sırıtışımı bozmadan Gabe'e doğru eğildim. "Adını doğru söyledim, değil mi?" diye fısıldadım.

Gabe başını tok bir şekilde sallayarak baş parmaklarını bana doğru kaldırdı. Eh, iyi bari. Bu sefer rezil olmamıştım. Bay Uzun İsimli çarpık gülüşünü gösterdi ve, "Gayet doğru söyledin, Mısra. Sadece Jose desen yeterliydi tabi." diyerek rezil olmadığımı sanma olayını resmen yumrukla suratıma çaktı.

Kaşlarımı çattım. Ukala mıyız neyiz sanki? Cevap vermek yerine Andrea'ya kısa bir bakış atarak yorgun olduğumu gösterircesine gürültüyle esnedim. Tamam bir hanımefendiye yakışmayacak bir hareketti ama kim hanımefendi olduğumu söyledi ki? İçimde yaşayan ejderhadan sadece ben, Alina ve Gabe'in haberi vardı. Verdiğim mesajı açıkça anlayan Andreas koyu gözlerini Jose'a dikti. "Cenazede görüşürüz, Jose. Mısra uzun bir yolculuktan geldi ve dinlenmesi lazım. Yarın bana destek olacak tek kişi Mısra gibi görünüyor. Taziyeleri kabul etmemde yardımcı olacak." Omuz silkti. "Bilirsin, teşekkür etmek pek bana göre değil." Ruhsuz bir şekilde sırıttı. Başımı iki yana hayıflanarak salladım. Adam ağır bir şekilde dengesiz...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 21, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SİYAH MELODİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin