Ellerimi arkamda birleştirmiş, başım yere eğik, beynim de ki düşüncelerle loncaya doğru yürüyordum. Levy-chan’ın, Natsu ve Lisanna’nın sürekli birlikte olmasına verdiğim tepkinin ‘kıskançlık’ olarak adlandırıldığını söylemesinin üzerinden iki buçuk hafta geçmişti. Natsu’ya olan hislerimi kabul etmiş olsam da bir yandan bu hisleri hiç hissetmemeyi dilemiştim. Natsu’nun bana karşı bir şeyler hissetmesi, gittiği görevde bir yeri yıkmadan geri dönmesi kadar imkânsızdı. Düşündüğüm şeye gülümsedim. Natsu ile beraber eskisi gibi göreve gitmeyi özlemiştim. Halen arada bir beni göreve çağırıyor olsa da eskisi kadar heyecanlı değildi. Eskisi kadar yakın olmadığımızı hissediyordum ve bu da konuşmalarıma yansıyordu. Natsu’da benimle pek konuşmamayı tercih ediyordu. İç çektim. Günler, haftalar, aylar geçtikçe aramızda ki bağ biraz daha kopuyordu. Bu işin sonunda iki yabancıdan farksız kalacağımızdan korkuyordum. Evime izinsiz girip, salonumu işgal edip, sabah uyandığımda yatağımda yatıyor olmasını bile özler olmuştum. Bunları bir daha yaşayamamak içten içe ürkütüyordu beni. Bağrışma seslerini duyduğumda kafamda ki düşünceleri atıp başımı kaldırdım. Bütün bunları düşünürken çoktan loncaya varmıştım. Hiçbir şey demeden içeri girdiğimde Mirajane bana bakıp gülümsedi.
“Hoş geldin, Lucy.”
En azından birilerinin beni karşıladığını görmek güzeldi.
“Hoş buldum.” diyerek taburelere doğru yöneldim. Mirajane elindeki bardağı kurularken kendimi taburelerden birine attım.
“Natsu ile aranızda bir problem mi var? Uzun zamandır sizi birlikte görmüyorum.”
Tebessüm etmeye çalıştım, bunu soracağını tahmin etmiştim. “Hayır, bir problemimiz yok.” aslında çok var. “Lisanna ile özlem gideriyorlar sadece…” ve kesinlikle benimde özlem gidermeye ihtiyacım vardı.
“Ah, birbirlerini yıllardır görmüyorlardı. Üstelik Lisanna’nın öldüğünü sanıyorduk, bu Natsu için zor bir durumdu.” diyerek iç çekti. “Şimdi onu bulduğu için yanından ayrılmamasını anlayabiliyorum.”
Başımı onaylarcasına salladığımda hafifçe arkama dönüp çaprazımda oturan Natsu’ya doğru baktım. Karşısında Lisanna oturuyor, Natsu ise bir şeyler anlatıp gülüyordu. Happy ise Lisanna’ya sarılmış öylece duruyordu. Lisanna’yı özledikleri her hallerinden belliydi. Eğer Natsu başını sağa doğru çevirseydi göz göze gelecektik. Bu bile yeterdi bana, gözlerimin içine bakıp gülümsemesini bana göstermesi, şimdilik her şeye yeterde artardı.
“Lu-chan!”
Başımı sesin geldiği yöne doğru çevirdim. Levy-chan her zamanki neşesiyle ve elindeki kalın kitapla karşımda duruyordu.
“Selam, Levy-chan.” dedim zorla gülümseyerek. Duygularım bu kadar karışık ve yoğunken mutlu olamıyordum, doğal olarak gülümseyemiyordum da…
Yanıma gelim kulağıma doğru eğildi. “Gülümsemelisin, Natsu sana bakıyor.” kıkırdayarak geri çekildiğinde kafamı hafifçe Natsu’ya doğru çevirdim. Sadece bir saniyeliğine gözgöze gelmiştik saniyesinde kafasını tekrar Lisanna’ya çevirmişti. Sıkıntıyla derin bir nefes alarak oturduğum yerden kalktım. Kiramı ödeyecek param kalmamıştı ve kesinlikle göreve çıkmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkım İçin... ~NaLu~
FanfictionLucy'nin Fairy Tail loncasına katılmasının üzerinden iki yıl geçtiğinde, kendine itiraf edemediği Natsu'ya karşı olan hislerini iki yılın sonunda kabul eder. Natsu, Lisanna'nın yaşadığını öğrendiğinde Happy ile birlikte, Lucy ile geçirdiklerinden da...