İlk büyü Laneti

11 2 0
                                    

Yoldaydım, yürüyordum. Artık o kaleye bile girmek çok acı vericiydi. Her köşesinde bir anımız vardı.
Son zamanlarda gariplikleri vardı. Normalde soğukkanlı olan kardeşim, son zamanlarında çok sevgi doluydu. Kendi gibi davranmıyordu. Belki de öldürüleceğini tahmin etmişti. O benim ikizimdi ve ben onu çok iyi tanımalıydım. Neden bu cana yakın halleri bana garip gelmemişti.

Kaleye kestirmeden gitmek için ara yola girmiştim. Her ne kadar benim için katlanılamaz bir durum olsa da bu, başka kalacak yerim yoktu. Ve sokaklarda kalmak istemiyordum.

O sırada bir kol hissetmiştim dirseğinin hemen üstünde. Bir tarafa çekiliyordum. Çığlık atmak istedim ama ağzım kapandı. Zaten atsam da kimse duymazdı. Debelenip çırpınıyordum ama nafileydi.

"Haraket etmeyi kesersen seni serbest bırakacağım." Sesi yaşlı bir kadının sesine benziyordu. "Bağırmak yok."
Sonunda durduğunda kolumu ve ağzımı da serbest bırakmıştı.

Arkamı dönüp baktığımda gerçekten de yaşlı bir kadın vardı. Bu kadın nasıl bu kadar güçlüydü?

"S-sen kimsin!?"

"Aradığın kişiyim."

"Ne aradığım kişisi? Kimi arıyormuşum ben?" Paniklemiştim.

"Biraz sakin olursan her şeyi açıklayacağım. Şimdi benimle gelmen gerekiyor."

"Hayır. Nereye geliyormuşum. Sen kimsin de gelecekmişim."

"Gelirsen benimle, alıcaksın cevabını. Gideceğimiz yer çok da uzakta değil, yürüme mesafesinde. Kabul et, etmezsen de bir şey değişmeyecek."

Gülmüştüm. "Hah. Ne yapabilirsin ki? Kaç yaşında, elleri buruş buruş bir kadınsın."

"Az önce seni buraya kadar sürükleyen de bendim ama hiç de zorlanmadım. Göründüğünden çok daha güçlüyümdür." Gayet haklıydı.

En sonunda kabullenip derin bir nefes verdim ve omuzlarımı düşürdüm. İşaret ettiği yere doğru yürümeye başladım. Daha da arkada olan bir yolu gösteriyordu. Ne istiyordu benden? Ya beni kaçırıp organlarını çalacaksalardı. Bir an bu düşünceyle irkildim. Ama bunu yaşlı kadına belli etmedim. Sonunda geldiğimizde incelemeye başlamıştım bu küçük klubeyi. Sanki tek bir fırtınayla yıkılırdı.

Ben içeri girmedim. Ama yaşlı kadın "Girsene ne bekliyorsun?" Deyince tabii ki girmek zorunda kaldım.

Orta da yuvarlak bir masa vardı. Onun başına geçip oturduğunda ben de aynısını yaptım.

"Neden burada olduğumuzu  sorguluyorsun, öyle değil mi?" Sonunda sessizlik bozulmuştu.

"Evet. Burası neresi ve neden buradayız?" Kafamı kaldırıp etrafı incelemeye başladım.

Yaşlı kadın bir süre cevap vermedi. Birkaç dakika sonra konuşmaya başladı.

"Sana neler olduğunu anlatsam inanmayacağın için göstermek istiyorum. Hazmetmesi daha zor olur ama en azından kanıtlanmış olur."

"Neyden bahsediyorsun?"

"Ah Elera. Daha hiçbir şeyden haberin yok, öyle değil mi?" Ayağa kalkmıştı. Arkada duran ufak sehpa gibi bir şeyin üzerinden kocaman ve eskimiş bir kitap çıkarmıştı.
Daha sonra yanıma gelip masanın üzerine bırakmış ve eski yerine geri geçmişti. Adımı nerden bildiğini sormayı korkudan unutmuştum.

Rastgele bir sayfayı açmıştı ama sonradan fark etmiştim ki ezberlemişti sayfayı. Elini sayfanın üzerine koyup bir şeyler fısıldamaya başladı. Daha sonra kitaptan havaya doğru siyah beyaz görüntüler yayılmaya başlamıştı.
Kocaman bir çığlık atmıştım.
Ama kadının sakinliği benim paniğimi biraz daha dindirmişti.

KaleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin