Dağılıyor Muyuz? (2)

1K 48 16
                                    

Güneşin batmakta olduğu vakit, Han Nehri apayrı bir manzaraya bürünürdü. Luna'ya göre bunun sebebi nehir değildi. Nehir, bildiğimiz Han Nehri'ydi işte. Güneş batarken bu manzarayı sevme nedeni bambaşkaydı.

İnsanlar, turuncu ve kızılın birbiriyle iç içe olduğu bu vakitte nehrin yanına gelmeyi severdi. Etrafta bir sürü farklı olayları böylece görebilirdi Luna. Sevgilisine süpriz yapanlar, çocuklarını alıp gelen aileler, tek başına kafa dinlemek için müzik dinleyenler, arkadaşlarıyla beraber içenler...

Onları izlemeyi ve analiz etmeyi severdi. Her bir yüz ifadesini kitap okuyormuş gibi okurken kendi dertlerini unuturdu.

Taehyung da kızın bu huyunu bildiğinden, kafası en azından bir süreliğine dağılsın diye onu buraya getirmişti.

Nehrin neredeyse dibinde olan cafede otururlarken Jimin'i bekliyorlardı. Luna ise her zaman yaptığı gibi etrafa bakmıyordu. Elindeki kahve bardağını sıkıca tutmuş, bardağın üzerindeki cafeye ait sembolü ezberlemek istercesine gözlerini dikmişti.

Jimin'in cafeye vardığı kapıya bağlı olan küçük zilin çıkardığı sesten anlaşılıyordu. Güzel bir cafeydi burası, Luna sık sık gelirdi bir zamanlar.

Sokakta tanınmaya başlamadan önce.

Jimin cafede kimsenin olmadığına şaşırırken Taehyung'un bu konu hakkında bir şey yaptığına emindi. Kiralamak? Belki.

Masaya oturduğunda sipariş almak için onlara yaklaşan garsona nazikçe bir şey istemediği işaretini verdi. Kahve falan içesi yoktu.

"Senin için endişelendik Mochi." Luna Jimin'in söylediklerinin ardından kafasını kaldırıp hâlâ kızarık olan gözleriyle ona baktı.

"İyiyim ben. Üşüdün mü?" Kız, erkeğin buz gibi olan ellerine dokunduğunda cebindeki küçük paket ısıtıcısını ona verdi.

"Kızaran gözlerin iyi olmadığını söylüyor."

"Senin de gözlerin kızarmış oppa."

Jimin gözlerinin kızarıklığının çoktan gitmiş olduğunu düşünürken gelen cevap üzerine savunma gereği duydu.

"Şeyden o... Çünkü dışarıda üşüdüm."

"Üşüdün ve gözlerin kızardı öyle mi?"

"Evet."

"Benim de öyle oldu. Üşüdüğümden."

Jimin verecek bir cevap bulamayınca müzakereyi kaybettiğini anladı. Ortamı saran sessizlik rahatsız edici değildi. Luna, onlarla beraberken oluşan sessizliği bile severdi.

"Namjoon hyungla konuştum."

"Ne dedi Jimin?"

"Daha çok tek taraflı konuştuğumu söyleyebilirim. Bir anda dağılmanın mantıksız olduğunu söyledim. Sözleşme bitince zaten dağılacağımızı söyledim."

"O ne dedi?" Luna kahvesinden bir yudum almadan önce sordu.

"Sözleşmenin 10 yıl sonra biteceğini söyledi."

"Bunu zaten biz de biliyoruz." Taehyung sorgularcasına Jimin'e baktı.

"Hayır yani, demek istediği... Bunalmışlar Tae. Hemen dağılmak istiyorlar. Baskı altında kalmak onları yıpratmış. Bizim de yıpranmamızı istemiyorlar. Onlara göre, dağılsak bile eskisi gibi olabileceğiz. Böyle düşünüyorlar."

"Dağılırsak medyanın bizim peşimizde olacağını, görüşmek için buluşsak bile bunun olay haline getirileceğini, daha da bunalacaklarını onlara söyledin mi? Dağılırsak yepyeni bir gündem oluşacak ve daha da baskı altında kalacağız. Medya peşimizde olacak, eskisinden de rahatsız olacağız."

BTS Ve 8. Üye [Park Luna Ray]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin