Namjoon gidişi kabullendi, sessiz kaldı. Olması gereken buydu. Oldu da zaten,
kaybedecekti. Kaybetti de. Belki de bunu kendi sağladı bilmiyordu.İlişkilerini hiçbir zaman anlamadı da zaten, ne zaman oldular ne zaman ayrildilar belli bile değildi zaten, ayrilmak istedigini bile anlamadi. Ayri gibilerdi zaten, birbirlerinin canini yakiyorlardi, birbirlerine ihanet ediyorlardi. Namjoon ama ayrilmak istemesinden sadece onu artik gormek istememesi anlamini çıkarmıştı.
Jeongguk eşyalarını toplayıp gitti zaten evden, yapmam dedigi seyi yapmıştı o gece.
Hicbir zaman bir olamamislardi zaten.
Takside ilerlerken gozyaslarini akıttı birkac kez daha.Belki haftalar gecti, Namjoon onu bir kez bile aramadi. Jeongguk da sessizce bekledi evde. Gelmesini istedi sadece. Bırakamıyordu onu, gitmek istese de silemiyordu. Üç hafta sonra Namjoon'dan bir arama aldı Jeongguk. Gece saat üç civarıydı. Jeongguk korkuyoa açtı telefonu.
"Babam öldü."dedi Namjoon ağlayarak. Jeongguk durdu, birkaç dakika bekledi hemen üzerindeki yorganı fırlatarak nerede olduğunu sordu. Koştu, giyinip koştu. Arabasına koştu, bindi ve neredeyse oraya sürdü.
Aralarindaki bağı anlamiyordu, ona sinirlense bile canı yansa soluğu yaninda alıyordu. Bırakamıyordu onu.
Jeongguk onun attığı konuma geldi, hastanenin parkında oturuyordu şimdi.
Namjoon bankta kafasini ellerinin arasina almisti."Namjoon." Namjoon onun sesini duymasiyla hizla ayağa kalktı. Jeongguk son hızla ona geliyordu. Jeongguk onu kollariyla sararken Namjoon eğilerek onun boynuna sokulmuştu. Namjoon hıçkırarak ağlamaya başlamıştı.
"Gitme Jeongguk lütfen gitme, sen gidince her şey sarpa sardı, bozuldu Jeongguk."
Babası ölse bile Namjoon'un aklinda hâlâ Jeongguk vardi. Jeongguk duraksadi.
"Baban öldü Namjoon, beni bosver. Buradayim iste. Önemli olan ben değilim şu an."Namjoon başını kaldırdı onun boynundan.
Yüzünü avuçladı Namjoon küçük olanın.
"Hiçbir şey umrumda değil Jeongguk. Benim için önemli olan tek şey sensin."Jeongguk inanmadı, inanmamasi gerektigini biliyordu. Ayni sozler soylendi cunku, tuketildi bu yalanlar da. Bilinen yalanlardi bunlar, Jeongguk sustu.
Yalanlari konustu Namjoon'un yine.
Jeongguk sustu, gece onu evine bıraktı ve yeniden yalnız ve sessiz evine geri döndü.
Alışılagelmişti her şey.
Gunler gecti, Jeongguk hep onun yanindaydi, onu uyaran insanlara karşı sadece saldirdi. Yeminler etmisti geri dönmeyeceğine dair ama yeniden döndü.
Sonu ne oldu peki?
Jeongguk onu tekrar bir kadinla gördü.
Elindeki hediye paketini düşürürken sadece onu izledi.Ne değişmişti? Üç senedir ne değişmişti?
Bir oyuncaktan fazlasi olmamıştı Jeongguk.
Namjoon'un istedigi zaman yaninda tuttugu istedigi zaman uzaklaştırdıgi ama ne zaman basina kotu bir sey gelse sığındığı bir liman olmustu.Jeongguk sustu yeniden, bir kez bile olsun hesap sormadi. Yapabilirdi sadece yorgundu. Savasabilecek gucu yoktu onunla, belki de en basinda onu takinti haline getirerek onu hayatina zorla sokmaya calismasaydi bunlar yasanmazdi.
Jeongguk hep hayrandi Namjoon'a seneler oncesinde bile. Hayatina sokmaya başarmıştı onu, zor olsa da artik uzaktan izlemiyordu onu. Ama görüldüğü uzere yine uzaktan izliyordu.
Jeongguk, onundeki uc ay boyunca uzaklaştı ondan. Onu özlüyordu belki ama olması gereken buydu. Ajitasyon yaptiktan sonra bir anda ihanet edecek kadar sorun vardi Namjoonda.
Jeongguk'un öğrendiğine göre Namjoon eski sevgilisine geri dönmüştü. Jeongguk'un da öncesine. Jeongguk o kızı cok iyi taniyordu.
Onu Namjoon'dan uzaklastirmak aylarini almisti belki de. Şimdi ise butun cabalari bosuna gitmis gibi hissediyordu.Gitmisti de.
Namjoon yine her zamanki gibi, yapmasi gerekeni yapmisti. Kucuk bir cocuk gibi her seyi mahvedip birakip gitmisti.
Jeongguk ise toplamadı.
Bundan sonra toplamayacakti da.