We Are Who We Are |1|

36 2 0
                                    


Jade: Yaklaşık bir buçuk yıla kadar benim için fazla büyük olduğu için Londra'da yaşamaktan nefret ediyordum. Notting Hill'deyken evden çıkmayı, kimseyi tanımamayı, nerede olduğumu bilmemeyi hiç sevmiyordum. Sam adında bir erkek arkadaşım vardı ve o Londra'nın doğu tarafını epey sevmiştim ama 2015'te ayrıldığımızda dairede tek başıma yapayalnızdım ne yapacağımı gerçekten bilmiyordum.

The X Factor'dan çıktığımda Sam'le Jesy aracılığıyla tanışmıştım. O Diversity'deydi ve o da gruptan biriyle görüşüyordu, bu yüzden bir araya gelmiştik. Genç olmamıza rağmen işler hızlı ilerlemişti. Güzel bir ilişkimiz vardı, iyi zaman geçiriyorduk. Sanırım büyüdükçe kişiliklerimizin biraz farklı olduğunu fark ettik. İlişkiye devam etmek için çok uzun süre denedik ama başaramadık ve sonunda arkadaş kalmaya karar verdik. Yanınızda olması iyi hissettiren destekleyici biriydi ve kendimi Londra'da yalnız veya kötü hissettiğimde oradaydı. Bu yüzden Sam hayatımın asla pişman olmadığım bir kısmı. Her zaman onu ve grubunu destekleyeceğim. Tabii ki de hiçbir ayrılık güzel değildir ama kötü bir şekilde ayrılmamıştık.

Ayrıldıktan sonra dairede yalnız başımaydım, dışarı çıkmaya korkuyordum çünkü çok fazla insan tanımıyordum. South Shields'ta etrafımda sürekli insanlar olmasına çok alışıktım herkes en fazla beş dakika uzağımdaydı. Üzgün bir şekilde annemi arar ve eve geri dönmek istediğimi söylerdim ve o da ''Hadi ama şımarık iyi olacaksın.'' derdi. Evime gelip bana yemek yapar ve benimle ilgilenirdi. Arkadaşlarım gelir ve kendimi iyi hissetmemi sağlardı. Kendim için de biraz üzülüyordum. ''Londra'dan nefret ediyorum, burada kimse nazik değil, sokaktaki kimse bana selam vermiyor.'' diye düşünürdüm. Bunu South Shields'te olduğundan daha zor ve farklı bulmuştum.

     Kendimi dışarı çıkıp arkadaş edinmeye zorlayana kadar Londra'yı sevmiyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kendimi dışarı çıkıp arkadaş edinmeye zorlayana kadar Londra'yı sevmiyordum. Kolay değildi ama bazı kişiler bana yardım etti. Beni yemeklere ve toplantılara çağırıyorlardı. Makyözümüz olan Adam Sunderland'dendi ve onun yanında olmak gerçekten çok rahat hissettiriyordu. Bizimle The X Factor'de olan Marcus Collins ile hâlâ yakınım. Londra'da kendime yakın bulduğum ve beni anlayan birine sahip olmak güzel bir şeydi. Şaka anlayışımız aynıydı ve imkanım olduğu her an onu görmeye başlamıştım. Aynı zamanda benimle aynı bölgede yaşayan saçımızı yapan Aaron ile de yakın arkadaş olmuştuk. Beni kanatlarının altına almıştı ve beraber barlara ya da akşam yemeklerine giderdik. Ona çok minnettarım ve hâlâ da çok yakın arkadaşız.

2014'te Summertime Ball'da performans sergiledik ve sonrasında Jesy'yle bir partiye gittik ama o bir yerlere kayboldu. Klüpte yalnız başıma kalmıştım ve etrafımdaki endüstriyel insanları kesiyordum. 5SOS'un masasına doğru gittim ve Billy No-Mates gibi dikildim. Sonra Danielle adında bir kız geldi. Onu ortak arkadaşlarımız olduğu için hemen tanıdım, o dansçıydı. Bana ''Bir arkadaşa ihtiyacın var mı?'' diye sordu. O an sanki Danielle cennetten gönderilen bir melekmiş gibi hissettim. Beni kolunun altına aldı ve bütün gece yanımda durdu. Ayrıca çok da iyi anlaşmıştık. Çok iyi bir insan olduğu için ona minnettarım çünkü eğer benim gibi kendi başına olan biri görseydim ben de aynısını yapardım. O zamandan beri çok iyi arkadaşız ve şimdi benim komşum. Evine gidip günün hakkında konuşabileceğin birinin olması hoş.

Little Mix - Our WorldHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin