¦2¦

159 28 11
                                    

Sonraki gece yollarımız yine söğüt dalları altında kesişmişti ya da artık o da geceleri biraz huzur için burayı tercih ediyordu. “Neden her gece buradasın?” Bunun cevabını henüz kendime bile verememiştim, benim için sadece yazın geldiğimiz tatil köyündeki komşudan fazlası olmayan birine de verebileceğimi sanmıyordum. Kafamdaki sorulara cevap vermeyi denediğimde sözcükler bir bıçak gibi boğazımı kesiyor ve kan tadı bir virüs gibi tüm zihnimi ele geçiriyordu. “Kız kardeşimin en sevdiği yerdi burası. Kendisi gelemese de ruhu buralarda süzülüyordur belki.” Pekala, sanırım her sorunun olduğu gibi bu sorunun da bir cevabı vardı. Her sorunun bir cevabı var mıydı gerçekten?

“O'na ne oldu?” Canım yanıyordu, Taehyung'un yerdeki otlarla oynarken sorduğu soru canımı yakıyordu, küçük meleğimle alakalı her şey fazlasıyla canımı yakıyordu. “Sen neden buradasın peki? Neden buraya sığındın?” Bir yabancıya anlatmak zorunda değildi tıpkı benim gibi, sadece biraz daha o'nun hakkında konuşursak dayanacak gücü bulamayabilirdim kendimde. Önce derin bir nefes aldı, sonra “Kötü bir geceden sonra biraz iyi hissetmek istedim. Sigaraya sarılmaktansa böylesi daha benlik sanırım." diye cevap verdi. Bir süre sessizlik hakim olmuştu aramızda. Neler düşündüğünü merak ediyordum, neler hissettiğini ve neler hissetmek istediğini merak ediyordum. Çok yorgun görünüyordu.

Soru sırası bana geçmişti. “Seni her gece burada tutan, gözyaşlarını gecenin karanlığı ile saklamana sebep olan şey ne peki?” Sırtımı sert gövdeye yaslayıp derin bir nefes aldım. Zor bir soru olmalıydı, benimle birlikte sessiz sedasız ağlayan çocuk için zor bir soru olmalıydı. “Boşanma avukatlarının bir numaralı müvekkilleriyle aynı evde yaşamak çok zor. Ama daha zoru ne biliyor musun Lalisa? Boşanmalarına engel olarak seni ileri sürüyorlarsa, her seferinde senin bir hata olduğunu yüzüne vuruyorlarsa. İşte bu hepsinden daha zor.” O'na sarılmak istiyordum, sıkı sıkı sarılıp her şeyin yoluna gireceğini söylemek istiyordum. Ama özel biri olduğu için değil, acı çeken herkese sarılmak ve bir yalan da olsa her şeyin yoluna gireceğini söylemek istiyordum. Kim bilir ne kadar ihtiyacı vardı buna, kim bilir en son ne zaman içtenlikle sarılmıştı birisine? Sahi ben en son ne zaman sarılmıştım? O gece, o gece iyi geceler dinledikten sonra sarılmışım minik meleğime. O'ndan sonra da kimseye açmadım kollarımı, açamadım. O'nun bahar kokusundan başka hiçbir kokunun üzerime sinmesine izin veremedim. Ama şimdi düşünüyorum da ne de çok ihtiyacım var içten bir kucaklaşmaya!

“Eğer güvenecek birilerini istersen söğüdün yapraklarına fısılda. Onlar her şeyi rüzgara yükleyip çok uzaklara taşır.” Gülümsemişti. “O öldü Taehyung.” diye devam ettim. “Bir gece ansızın terk etti beni. Ben ise her gece buraya gelerek onu yaşatmaya çalışıyorum.” Ama sadece çalışıyordum. Benim gibi Taehyung da farkındaydı ki “Yaşatabiliyor musun peki? Yoksa kabullenmeye çalışıp saatlerce ağlıyor musun? Kabullenemeyip de ağlamanı hıçkırıklarla mı süslüyorsun?” demişti. Sözler ne de güçlüydü, bir insanın kalbini yerinden söküp atabilecek kadar güçlüydü. Zira şuan avuçlarıma düşen kalbimin başka bir açıklaması olamazdı.

söğüt な taeliceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin